Kontrol Elimizde
Hayatta ne acılar var; her saniye Dünya'nın değişik noktalarında neler yaşanıyor bilmiyoruz, irademiz yetmiyor görmeye ama unutmamalıyız hayat yalnızca bizim canımızı yakan acılardan ibaret değil. Hem insan çok zaman sonra anlıyor ki, hüzünler de sabit değil, uçup gidiyor ve hafızamız yenileniyor. Her geceden sonra sabah olmuyor mu, her kışın ardından bahar gelmiyor mu?
Tanrı'nın mucizeleri tek tek gerçekleşiyor; bir çiçeğin açışını, bir böceğin uçuşunu, kuşların yuva yapmak, yavrularını doyurmak için verdiği mücadeleleri görünce insan yani en akıllı varlıklar aslında bu aklı yeterince kullanamadığı için ne kadar aciz görebiliyoruz. Çocukken elimizden alınan bir elma şekeri ya da yere düşüp kırılan bir oyuncağımız için saatlerce ağlayışımızı yıllar sonra acı bir tebessümle hatırlıyoruz. Çünkü acılarımız da bizlerle birlikte büyüyor; hayatın bir elma şekerinden, bir oyuncaktan, bir sevgilinin terk edişinden, arkadaşlarımızın küskünlüğünden çok daha fazlası olduğunu öğreniyoruz, olgunlaşıyoruz öğrendikçe ve en ufak bir sarsıntıda yıkılmamak için daha güçlü durmayı da öğreniyoruz.
Evet, kocaman Dünya'da milyonlarca noktadan biriyiz yalnızca; bize benzeyen, bizim gibi düşünüp, yaşamaya çalışan, türlü mücadele veren insanları düşünelim. Kim bilir her gün kaç insan dünyaya gözlerini kapatıyor, kaç tanesi açıyor, kaç çatı altında sefalet, eziyet, hayal kırıklıkları yaşanıyor ve kaç cenin düşüyor Dünya'ya bir günahın bedeli olarak biçarece! Nasıl somut olanı görüyor ve varlığına inanıyorsak bu sistemi oluşturan, dengeleyen güce de öyle inanmalıyız ve yalnızca kendi sınırlarımızla kalmayıp etrafımıza bakmayı öğrenmeliyiz en azından görebileceğimiz kadar uzağa değmeli ki bakışlarımız sahip olduklarımızın değerini anlayalım ve şükretmeyi öğrenelim. Hayat daha kolay bir hale gelsin. Aslında her şey düşünceyle alakalı, hepsi bizim kafamızın içinde. Gerçek sandığımız her şey bir yansımadan ibaret iken ve anne, babalarımız bile bizlere emanet bırakılmışken hatta taşıdığımız can bile emanetken abartarak yaşamanın, aldığımız her nefesi eziyete çevirmenin manası var mı? Hastalıklara çare bulunduğu gibi acılara da dayanma gücü vermiyor mu Yaradan bize, ölüm karşısında bile dik durabiliyorsak onun sayesinde değil mi? Ufkumuzu açalım ve en kıymetli hazinemiz olan aklımızı biraz çalıştırıp düşünelim, öyle hareket edelim. Yaşadıkça neler göreceğiz daha kim bilir!
Ufacık bir sarsıntıda denize atlarsak kürek çekmeyi bırakıp, fırtına da ne yaparız?
Her şey insan için; unutmayalım acılara izin verip davetiye çıkaran da çoğu zaman bizleriz! İstersek yaşam çok daha anlamlı ve kolay bir hale gelebilir!
Fırtınalara karşı dik durmayı tembihleyen, umut dolu br yazı okudum..Güzel yazmışsın Pelinciğim..Yüreğine sağlık..Acı da hayatın bir parçası elbet..Ve acıların yoğunluğu bizim bakış açımızla orantılı daha çok, dediğin gibi..Ya çoğaltırız, ya aşarız hiç yokmuş gibi, acıları..Mutluluklara gelince; ya bereketlendiririz ya da yok sayarız hiç yaşanmamış gibi..İşte hepsi elimizde..Kontrol bizde..👧👍👍