Kitap Okumak
Erken yaşta başladım ben okumaya. İlkokul öğretmenimin etkisinde kalarak. Her gün bir kitap okumak gibi kendi kendime verdiğim görevler vardı. Tabii böyle olunca çevremdekilerden de takdirleri topluyordum. Ailem tanıdıklarına gururla anlatıyordu; “Bizim oğlan kitap kurdu, yetiştiremiyoruz kitapları” diye. Annemin arkadaşlarının çocukları ile konuşmak zorunda bırakılıyorum şimdilerde. “Kitap okuyun çocuklar, iyidir kitap okumak” dememi istiyorlar. Değil abi, kitap okumak güzel falan değil. Hayatımı kitaplar mahvetti benim. Ağzıma sıçıyorlar düzenli olarak. 11 yaşındaydım Sefiller’i okuduğumda. Bu dünyadaki adaletsizliği fark ettiğimde 11 yaşındaydım bir başka deyişle. 12 yaşımda polisiye kitaplar okumaya başladım. Agatha Christie serilerini hatmettim. İnsanların kendi istekleri, arzuları için her şeyi göze alabileceklerini, bir adamı öldürmenin sebebinin onu bir konuşmada rezil etmek ya da 3-5 kuruş para olabileceğini öğrendim. Oblomov’dan miskinliği ve müzmin hayatı, Raif Efendi’den aşkın sürmesi için yan yana olmanın zaruri olmadığını öğrendim. İyi kitaplar okuyun hayatınızı güzelleştirir derler ya onlar bir bok bilmiyorlar.
Yıllarca Polyanna dedim mantıklı aslında. Mutlu olmak istiyorsak mutlu olmaya karar vermeliyiz. Evrene pozitif enerji gönderme zırvalığından bahsetmiyorum. Yaşanan her şeye kötü tarafından bakarak ya da yaşanacak olayların hep kötüsünü bekleyerek mutlu olmak mümkün değil. Evet bazen bu durum salaklık olabilir ama cahillik mutluluktur sözünün bir sebebi vardır. Ama artık bunları uygulayamıyorum. Hayatımın geri kalanına dair umutla bakacağım hiçbir şey göremiyorum. Kafamı bir gün daha o yataktan kaldıracak tek bir sebebim yok. Nasıl değişti her şey? Neden umutsuzluk devraldı hayatımı? Bakma bana öyle. Cevaplar senin elinde. Biliyorsun.
Senin gittiğin günden bu yana hayatımın dümenini karamsarlık devraldı. Hayata umutla bakmamın sebebi senmişsin galiba. Umutla bakıyormuşum çünkü o hayatı beraber yaşayacağımızı düşünüyormuşum. O yüzdenmiş yaşamak için çabalamam. O yüzdenmiş adam olma denemelerim. Olmadı sen gittin ve ben destek çubuğu çekilmiş maket misali yerle yeksan oldum. Özel hayat, sosyal hayat, iş-güç… Her şeyden, herkesten vazgeçtim çünkü ben bir enkazım. Görenlerin bunu ilk bakışta anlayabilmesi için de uykusuzluğumun nişaneleri olan gözlerimin altındaki morluklar mevcut. Dik duramıyorum. Boynum bükük, yere bakarak yürüyorum. Gülmüyor muyum hiç? Gülüyorum tabii. Hemen sonrasında gelen “O da gülerdi buna” düşüncesinin attığı yumruğa kadar ayaktayım aslında. Neyse nereden başladık nereye geldik. Alışmam lazım galiba. Artık her yolum sana çıkacak ama o yolların sonu çıkmaz sokak olacak.
Hah! Kitaplar diyordum. Okumayın abi. Öğrenmeyin hayatı. Bilmeden bu boktan dünyayı paşalar gibi yaşayabilirsiniz. İnanmayın büyüklerin her dediğine. Onlar da bu boktan dünyanın birer parçası.
Sen yine de oku yeğenim. Mücadeleye devam etmek gerek
Çok umutsuz ve yanlış bir yazı. Her kitabın insana kattığı bir dolu hasletler vardır mutlaka. Bunları kişiliğinde özümseyebilmek ise insanın kabiliyetine kalmış bir durum. Kitaplarda yaşanan olumsuzlukları sen de yaşa diye yazmaz kitapların yazarları, o kitapta geçen olaylardan ders çıkar diye bakarlar... Ders çıkarılmakta zorlanılıyorsa ya da çıkarılmıyorsa bu kitabın ya da kitabın içindekilerin suçu değil okuyanın hatasıdır... Tamam ''Sefilleri.'' okuyunca dünyada ki adaletsizliği fark ettin, ama düzeltmek için kendi çapında ya da kendi yarı çapında neler yaptın, bunu bir düşünmek lazım... Unutmayalım ki ilk emri ''OKU'' olan bir kutsal kitabın Kur'an'ın muhataplarıyız hepimiz, öyleyse okumaya devam, hiç tembellik etmeden, bıkmadan, usanmadan...
Kesinlikle katılıyorum okuyup işsiz kalanlar hak hukuk adaleti okuduğuyla uygulayamayanlar yazılanların gerçek hayatla ilgisi olmadığını acı biçimde anlayanlar kitap oku demesin küçüklerine hepsi çok uzak çünkü yaşananlardan Tebrikler Hasan bey iyi göndermeydi düzene