Kırmızı Vosvos
Ahşap evin küçük balkonundan seyrediyorum kendimi. Ellerimde lavanta kokusu var. Çocukluğum koşuyor toprak yolda. Her gün sokağımızdan geçen vosvosun tozu bulaşıyor yüzüme. İlkokul öğretmenim geçiyor ben tam da oyuna dalmışken. Eve git ve ödevlerini yap diyor gözlerimi kapatıp. Öğretmenim döndüğünde ise ben hala oyundayım. Oyundayken günlerin, haftaların, ayların hatta yılların koşturmacasına eşlik ediyorum. Geçip gidiyorlar birer birer, gözlerimi her kapatıp açtığımda.
Lavantadan keseler yaptığımda biraz daha büyümüş oluyorum. Güzel koksun istiyorum evimiz. Günlükler yazıyorum defterlere. Posta kutusunu yokluyorum eve her döndüğümde. Yürüyüşler yapıyorum elbette. Kendimden yine kendime yolculuk diyorum adına. Mektup geldiğinde nasıl seviniyorum. Radyoda Yücel Arzen çıktığında... Marmara fm, Akra fm açıksa nasıl da huzur buluyorum. Elimde el işim varsa, kasnak işleme ya da örgü vs.vs... Her espriye güldüğüm cömert zamanları anıyorum ahşap evin balkonuna dalıp. Nasıl da çocuktum nasıl da narindim.
Bedenim ve duygularım ağırlaşmadan önce kuş gibi hafif olduğumu anımsıyorum yıllardan sonra. Çocuk olmanın, sorumluluk sahibi olmadan istediğin gibi oyunlar oynamanın içsel hafifliği. İnanan bir insan olarak ise kul olmanın, hatalarıyla var olmanın, en önemlisi de büyüyüp ilahi emre muhatap olmanın derinliği sarıyor dört yanımı...
Şimdilerde kırmızı vosvos sadece zihnimden akıp geçse de çocukluğuma dair güzel bir anı olarak yerini baş köşede alacak daima. Hikmet öğretmenimin yüzünü ise çok az anımsıyorum. Hem yakışıklı hem de sinirli bir öğretmendi. Varlığımı anlamlandıran vosvos, evin yanında, odun almak için gittiğim ama derin derin düşündüğüm ahşap bodrum, aşağıda babamın bakkalı, mahallede oyun oynadığım onlarca çocuk. İlkokulu okuduğum tarihi bina, hemen aşağısındaki kütüphane, az büyüyüp İmam Hatip' in yokuşlarından tırmanışım, ortaokulda en sevdiğim arkadaşım Elif, ağaçtan kayısı düşürmek için üst komşunun orta camını taşla indirişim. Babamdan, öğretmenimden sopa annemden terlik yiyip, azar işitişim. Hepsi dün gibi aklımda.
Evlendiğimde evin her yanına, kendi yaptığım lavanta keselerini yerleştireli de hayli zaman olmuş. Güzel kokuyor mu evim evet güzel kokuyor. Şimdi ise güzel yazılar yazarak yüreğime lavanta keseleri yerleştirmeye çalışıyorum. Yüreğim de güzel koksun istiyorum. Güzel kokarsa kalemimden taşanlar da güzel kokacak sanki.
Hoşça kal ahşap ev, hoşça kal kırmızı vosvos ve hoşça kal lavanta kokulu hayalleriyle kocaman yürekli çocukluğum. Hoşça kalın hepiniz. Ama sadece şimdilik...