Köylerimiz
Sahip olduğumuz geleneksel adetler, töreler, örfler bizlerin isteyip istememesinden tamamen bağımsız hayatımıza yön veriyor. Bu oluşum direkt şehir yaşamından veya yüksek mertebelerden meydana gelmediği gibi, sürekliliği de buralarda belirlenmiyor. Çoğu insanın yaşantısının başladığı köylerimiz, aslında yaşamın yönlenmesinde büyük rol oynuyor. Kişi aldığı bütün yöresel adetleri köyünde öğreniyor, köyünde benimsiyor. Daha sonra bulunduğu bambaşka ortamlarda bu benimsediği adetleri sergilemeye başlıyor. Kimi zaman garipsenen bu adetlerin kökenine baktığımızda tamamen köylerde meydana geldiğini görüyoruz.
Oluşan ve orada yaşayan insanlara empoze edilen gelenekler de her yöreye göre değişir. Bir de yaşam standartları göz önüne alındığında, köylerdeki yaşam standardı şehirdekine göre daha düşüktür. Çünkü eldeki imkanlar bellidir ve sınırlıdır.
Belirli davranışlar vardır köyde yaşayan insanlarda. Tamamen doğaldırlar ve birbirleriyle ilişkileri çıkar ilişkisine dayalı değildir. Sadedirler, ellerindekilerin fazlasını asla istemezler. Hep ellerindekiyle yetinir ve paylaşma duyguları oldukça fazladır. Herkes birbirine yardım etmek için uğraşır. Hem Atatürk'ün de dediği gibi: 'Köylü milletin efendisidir.'
Eğlenceleri de vardır köylerimizin kendine has, kendine özel. Bu eğlencelerde insanların birbirine duyduğu sevgi, saygı ortaya çıkar. Yapılan eğlencelerin amacı, hep beraber eğlenmek ve ortak bir şeyler yapmaktır.
Çoğu zaman imece usulü çalışırlar. Veya bir ailenin sorunu bütün köylünün sorunu haline gelir. Köylerde her insanın bilgisi kendine göredir, fazla bilgi aramaz insanlar. Kendilerine yeteni, hayatlarına yetecek kadarını bilirler, bu da onların işinedir.
Köylerimizin havası da bir başkadır kentlere göre. Ne egzos dumanı vardır ciğerleri etkileyen, ne de çeşit çeşit araba dolu caddeler bulunur. Şehrin o kasvetli havası da yoktur köylerimizde. Hep bir sakinlik ve huzurun yanı sıra sağduyuluk vardır insanlarında. Kötü hava es geçer buraları.
Yokuş yolları vardır bir de köylerimizin. Çeşmelerinden oluk oluk su akar. Bu su hem huzur hem de şifa verir insanlara. İnsanlar birbirlerine hak ettikleri değeri verirler. Hem küçük bir yerleşim yeri olan köylerde her şey taze yetişir, her şey organikliğiyle çevrelenir. Bahçelere ekinler ekilir, zamanı geldiğinde herkes ektiğini biçer. Bundandır ki bizim köylerimiz şehir yaşamına on basacak niteliktedir.
Ama ne yazık ki köylü bir insan, şehirde doğup büyüyen, tabiri caizse sosyete, yüksek mertebeden olan bir insandan daha az değer görüyor günümüzde. Bu da (her ne kadar her şeyin hası olsa da) köylerimizin gittikçe körelmesine, gittikçe yok olmasına neden oluyor. Halbuki köy havası, köy insanları gibisi yoktur. Bunu bilmek anlayabilmek için yurdumuzdaki güzel köylerimizin havasını tatmak gerekir. Bunu da kimse yapamaz. Kimse o (kendilerine göre) saraylarından ayrılıp da köye gitmek istemez. Helbuki köy yaşantısı kadar insanı rahatlatan, köy yaşamı kadar insanı huzura kavuşturan bir yer daha yoktur ki olsa bile köylerimiz kadar doğal ve sade değildir.
Diyeceğim odur ki hiç köye gitmemiş, köyde bulunmamış insanlar mutlaka canım köy havasını tatsınlar. Anlasınlar ki yaşamın o sözde sarayların pohpohlu koltuklarından, o kuş tüyü yataklarından ibaret olmadığını. Ve de unutmasınlar ki, yaşamı etkileyen örfler, adetler köy yaşamından doğmuştur. Ayrıca şehirler hemencecik kurulmamış, öncesinde köyler, kasabalar oluşmuştur. Bunları anlatması benden, nerelerde yaşamlarınızı sürdüreceğiniz de sizden...