Küreselleşen Dünyanın Sanallaşan Nesilleri

Zamanın eskimiş sayfalarında kalan Oyunlarımızla biz çocuktuk... Saklambaç oyunlarımızdan, Silahlı bilgisayar oyunlarına; Hırsız polis kovalamacalardan Silahlı Adam Öldürmeye yönelik sanal oyunlara...

Bilgisayar...
Üç yaşındaki bir çocuğun dünyadan kopmasına dahi neden olan, annesi izin vermediğinde ağlayan, beş yaşında ki bir çocuğun ise çok rahat İnternetten bir oyunu açtığı bir zamanda yaşıyoruz...

ben her ne kadar yirmili yaşlarda olsam da, eskiden arkadaşlarımızla biz dokunarak oynardık... hissederek, gerektiğinde acı, gerektiğinde GERÇEK mutluluklarla geçirdik çocukluğumuzu...
Sokak aralarında Gizlenerek, Çimlere basa basa büyüdük biz, Sanal olmayan Evlerimizin içinde "Gerçekten" Sohbet ederdik arkadaşlarımızla...

Çelik Çömlek, Saklambaç, Hırsız Polis, El Kızartmaca, Kaydırak, İp atlama, Yani Herşeyi ile canlıydık. Hoplardık Zıplardık, Gerektiğinde Güreşir, Gerektiğinde Bir Topun Peşinden saatlerce Koşardık, Kirlenirdik Ama Biz çocuktuk...

Şimdilerde ise, Adam Öldürme oyunlarından, Anlamsız Barbie giydirmelerden, beş yaşındaki bir çocuk daha yazma bilmezken Açtığı Saçma sapan oyunlardan, Çimin ne olduğunu bilmeden yaşayan, bilgisayarın başına verilip anneler tarafından unutulan nesilden, Sosyalleşme açısından sanal sosyal ağlardan, "Bizim Gençliğimiz Gidiyor Elden..."

UYAN Türkiye, UYAN... Sarsıl ve Kendine GEL...

Eskiden Sorduğumuzda Çocuklarımıza NE OLMAK İSTERSİN diye, Aldığımız cevaplar, Öğretmenlik, Doktorluk, Avukatlık olurdu... Polislik Asker Olurdu... Şimdi Ne Oldu Bize Türkiye... İnsanlardan, insan, arkadaş sevgisinden, dostluk ilişkilerinden, yoksun büyüyen bir nesil geliyor... DİKKAT Et Türkiye...

Eve Kapanıp, Saatlerce bilgisayarın başında bir oyunu oynayıp... Hiç bir Şey Öğrenmeden Yetişen, Geleceğimizin Halini Siz Düşünün...


Şimdi televizyonlarda evlendirme programlarından, dedikodu, magazin, eğlence, ne olduğu belirsiz müziklerden yetişen Gençlerimizin durumu da pek açık değil...

Türk Kültüründe, Sazın, Ney Sesinin, Kemençe'nin... Geri Gelmesini İstiyorum... Giderek Teknoloji Olarak Çağdaşlığı yakalamamız gerekirken, Orasını burasını açan, Belli belirsiz Saç şekilleriyle sokağa çıkan, tek amacı Karşı cins Olan bir gençlik geliyor... Mini etek Giymeyi, Çağdaşlık Olarak Görüp, Hiç bir şekilde teknolojiyi, bilimi, ilimi almayan bir gençlik...

Anlamsız saçma sözlü Müziklerle, Gelen Bu Gençliği BİZ YETİŞTİRMİYORUZ... TELEVİZYON ve BİLGİSAYAR yetiştiriyor...

Saatlerce bilgisayara mahkum ettiğimiz Gençlerimizin, gelişimini kontrol edemiyoruz... Hangi sitelere girip neler yaptığını, kimlerle görüşüp neler konuştuğunu, hangi uygun olmayan bilgileri hayatına örnek aldığını bilmiyoruz... BİZ BİLGİSAYARI DOĞRU KULLANMAYI öğretmiyoruz...

Kadınlarımız Sabahtan akşama kadar kadın programlarında, çocuklarımız ise sabahtan akşama kadar bilgisayar başında, BİZ KÖRELİYORUZ, DEĞİŞİYORUZ ama İYİ Değil, ÇAĞDAŞ OLMUYORUZ, AHLAKİ olarak ÇÖKÜYORUZ...

Ben Evlatların annelerine ve babalarına saygı göstermelerini istiyorum... bilgisayarla Değil Anneleriyle vakit geçirmelerini istiyorum... Babalarının Gece eve Geldiğinde Çocuklarıyla Beraber Kitap Okuduğu, Bilgi Paylaştığı Bir TÜRK TOPLUMU İSTİYORUM...

BEN ÇAĞDAŞ TÜRKİYE İSTİYORUM...

29 Mart 2011 2-3 dakika 3 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 13 yıl önce

    Sevgili Ertan sanal gençlik yetişiyor çığlıklarında haklısın.Suçlu biziz.Oyun alanlarına apartman dikerek yok eden oynama özgürlüklerini ellerinden alan biziz.Kendi rahatımız için hadi git bilgisayar oyna diye onları yönlendiren biziz.Okuma özürlü olduğumuz için onların da okumamalarına aldırmayan yine biziz.Bunun gibi yüzlerce sebep yazabilirim.Çocukları özgür bırakalımı biz yanlış anladık yada işimize geldi.Dünya yeniden aile kavramını desteklerken biz ipin ucunu kaçırdık..