Kız Çocuğu / Büyüyememek
Büyümek derken; normal bildiğimiz gelişim ve görsel manasındaki büyümekten bahsetmiyorum.
Büyüyemiyorum
Büyük konuşacak kadar.
Belki bir gün büyük konuşabilecek kadar büyüyebilirim, büyütebilirim yüzümü, yüzümün içindeki gözlerimi yaşlandırabilirim. Daha olgun görebilirim o zaman, büyük gözlerimle. Dört açmak zorunda kalmam görmek için.
Belki bir gün yüreğimi büyütebilirim gerçekten.
O zaman anlatabilirim sana olan büyük aşkımı. Yetebilirim o zaman sana seni anlatmaya cüret edebilirim. Ben hep 'yapabilirim' dediğim anda büyüdüğümü hissettim. Oysa babamın gözünde hep 'kız çocuğu' olarak kalacaktım. Değişmeyen tek gerçekti bu, adımdan sonra, adımla yan yana anılması... Belki de alışmıştım artık buna. İstemeden alışmıştım, bazen öyle olur, istemeden alışırız bazı şeylere, alıştıktan sonra da istemeye başlarız, istediğimizin farkında olamadan.
Bu yüzdendi küçük aşklara sığınmalarım, yanlış yerlerde bitti teselli bulmalarım. Artık hiçbir şeyle teselli bulamayacak kadar büyümüştüm. Her şey küçülmüştü etrafımda sığınamayacağım kadar. Yetmiyordu teselli olmaları, yetmeyecekti de. Büyümüştüm etrafımı yığınla doldurabilecek kadar, herkesin yanında fazlalık olacak kadar. Ben büyüdükçe etrafım küçüldü, daraldı, sığamadım. Sığamadıkça uzaklaştım, boş alanlar arama çabası içerisinde geçirdim son yıllarımı. Yollar, her çıktığımda beni yağmurla karşıladılar.
Ben her yağmurdan kaçarken
Tutulduğum dolunun müptelasıyım,
Yağmurda gezinmelerim bu yüzden.
'Seni seviyorum' diye başlayan cümlelerimi üçlediğimden beri, artık daha fazla cümleye ihtiyaç duyuyordum ve bunun için; iki ağız, bir olmuş tek yürek gerekiyordu. Konuşabilsem de, kalbimden geçenleri söyleyememem korkusu sarıyordu beni, büyüyemiyordum bu korkuyla. Büyürsem, bu içime sığmayan, bedenimi çoktan geçen korku da büyüyecekti, önüne geçmeliydim bu korkunun, ardından dolanarak. Durdurmalıyım tüm büyümeleri.
***
Kelimelere sığınmakla başladı aslında her şey, yazarken büyüyeceğimi bilmiyordum. Kelimelerle büyüyorum şimdi, büyümek belki de kelimelerin büyüsü, onların gücü. İnsan laf doğru ve güzel laf edebildiği sürece büyür diğer insanların gözünde.
Benim tek dileğim; kendime ait olduğum kelimeleri anlatabilmek içimdeki sahipli ya da sahipsiz tüm hislerimin cevabını bulabilmek. Bunun için küçülmek gerekse de küçülürüm.
***
Bir kaçış telaşıyla sığınma, saklanma çabasındaydım ben aslında. Her yağmurdan kaçarken tutulduğum dolunun müptelasıydım, yağmurlarda gezinmeyi bu yüzden. Seviyordum, alışmıştım tutulmaya bir güneş gibi. Doluya müptela olmak için büyümek gerekirdi ve anlatabilmek için, daha fazla kelimelerin kölesi olmak lazımdı. Bu yüzden bildiğim ve bilmediğim tüm kelimelerin peşindeyim, izini sürüyorum. İzimiz olduğu sürece, dünya üzerinde yaşanmışlığımız gerçekliği kadar eskiye dayanır varlığımız.
Aynı cümlenin içinden geçerken her defasında biraz daha büyümesi gibiydi sana olan sevgim
'Seni seviyorum' diye başlayan tüm cümlelerim büyüyordu. Aynı sevemiyordum, aynı yerimde duramıyordum, aynı kalamıyordum. Kelimeler de büyüyordu, ben de.
Sana sevmeler biriktiriyorum büyüklüğü hiç tahmin edilemeyecek şehirlerin içinde. Her sokağa adını veriyorum. Çıktığım her yol sana geliyor. Ben hep sana geliyorum, her yolcuğumda, ne uzaklaşıyorum, ne de yakınlaşıyorum.
Sadece sana geliyorum!
Yollar azaltıyor beni, ulaşamıyorum. Gittikçe büyüyen yolla var, ben gittikçe küçülüyorum. Adımlarım küçülüyor sonra, ayaklarım küçülüyor. Hep ilkokul günlerinden kalma adımlarımı kullanıyorum ben, büyüyemiyorum.
Her topuklu ayakkabı giydiğimde, kendimi, annemin topuklu ayakkabılarını giymişim gibi hissediyorum, giymemem gereken bir şeyi giymişim gibi oluyorum. Suçlu ve farklı bir duygu bu, büyük gelen ayakkabılar gibi, gizlemeye çalışsam da adımlarımdan anlaşılıyor bu. Ne kadar suçlu hissetsem de kendimi bunun için, annemin hiç topuklu ayakkabıları olmamıştı, belki benim de olmamalıydı.
Çünkü büyüyemiyordum!
Her giydiğimde aynı duygu karşılıyordu beni, sesli adımlarımdan anlayabilirdiniz. Adımlarım böyle korkak olduğu sürece, büyüyemeyecektim, bunu biliyordum. Zaten ben hep küçüklüğümden beri az büyürüm, kelimelerin üzerinde korkak gezinmelerim bu yüzden.
Büyüyemiyorum
Büyük konuşacak kadar.
On Altı Temmuz İki Bin On Üç 10 00