Küçük Çam Ağacım..

Evimde yetiştirdiğim çiçeklerime baktım uzun uzun..
Son günlerde açelyama bir haller oldu..
Bir süre tatile gittim... Dört günlük bir tatildi bu aslında..
Bir nefes alış diye düşündüğüm bu kısa kaçamakta, kafamı boşaltmak,şehir gürültüsünden biraz uzaklaşmaktı aslında niyetim.. İyi de oldu... Deniz,kum,güneş üçlemesinden elimden geldiğince faydalandım.. Ne güzel bir üçlemedir bu dostlar... Üç silahşorlar gibi sizi tüm sıkıntılardan arındırır, teninize de altın bir damga vurur, bronzlaştırarak...
Tatile giderken sevgili açelyamı ihmal etmedim tabii.. Giderken tüm tatlı sözlerimi fısıldamıştım yapraklarına.. İçimdeki sevgiden kocaman bir nefes vermiştim taçlarına ve kırmızı çiçeklerine... Tabağına da bol su koymuş, dört gün olmayacağımı söyleyerek izin de istemiştim...
Acaba beni çok mu özlemişti? Bundan mı çiçeklerini dökmesi...
Yarın ihmal etmeden çiçekçiye gitmeliyim diye düşündüm onu sularken... Belki vitamin verir kendine gelmesini sağlar..
Evimin neşesidir çiçeklerim..
Açelyam, begonyam ve balkonumdaki sardunyalarım.. Tabi birde kocaman bir saksıda büyüttüğüm küçük çam ağacım...
Çiçeklerim boy attıkça nasıl bir sevinç kaplar yüreğimi... Bir annenin evladını okşaması gibi yapraklarını okşarım, sürekli konuşurum onlarla.. Ne sırlar paylaştık, kimsenin bilmediği.. Annemden kalan bir alışkanlık bu.. O da konuşurdu sürekli çiçekleriyle.. Sanki konuştukça besleniyor gibiler.. Sevgiye onların da ihtiyacı var..
Kimin yok ki..
Çam ağacım iki yaşında.. Daha küçücük.. Boyu iki yaşında bir çocuk kadar.. Birkaç sene sonra balkonuma sığmayacak biliyorum.. Onu hak ettiği gibi, bir yere götürmem gerek, özgürce büyümesi için..
Ama nereye? Bilmiyorum..
Televizyonda, İzmir'deki orman yangını görüntüleri var.. İçim kan ağlayarak seyrediyorum.. Küfrediyorum...
200 hektarlık bir alan yanmış... 70-80 yaşında ağaçlar kül olmuş..
Yazık...
Doğanın beslediği, emek verdiği çocuklarından binlercesi daha kül oldu...
Niçin?
Toprak kazanmak?
Dikkatsizce atılan bir sigara?
Piknik ateşi?
Bunun gibi insana özgü bir çok neden var bu afetlere..
Yangını seyrederken televizyonda çığlıklar duyar gibi oldum.. Canları yanan güzelim kızılçamlar çığlıklar atıyordu..
?Neden?? diye bağırıyorlardı bir yandan da...
?Size ne kötülük yaptık biz? Yeşilliğimizle sizlerin ruhunu dinlendirmedik mi? Kirlettiğiniz havayı temizlemedik mi? Neden öldürüyorsunuz bizi??
Verecek cevabım yok...
Yangın yakındaki tarlaların olduğu bölgeden çıkmış.. Nedeni belli aslında.. İnsanlara özgü, bencillik ve kötülüğün harmanı bir neden...
Önümüzdeki sonbaharda yanan yerler ağaçlandırılacakmış.. Yanmadan önceki halline dönebilmesi yaklaşık bir 80 yıl alacak.. Ancak torunlarımız görebilir...
Tabii tekrar hain bir el tarafından yeniden yakılmazlarsa...
Yazık...
Elleriniz kırılsın...
Küçük çam ağacımı, özgürce büyüyebileceği bir yere götürmek istiyorum...
Ama nereye? Bilmiyorum...

19 Temmuz 2009 2-3 dakika 9 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar