Kız Babası
Sevgili doktor! kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Kesin amansız bir hastalığa yakalanmışımdır, günlerim de sayılıdır belki. Eminim hiç üzülmemem gerektiğini söyleyeceksiniz. Bu da demektir ki dalından koparılmış bir çiçek görsem, Güneşi çalınmış karanlık bir gökyüzüne baksam, Anasız kuzulara anaç bakan kuzusuz bir anaya rastlasam...
Ya da yapayalnız bir serçecik yanımdan süzülerek geçip koca gökyüzünü, yaşlılar yurdunun puslu penceresine hapsetmiş bir ninenin gri düşlerine konsa. Çilekeş nineciğinin yalnızlığını paylaşırken, kendini bilmez bir kedi onu kapsa. Bir yağmur damlası yere düşse, karıncanın biri o damlada boğulsa. Ya da sahipsiz rüzgâra kapılan bir yaprak dalından kopsa, anında moralim bozulabilir, üzüntüden oracıkta ölebilirim...
Dünürcülüğe gelenler olduğunda bu rahatsızlığım nüksediyor nedense ve bu konuda onları uyarıyorum. ?'Takdir edersiniz ki misafirliğin hiç sırası değil. İyisi mi siz şimdi gidin, bir kaç asır sonra gelirsiniz. Zira yaşamımın rengârenk baharını, gökkuşağımı benden almak için yanlış bir mevsim seçtiniz. Çiçeğinizi ve tatlınızı da götürün giderken. Çünkü ben çiçeği dalında severim, dalını da ait olduğu kökte...''
Dedim ya biraz hastayım ve hastalığım ta derinlerde. Sanırım bir çiçeği gözünden bile sakınarak büyüttükten sonra, en mis kokulu zamanında dalından koparılmaması için çabalamakla geçen bu zorlu hayat beni tüketti. Dedim ya hiç iyi değilim. İlacımı verin gideyim...
Doktor, düşünceli ve boş bakışlarla bir müddet bekledikten sonra bütün armudun sapı ve üzümün çöpü tetkiklerini yaptı ve sonuçları değerlendirmek üzere steteskopunu masaya bırakarak derin bir nefes alıp biraz daha düşündü. Boğazını temizledikten sonra kelimelerini itinayla seçerek umutsuz bakışlarla cevap verdi. ?'Yapılan tetkikler açıkça gösteriyor ki, siz fena halde kız babasısınız ve tıp bu konuda çaresiz...''