Köle Ve Özgürlük - 7
Yani köle olmaktan kurtuluşla asla özgür olamazsınız! Siz bir maruz kalışın etkisinden kurtulmayı özgürlük olacakla tanımlarsanız, işlerimiz çıkmaza girer. Sapla saman karışır, bilginin tasnif ve kullanılabilirliği ve bilginin iletişimi ortadan kalkar. Anlama ve anlaya bilme kodlarınız kırılır. Bu bağlamda Örneğin, kuşlar da özgür olur! Yani kuşlarda uçak kullanıyordur veya tepelerine düşen yıldırımdan yıldırımsavar yaparaktan korunuyorlardır! (Tabii ki ne alaka diyorsunuzdur!)
Burada biz, bir maruz kalışın (yüz yüze kalmaktan-karşı karşıya gelmekten -riskle karşılaşmaktan ve riske uğranılmış olmaktan) o maruz kalıştan kurtulması yerine özgür oldu dersek, özgür olma yerine de kurtulma dersek; anlama, anlatım ve bilginin iletilme deformasyonu ve aşınması; buradaki basit masumlukta başlar.
Aslında kurtulmak ve özgürlük hiçte birbirinin anlatımını karşılar kavram sözcükler değildirler. Kurtulmak serbestlikle örtüşebilir bir yaklaşımdır. Ama yine birbirinin yerini pek pek dolduramaz. Serbestlik, size yük ve bağ olan kısıtlılığınızdan çözülerek, o kısıtlılığı yapar olur hale gelmenin beraat re alizesidir. Toplum ve sosyal yapı içi ile kıyasladığımız zaman da sorumluluktan kurtulma ile benzeşir. Daha birçok olası durum bu durumun içinde sayılabilir.
Kurtulma, bir maruz kalışın etkisinden o an için kaçınma. Bir sürekliliğin birinde paçalarınızı kurtarmakla, diğer birinde de kaçınır olacağınızın, paçayı kurtaracağınızın garantisini vermez. Oysa özgürlükte tekrarı maruzlara dahi, meydan bırakmamanın, aynı durumlara maruz kalsanız bile hemen savuşturma tepkisini yeniden ve yeniden ortaya koyabile potansiyelinin kullanımıdır.
Özgürlük sizden önce ve sizden bağımsız olarak vardır. Nasıl toplum ve sosyal yapınız siz doğmadan önce varsa özgürlüklerde siz doğmadan önce sizden bağımsız var bulunan bir kullanımdırlar. Bu nedenle serbestlik ve kurtulma devamlı yüz yüze gelir olmanın risklerini barındırır olma durumunu içerirler. Serbestlik beraatı olurla bir uzun zaman eylemidir. Bu nedenle kurtulmadan az biraz farklıdır.
Konu hayli detaylana bilir. Ama gerek görmüyorum, asıl demek istememe bir giriş olacakla, bu kadarı olması da yeterlidir kanımca. Serbest olma ve kurtulma, bir bağsa çözülmeyi kişiler bazından ele alır. Bir toplumun bağımsızlaşan serbestleştirilmesine kadar genelleşirse de saçmalaşırlar.
Toplumlar kendi içlerinde ve kendi dışlarında karşılıklı bağlılaşarak ancak özgürlüğü var ederler. Bu bağımlıma hiç bir zaman tek yanlı değildir en makulü motamod bir karşılıklı bağımlılıktır ki bu ideal olur. İdeal olan da aksamaz, bu yüzden süreçlime yapmaz. İdeale en yakın aksama çevresinde dolanan karşılıklı bağımlık; sizi girişen yapacakla, boyun eğmede kurtaran, bir denkleşmeyi ortaya koyar.
Siz aksamayı en fazla yapar bir konumla bağımlılaşırsanız, o zaman bir kurtulma savaşımı vererekten ancak serbestleşirsiniz. Serbestliğin sağlayış tutumlarıyla tekrar bir yükümlenen bağıntı içinde, odak noktasına yakın olurla, denkleşirsiniz. Denklik bağıntıları içinde her bir bağın bir o yanına, bir bu yanına göçebilen aksamalarını var hep var ederler.
Söylemem şudur. Tekil edimlerin, organize olmayan, bağıntı yapmayan ve bağımlılıklarını yükümlenemeyen devinimlerin asla bir özgürleşmesi olamaz. Burada bir bilinç durumu ve zorunlulukların bilincine varan ve zorunlulukları ancak ve ancak bağıntılına ve bağımlınla yükümse organizeninkilerin ortaya koyduğu, toplumsa güçle elde edilen kullanım gönencidir.
Açıkçası özgürlüğü kişi var etmez, hatta özgürlüğün ortaya konmasında kişinin tek başına dahli bile olmaya bilir. Örneğin; genetik mühendisliğinden haberi dahi olmayan biri, genetik mühendisliğinin (toplumsal gücün) sunularını kullanıp, tüp bebek sahibi olmanın özgürlüğünün, özgürce kullanımı içindedir. İşte özgürlük böyle bir şeydir. Değilse kuşun kafeste uçması, insanın kölelikten kurtulması değildir. Bunlar toplumsal bir gücü ve toplumsal gücün potansiyelini ortaya koyan kullanımları vermemeleri itibarıyla hemen özgürlük kavramına dâhil edilemeyen olarak ayrılırlar.
Özgürlükte mutlaka bir zorunluluk vardır. Özgürlükte zorunlulukların bilinci işi vardır. Özgürlükte karşılıklı dengeler içinde bir bağıntı ve bağımlılık vardır. Özgürlükte anacak ve ancak bu girişimleri aynı zamanda farklı alan ve kulvarda birbirine eklenir denli potansiyelini ortaya koyan bir toplumsal güç vardır.
Özgürlük, kişi muktedirliği ile ne mümkün olur, ne de gerçekleşmesi aklın, zamanın ve kişi ömürlerinin alırlığı değildirler.
Burada bireyde olmayan ve olması da asla mümkün olmayan, bir toplumsal akıl ve toplumsal gücün rolü vardır. Yine özgürlükte toplumsal (kolektif) akıl ve toplumsal güçle ortaya konmuş olanın kişi ve toplum (kolektif) yararına giden kullanımı, ancak özgürlüktür. Bu demektir ki toplumun olmadığı; 8-10 bin yıl öncesinden itibaren, ne özgürlük vardı, ne de mümkündü. Ama serbestlik ve kurtulmalarınız hep vardı.
Tabii ki on bin yıl öncesi günlerin özgürleştiren toplumsal devinimiyle, bugünkü toplumsal devinim aynı değildirler. Yarın ki de, aynı olmayacaktır. Yere değnek sokarak ona tohum atıp filizlendiren potansiyel özgürleşme, bugün uzayın derinliklerinde cirit atmakla ve uzayın derinliklerine mesajlar göndermenin özgürleşmesi içinde. O gün papatyayı kaynatarak tedavisini başlatan toplumsal gücün özgürleştiren kullanımı, bu gün insan genetiğini düzenleyerek hastalık tedavisini yapmanın gönenci bir özgürlüğünü kullanmaktadır.