Komün Halka
Şimdi seni şehirimin ruhuna çağırıyorum
bol miktarda sahil ve martı deniz yanlarından kucaklayacaklar seni
Sayki evimiz denizin üzerinde ve pembe.
Uyuşturucu krizinde gibi yaşayanlar cerehattan yapılmış bir duvarın dibinde sıralanmışlar ve siyah
biraz ışığa çıksalar dizleri üzerine düşüp etlerindeki acıyı unutsalar..
Korkma
korkma onları görüp, sesizliğe bürünmüş olsakta
konuşma
sorma
cevap arama
vücudumuz aklımız kalbimiz ve bu dünya içinde olanlara...
Sayki ne ekeceğimiz toprak ne koklarken ağlayacağımız çiçek olacak
(bunların ilk sahipleri yine bizdik)
Ürdünü ürdün yapanlar
Cizreyi ameliyat masasına yatıranlar
İzmirin ciğerinden duman çıkaranlar
Parisin taşkınlığını alkışlayanlar
Newyorku büyük bir silah yapanlar
burnunu sıkıp Diyerbekiri hapşurtanlar
dili ve dini türlere bölüp
soğukkanlı bi şekilde tarihe dayanıp insancıkları ayrıştıranlar
herbirimizi yıkama budama dağıtma
birbirlerinden uzaklaştırma işleminden geçirip
odaksızlaşmamaya birleşmemeye vicdan ve yorum muhakemesi yapmamaya yöneltenler
amacın adını para koyarak
bizi yaşarken
öldürdüler...
sevgi satın alınır mı
ya da iç huzur
ya özgürlük...
Yani
ya hep birlikte kımıldanışımızı rüzgara verecek o rüzgarla beslenecektik ve paylaşacaktık zayıflıklarımızı
ya da kaçacaktık göğsümüzden fışkıran arzuya
Sanma ki burada unutacağız ahalimizden olmayan canları
gökyüzüne baktığımızda aynı şeyleri bağırdığımız güneş
insan olana gülümseyecek
Kuantum fiziğini yıllardır araştıran beyine de
topraktan başka bir şey bilmeyen elindeki nasıra bakakalana da
Hiç yaşlanmayacak bize merhaba diyenler
ister tüm felsefi kitapları ve yazarları karıştırmış x olsun
ister ruhundan konuşan bilgisiz y olsun
Burada eski ve yeni eksik ve fazla çirkin ve güzel az ve çok birbirine karışır..
Aynı derinlikle seveceğim onları
Ama
seni daha çok
Senden daha çok seversem
şiirden firar etmiş bir neşeyi
kıskanmazsın bilirim
veya sen
benden daha çok seversen sesini beğendiğin bir geceyi
eğer bulmuşsan onda sana veremediğim gizli yolların haritasını
geçirememişsem aşkın katmanlarından seni bir üst noktaya
onun geçireceğine inanmışsan
inan kenara çekerim 'sevdiğime iyi bak' derim..
derim
sana da derim
senin için..
Tabiki de derim
beni bir süreliğine çürümekten alıkoyansın
Başka bahçelerde gezinmeye karar verirsen ağlamam buna
Tetiği çekilmiş dirençtir elimdeki
önce sana sonra bana sıkarım
Tatlı
usul
dingin
kadife gibi seviler bulalım diye..
ölüp tekrar doğalım..
diye...
Hayat bu çarkları içine alıp kimi sevda ile kimi hüzün ile bizleri yoğuruyor olgunlaştırıyor. Güzel bir yazı kutlarım Nilgün hanım...👍
Kutluyorum, güzel denemenizi...