Kurtuluşun Felsefesi 48

48] Osmanlı Devleti Aliyesi bunca patırtı kütürtü içinde, daha işin ve vahametin hiç farkında olmayıp, aynı süreç içinde; ne kadar acıdır ki, Japon küffarını! Dine davetle meşguldü! Uçuruma yuvarlanan Osmanlı'nın büyük mesele bu görülüyordu! Osmanlı güncelin gidişinden böylesine habersizdi.

Ve güncelin amacının dışında çapsız toplumsal olmayan bir 4. 5. Yüzyılın konusu olan ve ulusçu devletleri ortaya çıkarmaya yarayan konularla meşguldü! Tümden konjonktürden habersiz, ilişki olur muydu? Olursa o ülkenin sonu ne olurdu? Hele davetine cevaben, Japon hükümdarından aldığı alaycı cevaba rağmen!

Sanayileşmenin devamlı kalifiye (nitelikli) eleman isteyişi vardı. Osmanlı eğitim sistemi olan medreseler, hak getire idiler. Kalifiye eleman yetiştirmekten , oldukça beri idiler. Daha bu çağcıl gereksinimleri üslenip; üstesinden gelebileceği bir yapılanışta, henüz değillerdi. Böyle bir yapının modernizeyi başaramayacağı da çok çok açıktır. Bu bir eğitim ve geri kalış olgusu idi.

Osmanlı kendi içindeki çok kültürlü yapıyı sentezleyecek olan toplumsal üretim ve toplumsal paylaşım teknolojilerini ortaya koymanın başarısını gösterememiştir. Daha sonra bu çok kültürlülük, isyan ve başkaldırıların vesile nedeni oldu. Bu vesile neden temel neden gibi davranmaya başladı. Osmanlı'yı yiyip bitirdi.

Esasen yenileşmeleri kabul ederci gibi görülen anlayışlar da faso fiso idi. Yenileşmeler Osmanlı'daki, var olan ve kurulu olan, ilişkilerce kabul edilir gibi değildi. Yenileşmeci tavır gibi gösterilen İlk darülfünun (üniversite) 1870 yılında açıldı. Ama ne açıldı!

Sanki bu eğitim kurumu gerekliliği üzerine değil de; Cemalettin Efgani'den için: 'peygamberlik sanattır' dememesi için kurulmuştu! Cemalettin Efgani'nin: 'peygamberlik sanattır' anlayışçı görüşünü söylemesi üzerine, üniversite ertesi yıl kapatılır! Üniversite tartışmayı ve karşı argümanı da, üretmeyecekti. Tartışma da neyin nesi idi. Yüzyıllardır dinbilirler söylemiş, ulul emre itaat edilmişti! Bu argüman da ne oluyordu?

Yapı ve yapının ana çekirdeği olan mülk ve otorite, akıncılık stratejisi temelli bir kültürün emeği ve omuzları üzerine bir yapılanıştır. Çağlar boyu böylesi akıncı taktiğinin Osmanlı'ya neşvü nema sunar olması da; Osmanlı'nın nesnelci ve öznelci otoritesinin teveccühü ittifaken Osmanlı silahlı gücünün üzerindedir. Bu yüzdendir ki yenileşmeye karşı olan genel otoritenin orduya değin her türden güncel modernizesine etki edecek yenileşmelerin müsamahasını orduya kısmen ve tereddütsüz gösterdiler.

Bu eğilim akıncılık günlerine olan nostaljik duygunun da yansımasıyla, otoritenin akıncı elite olan saygısını orduya yöneltiyordu. Böylesi orduyu sahipleniş ve orduyae vefa duygusu göstermek, orduya kol kanat olunmasını, daha bir şevkle ortaya çıkarır oldu. Böylelikle, bu türden vefa duygusunun yönetim katında belirir olması nedeni ile ordu içinde, bu alanda bir istek vaki olduğunda, ordunun isteği, saltanatı şahanenin katında, gönüllüce iltifat görmesine neden oluyordu.

İhsası akıncı beyi olan Osmanlı otoritesi ; yerleşiklilikle, padişahlığa terfi eden bir rütbe alışla ya da paye alışlarıyla, akıncı beyinin dediği kanun olmuştu! Bir akıncı otorite uç beyinden, padişah oluşuyla gelen gurur, cihan egemenliğinin mağruriyeti ile doruklaştı. Bu doruklaşan gurur nedeni iledirki, otorite; dıştan gelecek olan öğrenmelere de, batılılaşmaya da, gönülsüzlük direnişi gösterir olmasına neden teşkil edecekti. Çünkü modernizasyonu gurur kırıcı telkin olarak anlıyorlardı. Cümlenin açılımı aşağıdadır.

(Osmanlı beyliği bir akıncı beyi eylemleri ile kurulmuştu. Beylik, akıncılıktan yerleşik hayata dönerek akıncı beyi oluş, Padişah oluşla yer değiştirmiştir. Bir transfer oluşla dönüşmüştür. Emir alır iken artık sağa sola emirler yağdıran payeyi rütbe olmuştu. Sözü cihanın hatırı sayılır bir parçasında kanundu. Bunun bir azamet ve gururu vardı.

Artık sağa sola boyun eğişi söz konusu bile olamazdı. Bu azametle gelen onur, ona dışarıdan gelecek bir tesirle öğrenmeye karşı kapıları kapattırıyordu. Aklı, padişah verirdi! Öğüdü de padişah söylerdi! Bu ihtişam, batılılaşmaya direncin en önemli öznel nedensel karşı konuluşu olacaktı)

Genç cumhuriyet, gelişme, ilerleme ve modernleşmenin daima karşısında olan, demode tekke eğitimini ve tarikat yapılaşmasını kaldırdı. Bununlar da halkın enformasyonla tanışıp, bilgi ile bağdaşıp bilimle buluşmasının kapılarını açtı. Ayrıca buradan hareketle sosyal (halka ait) yaşamın, iç barışının, mezhep çatışmalarını ve mezhep istismarını önleyen tedbirin en ciddisi idi. Kendisine karşı mücadeleler verilmiş köhne bir yapı, şimdilerde; özgürlükçülük, demokratiklik uyutması ile bir hak talebi gibi istenmektedir.

Demokrasi adına kendisine karşı güçlü bir savaşım verilmiş olan tekkeleri, tarikatları; toplum içinde olacak şekilde, bağnaz çevreler yeniden hortlatıp, yeniden diriltilmiştirler! Ve tarikatçı yapılar, halksal yapının oluşmasına uygun olarak, müthiş bir politik oy potansiyeline sahip olmasından ötürü böylece, toplumun iç barışı, oy potansiyeline kurban edilmiş ve edilmektedir.

Bir yapı, gövdesini ileri dönmüş, ama başını geriye çevirip, gözü arkada kalmışsa, o yapı sürünür. O yapıda üretim, paylaşım ve gelir bozukluğu artıkça, refahı yerlerde tırsır. Halk, dine ve bu tür tarik (yol tarikat) oluşumlara daha bir sarılarak, bu yapılarca da iyice bir şaşkınlaştırılarak; sesiz, bedbin; olan biten karşısında kavrayışsız, kader mağduru olurlar! Kullanılırken de derhal köpürtülerek, heyecanlara itilen bir öfke olurlar.

Adeta sinirden yoğrulmuş olmanın kinini, gözü kapalı kusarlar. Kendini kurtaran, canını, varlığını, mensubu bildiği ulusuna armağan eden kişiye, sövmeye varan söylemle; 'deccal' diyen utanmazlık, fütursuzluk, kadir bilmez, haddini bilmez, çizmesini aşan, tam bir bön cahil tavrı ortaya konur. Tüm bunlar; karanlığın aydınlığa taarruzu olup, karanlığın kendisine neşvu nema bulan benci saldırı ve kurumlaşmasıdır. Cumhuriyet devrimleriyle Menemen olayı bunun ilki, Maraş, Çorum, Sivas gibi olaylarda süre giden berdevamlardandır.

Sürecek

12 Mart 2011 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 13 yıl önce

    güzel bir dizi çalışma,en kısa zamanda bu yazının öncesini de okumalıyım..teşekkürler paylaşıma...😙😙😙😙