Küf Kokan Mektuplar...
Eskidendi... Limana iner, kahve yudumlardın. Gözlerini kırpmadan balıkçı teknelerini izlerdin. Kimisi tekne içinde kimisi de karada balık ağı örerdi, az sonra sonsuz özgürlüğe açılmak için... Bir tatlı tebessüm eder, kahvenden bir yudum alırken sigaranda düşündeki hayallerine eşlik ederdi. Sigaran düşlerinden önce biterdi hep. Her yudumun keyfini çıkartırdın; birçok kırk yıl hatır bırakmak için... Gözlerin teknelerin üzerinde; kanatlarını tüm gücüyle açıp kapatan martılara ilişirdi, nasılda uçarlardı... sanki dünyada yaşama arzusuyla dolu tek canlı onlardı. Yiyecek bulma umuduyla teknelerin üzerlerinde uçmaya devam ederler ve bulamayacaklarını anlayınca da, yılmadan, bıkmadan, usanmadan, gökyüzüne doğru yol alır, bu kez yönlerini değiştirip tekrar gelirlerdi. Kanatlarını iyice açıp, denizin üzerinde daireler çizer, tek kanat üzerinde ani ve hızlı bir dalış yaparlardı. Birkaç saniye sonra sanki yüzlerinde memnuniyet belirtileriyle suyun üzerinde belirginleşirlerdi. Gagasının arasında çırpınan bir balık, bir lokmada yutacak büyüklükte fakat her nedense bir türlü yutamazdı, çırpındıkça çırpınır, martının balığı bir çırpıda yutmaya kararlı olduğu kadar, balıkta bir o kadar kararlı gagasının arasından kurtulup denizin derinliklerinde dans etmek için... Hangisi galip gelecek acaba, hangisi bu zorlu mücadeleyi kazanacak, zafer kimden yana olacaktı? Martı mı midesine bayramı yaşatacak yoksa balık mı özgürlüğüne kavuşacak dı? Tebessümün balıktan yana olsa da, martı birinci hamlesinde başarılı olamaz fakat ikinci hamle de zaferi kazanırdı.
Hatırlıyor musun? Birlikteyken gözlerini kırpmadan saatlerce denize dalan bir karabatağı izlerdin, ne zaman ve nereden çıkacak diye. Grup halinde gelen karabataklar, ayrı ayrı denizin üzerinde yüzerlerdi. Siyah bir taş parçası görüntüsü veren karabatak, bir süre yüzdükten sonra denize dalıp, metrelerce uzaklıkta başka yerden kafasını su yüzüne doğru çıkarıp martılar gibi onlarda gözden kaybolurlardı...
Doğanın ahengini izlerdin, hissederdin sevgili, ta ki o senin ruhunu ve hislerini öldürene dek... Artık ne hissin kaldı ne de sol yanında yeri...
08/12/10
edibim bu güzel denemenizi tebrik eder başerılarının devamını dilerim burda ben de varım sayfama beklerim sevgi ve saygımla