Kişisel Gelişim'in Şiiri
Onlarca kişisel gelişim kitabı okudum; hem yerli, hem avrupalı.
Ya kitap kapağında, ya da içerisinde şiir alıntılarına rastladım. Fakat bir gün şiir okuma seanslarımın birinde, büyük şair Ümit Yaşar Oğuzcan ustanın ''Acılar Denizi'' bütün şiirleri kitabını elime aldım. Kitap okuma alışkanlığımdan olsa gerek, öncelikle içindekiler bölüme bir göz gezdirir, oradan bir sayfa seçip okumaya başlarım. Ne yapayım; ''Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var'' pardon okuyuşu var.
Bir şiir adı, ''Oğul Koşması'' ve ilk dörtlüğü okuyunca beyinden vuruluş anı.
Zirve seni bekliyor
Dağın kıymetini bil
Sanma ki yükselmek zor
Çağın kıymetini bil
Ve kariyer tıkanması yaşadığım bu günlerde, bir motivatör. ''Anka'nın küllerinde doğmasına'' ışık tutan dizeler. Zirve beni bekliyordu. Ama nasıl? Bunun için ne yapmalıydım. Şiirin devamını okumaya karar verdim.
Üşenme emek için
Mutluyum demek için
Üzümü yemek için
Bağın kıymetini bil
Birden, bir erteleme hastalığına yakalandığımın farkına vardım. Hep mazeret üreterek, erteliyordum. Yarın yaparım diyordum. Bir bağım vardı( Çalıştığım yer) ve burada üzüm yetişiyordu(maddi ve manevi kaynaklarım) Bunun için öncelikle, bağın kıymeti bilinmeli ve böylece üzüm(maddi ve manevi kaynaklar) elde edilebilirdim. Ancak, bunun bana mutluluk kaynağı yaratabileceğinin ayırdına vardım. Bir şeylerin değerinin anlaşılması için çoğu kez, kaybedilmesi gerektiğini tecrübe ile birçok kez sınayan bir olarak;
Yokluk göründüğü an
Çabuk yıkılır insan
Azı beğenmiyorsan
Çoğun kıymetini bil
Diyen ustanın bu dörtlüğünü okuyunca; her zamanki gibi Allah(cc) minnet duygularımı ifade etmem gerektiğini bir kez daha kavradım. Bugün sahip olduğum, her şey ama her şey bize bahşedilen nimetlerdendir diye düşündüm. İşte, bu halde hastalanmadan önce, sağlıklı olmanın kıymetini; işsiz olmadan, önce çalışıyor olmanın kıymeti anlamam gerektiğini bu dörtlükler adeta ustanın ruhu ile haykırıyordu.
Ben bu âlemde yalnız yaşamıyordum. Bugünlerde, kalp kırma noktasında ve öfke patlamaları sonunda incitme yaşattığım birçok insanın varlığı ve hatta kendime bile kötü davrandığımı anladığımda aşağıdaki dörtlüğü okumuştum. Bulunduğum coğrafya nedeniyle yanına gidemediğim Anne'me telefonla da olsa ulaşma isteğimi gerçekleştirdim. Ve ardında üzerimizdeki gökyüzünün maviliğine, toprağın bereketine ve yüreğimizi ıslatan yağmurun serinliğine ihtiyacımız olduğunu bunun bahşeden yaratıcıya dua ile niyaz ettim.
Elin ayağın başın
Annenin arkadaşın
Suyun toprağın taşın
Göğün kıymetini bil
Her mısrasını tekrar tekrar okuduğum bu ''Kişisel gelişim şiirinin'' son dörtlüğüne geldiğimde henüz beş'inde kaybettiğim babamın yokluğunu yeniden hissettim. Çünkü bu şiirin son dörtlüğünü okumaya başlamıştım bile. Ne çabuk bitti diye düşündüm.
Oğlum benim bir düşün
Değeri var mı dünün
Yarın çok geç ömrünün
Bugün kıymetini bil
''Oğlum benim'' diye ustanın haykırışı, berzahtan gelen bir sesle, baba'mın sesi ile ustanın sesi tıpkı aynı ses olup bana ulaşmıştı. Dün yaşadıklarım, dünün düşüncelerinin eseri değil miydi? Yarın daha gelmediğine göre, onun için niçin kaygılanacaktım. Sadece elimde bugün kalmıştı. Bende bugünü anlamlı kılmaya karar verdim. Bu arada, başkaca bir ulu; berzahta ses verdi.
''Dün dünle gitti, cancağızım. Bugün yeni bir şey söylemek lazım'' bu ses tabii ki, Mevlana hazretlerine aitti.
Son Söz: ''Zirvenin yolu vadiden başlar, tabii sabırlı olanlar için''
Son Söz: ''Zirvenin yolu vadiden başlar, tabii sabırlı olanlar için''
Sabır her erdemin başı..güzel yazı ..saygılar