Konuşmak İhtiyaçsa Susmak Sanattır
'-Ey (ağzımdaki ufacık et parçası olan) dilim!
Sen beni ölümlere duçar ettin! Bana zehirler saçarak çok zarar verdin Şimdi ben sana ne diyeyim?
Ey dilim! Sen hem ateş, hem de rahmetsin! Bu ateşi nasıl rahmete çevireceksin?
Ey dilim! Şu ruhum senden şikâyetçidir O,senin her dediğini yaptığı halde senin elinden neler çekiyor!
Ey dilim! Bazen has kulların lisanı gibi tükenmez bir hazinesin, ama de -el aman- fasıkların zehirli lisanı gibi dermanı bulunmaz bir dert oluyorsun!
Ey insafsız! Ey yılanı ininden, insanı dininden çıka! Bana hiç mi merhamet etmeyeceksin ki, helakime kastedip yayını germişsin '
Hz Mevlana
Dil kelime olarak birçok anlama gelse de pek çoğumuzun aklına ilk gelen konuşmamızı ve tat almamızı sağlayan duyumuz oluyordur herhalde...
Allah insanoğlunu öyle güzel yaratmış ki her uzvumuzun hem bu dünyaya hem de öteki âleme hizmet eden ayrı ayrı görevleri var tabiî ki düşünebilene...
Konuşma yeteneği olan her insan kendini konuşarak ifade eder ki dili lâl olanların bile kendini ifade edebilmesi için işaret dili geliştirilmiştir. İnancımızı, isyanımızı, inandıklarımızı ya da inanmadıklarımızı ancak dilimizle ifade edebiliriz. Kimi zaman iftiralar atılır, yalanlar söylenir. Kimi zaman duaya dönen dil kimi zaman da küfürlere döner.
Dil bilenerek keskinleştirilen bir silah gibidir. Kirli atıklar, kimyasallar vb. etkenler nasıl doğayı kirletip isyan ettiriyorsa, zehrini kuşanmış dilde insan ruhunu öyle kirletir...
En doğru sözler kavgada söylenir diye son zamanlarda sosyal paylaşımlarda çok fazla gördüğüm bir ifade var. İki kardeş, anne evlat, ya da sevgililer de kavga ediyorlar yeri geliyor anne evladına 'Senden nefret ediyorum' diyebiliyor demek ki en doğruyu söylüyor, ya da insan sevdiğine 'Defol git' , 'Ben seni sevmedim ki' diyebiliyor demek ki o da doğrusunu söylüyor. Oysaki kavgalar öfke anlarıdır ve insan öfkelendiğinde savaştaymış misali en güçlü silahını, dilini kuşanır ve karşıdakini incitmeye odaklanır amaç sadece üzmektir o anda en doğruyu söylemek değildir aslında...
Çocukluğumdan beri okumayı çok severim buna tıp kitapları da dâhil. Bir anatomi kitabında 'Dil'in vücuttaki en güçlü kas olduğunu okuduğumda buna hiç anlam verememiştim... İnsanı ayakta tutan bacakları, tüm ihtiyaçlarını gördüğü kolları ve bunun gibi hayatımızı devam ettirmeye yarayan pek çok uzvumuz değil de neden dil en güçlü kastı... Hak'kın hikmetinden sual olunmaz, kim bilir belki de yüreğimizden geçenleri dilimizle ikrar ya da inkar ettiğimiz için olabilir mi? Yürekten kasıt ruh değil midir?
Bir vakitler, uğradığım bir haksızlıktan dolayı ortamda bulunan ve sessiz kalmayı yeğleyen herkese 'Size hakkımı helal etmiyorum' demiştim. 'Ne hakkın var ki bizde' demişlerdi bana. Çok büyük hakkım vardı hem de onlar bunun farkında bile değildi. Bir ayette Allah şöyle emretmiştir ''Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır ' ... Üzerinde hakkım olmadığını iddia edenler susarak insanlığı değil şeytanlığı tercih ettiklerini bilselerdi acaba seçme hakkını tekrar gözden geçirirler miydi?
İkiside sağır ve dilsiz karı koca şiddetli geçimsizlikten boşanma kararı almış hâkim sormuş konuşamayan iki insanın ne gibi geçimsizliği olur diye beyefendi cevap vermiş 'dırdırından bıktım hâkim bey' ilk gençlik yıllarında gazetede okuduğum ve belleğimde yıllar yılı yer eden bu üçüncü sayfa haberini o zamanlar anlayamamıştım çünkü henüz dil yarası almamıştım. Sağır ve dilsiz iki insan bile birbirine diliyle zarar verebiliyorsa konuşma yeteneği olanların insanın ruhunda yaratacağı depremleri tahayyül edemiyorum bile.
Araştırdıklarımdan öğrendiğim en önemli olan da şuydu belki de bu dünyada ki en büyük günahlar dil ile işlenenlerdir. Allah inancı olmayanlara bir şey diyemem ama dilinden Allah'ı düşürmeyen insanın inandığını varsayarak şunu söylemek istiyorum 'Dilinden yalanı düşürmeyen din kardeşim cehennemde senin gibiler için yani yalan söyleyenler için yaratılmış bir kapı olduğunu biliyor muydun? ' bu dünyada gülerek yalan söylüyorsun ama o kapıdan geçerken yüzün ne şekil alır bilmiyorum...
Uzun söze hacet yok dil aslında yüreğin hizmetçisidir. İnsanın yüreğinden geçenlerin habercisi. Onun için insan önce yüreğini kötülüklerden arındırmalı dil zaten kendiliğinden temizlenir... Mevlana'nın da dediği gibi 'Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et; Çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar'...
Son olarak da şunu söylemek istiyorum 'Konuşmak ihtiyaçsa, susmak sanattır' (Alıntı)... Her şeye dilinizi uzatmayı vazife edinmeyin. Gerektiğinde susmayı da bilin. Benim de konuşacaklarım çok ama asalet bende kalsın. Siz dilinizi bileyleyin, en güçlü kasınızı çalıştırın ben sanatımı konuşturuyorum.
Sustum...
👍😭👍Küsmek Naz Yapmanın Komşusu
Bu şiir, 20.06.2012 tarihinde dünden inciler listesinde yer almıştır.
küsmek sevgiyse dürüstlük olmadığı gibi gerçeklikte değilse nazlanmaktır dostum
biraz naz birazda dürüstlüğü ifade eder küs olmak bazende kaçıştır aslında bazende şaşkınlığın ifadesi... bazen susarak özlemek hasret çekerek susmak özlemektir bazen de umut etmektir bazen de davranış biçimine bürünür gözler konuşur sevmektir küsmek bazen de öfkedir nefrettir küsmek bazende yeni gelinin ailede ki büyüklere sevgisidir küsmek sevgilinin en büyük nazıdır küsmek küsmek gaftır kederdir tasadır bazen şansına kaderine küsmektir bazen yaşamı sorgularken haykırmak yerine susmaktır bazen de küsmek tek taraflı savunma hali küsmek naz yapmaktır küsmek olumsuz tavırın en kızgınlığıdır bazen de naz yapmanın komşusu gibi gülümsemek
bazen kin bazen içten özümseyebilmektir bazen boşluk doldurmaktır küsmek bazen olumsuz davranış biçimi... bazen nazın kinin öfkenin dostlluğun sevmenin komşuluk hali... susmak nazlanmak öfke kin nefretse de savunma halleridir ve en güzeli sevgiliye naz yapmak gülümseyebilmektir bazen gözlerle küsmektir gülünce gözlerin içi bir başkadır gül
beğenerek ve ders alarak okudum...