Köyün Çeşmesi
Bizim köyün çeşmesinin adı Hakko'dur ve yedi olukludur , yaz kış yıllarca ve dün ve bugün hatta yarınlarda bu yedi oluğundan gürül gürül su akar , soğuk mu soğuktur , ve biz o çocuk yıllarımızda sık sık çeşmeye gider kurnasında harglarında oyunlar oynardık , suya düşen bal arılarını kurtarmaca oyunları , ayrıca su kabaklarıyla su taşırdık eve . Hakko'dan su kabaklarını dolduran çocuk ellerimi düşünüyorum, kabakları doldururken suyun altında üşürdü ellerim, dolduruyor fakat dolduramıyordum ,su kabağını tekrar suyun altına tutuyor yeniden deniyordum, iki küçük su kabağını nihayet doldurmayı başarmıştım ama ellerim üşümüş buz kesmişti, sonunda başarmış olmak bana büyümüş olduğumu göstermeye yetiyordu, ayrıca su kabaklarını taşımak bana kuvvetlenmiş güçlenmiş hissini vermenin ötesinde bir yandan da evin su ihtiyacına, nenem ve dedemin susuzluklarını giderecek işe yaradığım hissi veriyor , bir mutluluk sevinç kendimle gurur duymamı öğretiyordu , bazen öyle olurdu ki daha Hakko'dan yeni ayrılmışken yolda beni gören ".. getir hele çağam .." diyordu su kabaklarımı elimden alıp çömeliyor kabağın açık yerini ağzına yaklaştırarak ".lık..lık.lııkkkk.." içiyorlardı , suyun kabaktan dökülürken çıkardığı ses gerçekten bana ilginç gelirdi , bazen her iki küçük su kabağım boşalırdı bazen biri biterdi , suyu içenler tabi dua ediyorlardı ve duasız bunu hiç yapmazlardı , bu bana bazen iyi geliyor sevindiriyor ve hoşuma gidiyordu, bazen de tekrar Hakko'nun o soğuk suyu altına girecek diye ellerim yorgun düşüyor istemeye istemeye yöneliyordum oluklara , içimde korkular buz kesecek ellerim diye bunu hiç istemezdim doğrusu , ama su içmek isteyen kah eşiklerde oturan kah bağ bahçeden dönen köy insanlarımız, neneler ve dedelerimizin o sevecen o içten sımsıcak tebessümleri ile dualarla biten sevgilerinin öyle bir tılsımı vardı ki, hala da bu duaların gücü ile sıkıntılı dar günlerimi atlatıyor bu günlere zararsız ziyansız çıkmamı aldığım bu dualara borçlu olduğumu görüyorum, elimde köyden fotoğraflar Hakko çeşmesi olukları yaz kış gürül gürül akıyor ve Hakko'ya giden sokak sıra sıra omuz omuza köyün dizili beyaz badanalı kerpiç evleri sıralanırdı , her evin önünde eşik, eşiklerde köyün yaşlı genç insanları kimi nefes almak için oturur ,kimi konu komşu ile paylaşır sevincini derdini, ip eğirir, payam kırar bazısı da bir yalnızlık yaşlılık düşünce deryasında yol alır , iki küçük su kabağı ile yürüdüğüm bu tozlu topraklı sokak bana paylaşım örneklerini , insan hayatlarını ,bir ömrün özetini vermiştir her zaman , bugün bile sık sık o yıllar o günler o çocuk anılarım gelir toplanır gözlerimin önüne ....
22.08.2022 / İstanbul
Eskiye dair yaşanmış güzel anlar unutulmuyor değil mi