Kozmetik Sevdalar

Çevrenizdeki insanlara dikkatlice baktınız mı hiç dostlar? Nasıldır sevmeye dair yürekleri? Çirkin bir yüreği kozmetikle örtmeye çalışır insanoğlu kimi zaman. Sevmez, sevemez aslında. Çünkü ona bebekliğinde öğretilmemiştir sevmek. Meşakkatli bir iş gibi görülmüş ve sadece yaşatılmıştır onca yıl. Nafiledir yıllar sonra şekle girmiş bir yüreği sevmeye alıştırmak.

Sevmeyip de seviyormuş süsü vermek isteyen birey, önce badana yapar yüreğine fondöten niyetine. Arada kalmış tüm farklılıklar yahut çirkinlikler örtülmüştür. Göremezsiniz onu, öyle kamufle olmuştur kendi bedeninde. Nasıl da doğal bir güzellik gibi durmaktadır bakışlarınızda.Ten ten, renk renk...

Sonra, en güzel renkler seçilir sözcükleri süslemek için. Ya bir kırmızı, ya bir pembe ya da bir mor... Ağır ağır sevdanın dudaklarına sürülür boyalar. Altına üstüne sözcükler belli olsun diye bir de kalem çizdirilir. Artık dudak hazırdır görevine. Kem sahipliye kalansa salıvermektir ciğerden aldığı havayla yürekten gelenleri dışarıya. Sözcükler yalanlarına boyanmış, ses tellerine çoktan veda etmiştir artık ve bir zavallı yüreğin kulağı toplamaya başlamıştır artık o sesleri. Alıyla pembesiyle en afilli sözcükler ortalıkta dolanmaya başlamıştır sürekli.Ne çıkan bilmektedir yalanı, ne duyan...

Gözler de bu kozmetik sevdalardan nasibini alacaktır elbet ve sıra onlara gelmiştir bile.Oysa sözler kadar etkilidir gözler de... Kaçamak bakışlar yakalatır çoğu zaman yüreğin gizlerinde kalanları. İyiye ,güzele ve bir de kötüye dair her şeyi. Vakit kirpiklere boya sürülme zamanıdır şimdi. Ya içten atmalı çizgiyi, küçültmeli yüreği, daha içe saklamalı gizliyi; ya da dıştan atmalı, büyütmeli sevgiyi... Buğulu bir perde germeli önüne aksesuar niyetine. Gerçeğin tanığı gözleri kapatmalı. Kalitesini yansıtmalı.Parlayan güneş ışığında ışıl ışıl parlamalı o sevgi(!)

Ağlamak yasak kılınır boyalı gözlere kozmetik sevdalarda. Sonra akıverir sevdanın tüm yalanları yoksa kirpik uçlarından aşağıya. Düşlerinden sıyrılıp süzülmektedir kapkara bir yalan sevdanın dışına,uzağına...Timsahın bile beceremediği bir katre akmaktadır karşında.

Sevdanın badanalı yanaklarına sürülür allıklar. Güya renk katarlar dünyalarına. Kimi al, kimi pembe. Yayla kızlarının çatlamış yanaklarındaki allar kadar doğal değildir ama renklidir işte. Gerisini kim takar... Sen, sevdanın güzelliğinden bahsedersin o allıkları görünce. Bilmezsin oysa yüreğin içinde yatan gizli planları. Her şey güllük gülistanlıktır dünyanda. Ve çoktan kör ölmüştür aslında sevdanın gözü yaşadığı aşkta.

Alna dökülen birkaç perçem yılların kırıştırdığı teni örtmeye çalışır. İşte ona kremden başka çare bulamamıştır korkak sevgili. Beğenilmeme korkusu yüreğine hakim olmuş, bitkisel ilaçlarla kendini dost bulmuştur. Sevda ne de korkak olmuştur meğer?

Sevdiğini gören göz değil midir yüreğindeki tüm çirkinliği örten oysa? Neler unutmuştur şu insanoğlu yaşamda.

Sevdayı süslemek için kulağı, parmağı, gerdanı ve hatta burnu bile kullanmaya başlarlar bir süre sonra. Ne idiğü belirsiz, şekli şemali olmayan takılar sunulur uzuvlara. Zavallılar isyan etse de yakıştırılmıştır artık oraya. Ve taşınacaktır akşam olup da yatmaya kadar olan zamana.

Ve sen, sevmeyi bilmeyen yürek!... Söylesene kozmetiğinle kimi kandıracaksın?Çıkmayacak mı ortaya foyan? Akmayacak mı bu sevdada gözyaşların dışarı?İçindeki kiri pası çıkarmayacak mı dersin ortaya?

Ne saflığın kalacak, ne temizliğin az sonra. Günah dahi çıkaramayacaksın sevdasızlıklarında. Ve onun için diyorum ki bırak boyanmayı da sen ol yürek!Sadece sen!


Bir sıçrar çekirge, iki sıçrar çekirge, üçüncü de........

09 Temmuz 2010 3-4 dakika 16 denemesi var.
Yorumlar (2)
  • 14 yıl önce

    didaktik bir şiir gibi,dramatik bir tiyatro eseri ve bir komidi filmi gibi tebessüm ettirdi.teşekkürler yaşama,aşk a,sevgiye dair yerinde analizler,tesbitler için...güzeldi

  • 14 yıl önce

    ben teşekkür ederim efendim ayırdığınız zaman için....