Kitap Kurdu
1980'li yıllar...
Kırklareli Merkez,Kuşdili Sokak'ta kiracıyız.Kendi evimiz ise Ankara'da kirada.Biz iki kaynımla Esnafspor lokalini çalıştırıyoruz.
İkindi üzeri eve gittim.Eşim de sabahtan annesine gitmişti.Dış kapıyı açtım ki,o ne!?Oturma odasından bağrışmalar geliyor.Odanın kapısına gelince ne göreyim?Duygu ile Utku karşılıklı elele tutuşmuş,bağıra çağıra dans eder gibi tepiniyorlar.Şaşırdım elbet.
-Hayrola çocuklar,n'apıyorsunuz siz?,dedim.
Soluk soluğa kalmış,yorulmuş ve terlemişler.Tepinmeyi bıraktılar.Kızım anlattı.
-Televizyon az önce verdi haberi,bizim Kırklareli kütüphanesi,Türkiye'de en çok ödünç kitap veren kütüphane seçildi.Şampiyon olduk,şampiyooon!
-İyi de, bundan size ne?,diye sordum.
Duygu, ağzımın payını bir güzel verdi.
-Sen ne diyorsun baba yaa!Ben de kardeşim de kütüphane üyesiyiz.Birçok arkadaşımızı bile üye yaptık.Haberin var mı?
Sevgili kızım Duygu, soruma karşılık az buçuk papara mı yedirmişti sanki bana!?Varsın olsun...Böyle paparaya canım kurban!
Yıllar sonra biz baba-kız,kütüphanenin en tanınmış müdavimleri olduk.Kütüphane çalışanları ikimizi de tanıdığı için;'Duygu sizden önce geldi,iki kitap alıp gitti','Babanız dün geldi,üç kitap daha aldı.' gibi haberleşmeler yapıyorlardı.
Haftada iki kitap okuyan ben,kalp krizinden sonra kütüphaneye gitmez oldum.Yeni yeni, kitap aranıyorum.En kısa zamanda gidecek ve üç kitap alıp geleceğim.
Kitaplar ah o kitaplar ne de güzeldir o kitap kokusu. Kitap kurtlarının elma kurtları kadar bile kimselere zarar yoktur. Kutlarım güzel bir yazıydı...👍