Konuşuyoruz

Kitaplarımı iyi kötü satıyorum. Binlerce değil ama yüzlerce sattım. Satarken çok ilginç insanlar geliyor.
"Ben öykü sevmem" diyenler oluyor.
"Ben yabancı roman okurum" diyenler geliyor.
"Ben macera romanı okurum"
"Ben kur-an okurum, dini kitaplar okurum" diyenler var.
"Ayy ne güzel. Ben de yazmak istiyorum. Nerede nasıl bastırdınız?" diyenler var.
"İşten güçten kitap okumaya vaktim yok" diyenler var.
"Okumayı severim de, gözlerim rahatsız."
"Benim kızım okur ama ne tür kitap okur bilemem, kendisi gelsin baksın."
"Bugün hiç yanıma para almamışım."
"Hepsini siz mi yazdınız! Maşallah!"
"Hayatımda hiç yazar görmemiştim."
"Siz gerçekten yazar mısınız?"
"Bence Yayınevine verin kitaplarınızı."
"Benim hayatımı da yazar mısın?" diyenler hayli fazla oluyor.

Bir de engelli kız kardeşim yanımda sabunluk satıyor. İkimiz aynı standı kullanıyoruz. Onun sabunluklarına da ilginç yorumlar yapılıyor.
"Bu çok büyük. Sabun çok gidiyor."
"Bu çok küçük, ben daha büyük istiyorum. Sırtımı da sabunlamak için."
"Benim bu tüylü iplere alerjim var."
"Ben hazır sabunluk kullanıyorum."
"Ben de örüyorum, bizde bunlardan çok var."
"Çok güzeller ellerine sağlık. Renkleri de ne güzelmiş. Hepsi birbirinden güzel."
Kardeşim sabunluklarını satabiliyor. Yanımda satamayan arkadaşlar ona sık sık takılıyor.
"Zehra, bizimkileri de seninkilerin yanına koy. Ben ördüm de. Senin sabunlukları çok satıyor. Bak biz satamıyoruz."
Bence Zehra'nın çok satmasının sebebi şu: Zehra yıllardır sabunluk örüyor ve öyle çok kişiye hediye verdik ki. Şimdi artık Allah ona da yardım ediyor ve sabunluklarını satabiliyor. Bir de parasıyla beni kahvaltıya götürmeyi çok seviyor. Ben de faydalanmış oluyorum.
İşte böyle. Biz kardeşimle stant açıyoruz. O sabunluklarını satıyor, ben de kitaplarımı. Binlerce satmıyoruz ama yüzlerce sattık. Memnunuz. Kardeşim zihinsel engelli ve ve benimle yaşıyor. Bu iş ikimize de çok iyi geldi. Eskişehir Tepebaşı Belediyesinin kadınlara verdiği stantlarda açıyoruz.Oraya gelmek için sırada bekleyen bir sürü kişi varmış. Dilerim onlara da sıra gelir ve emek vererek meydana getirdikleri eserlerini satabilirler.