Kurtuluşun Felsefesi 6

6] Hilafetle peygamber vekili oluyordunuz, peygamber de Tanrı vekiliydi zaten. Böylece gelenek; hilafetin, Tanrı adına toplumu ve halkı yönetebilmesi idi. Burada, Tanrı kararlarının karşı çıkılmazlığı vardır. Sizin kafa yormanıza gerek olmadan, hazır değişmez güvenli reçeteler vardır! İtirazsızlığın, rahatlığı ile kolaycı yönetme vardır. Siz de halifelik yolu ile bu hilafeti ne güzel sürdürüyordunuz!

Böylesi bedbaht, nice direnişleri; ne yazık ki Kurtuluş Savaşı'na değin, amaç doğrultusunda, tarifsiz emeği olanlar sergiliyordular, Karabekir'ler, Ali Fuat'lar, Rauf Orbaylar vs. Bunlar tüm süreci, sindirip kavrayamamışlar. Kurtuluşun felsefesi yerine, hilafeti amaçlamışlardı. Ama o zamanın seçerliği ile olanakların el verdiği ölçüde, görevde bulunan, tabiri caiz ise, bu kumaşla yeni biçimli çıkaracağınız giysinin, ayak basacağı öznel envanterler, olacaktılar.

Böylesi bir seçme ayıklama girişmesi içinde Gazi de, Osmanlı envanterinin sahip olduğu olanaklar içinde var olan icraatlarının bir seçilmesi olmakla diğer mümtaz kişilerle eşdeğerdir. Ancak İstanbul'un ve Anadolu'nun işgali ile başlayan yepyeni sürecin ve konjonktürselliğin parametreleri bu tür sıradan sunumlar içinde, sadece Gazi'deki farklı denk düşerlik fonksiyonelliğini seçtiği de bir apaçık gerçeklik ve oluşumdur. Diğerleri ise adeta, düzlemsel kusurun yer ve zaman içinde, yarara döndürülüşüdür.

Bu kadronun, güncel olmayan ama savaşı göze alır denli cesur, görev şinans, fedakar ve feragat sahibi olur, memleket ve toplum sevgileri yüksek, görev ve sorumluluk bilinçleri inanılmaz denli güvenli kavi özelliklere sahip olmalarına rağmen; köstek oluşları, güncel zamanla, düzlemsel olmayışlarındandır. Sormak lazım bunlar savaşmak dışındaki sürecin her bir aşamasında katkın mıydılar?

Oysa Mustafa Kemal, daha başlangıçlar da, cephe savaşları içinde; memleketin genel ahvalini görmüş, kaçınılmaz sonu sezmişti. Buna rağmen canını dişine takmış, destanlar; yaratıp savaş sanat dehalığına değin uygulamalar göstermiştir. Bu çaba; genel gidişin umumi başarısız ve çöküşe dek giden görünüşü içinde iyi bir parça işlev olmaktan öte gidemezdi. Gazi, bu fikirlerin oldurması içinde, katılımcı ve seçilirli olacak sunumun; seçme ayıklama ilkesine denk düşer bütüncül işlevli lider rotaydı.

Hiç kuşkusuz kadro da, parça işlevlerin denk düşer uygun seçilim kriterleriydiler. Başta hareket içinde bir şekilde var olan bu emek verir değerler, yol haritasının her yerinde yoktular. Üstelik yol boyu karşı oluş ve direnişlerle, yeni yol alınışa da, karşı duruyorlardı.

Bu da Mustafa Kemal farkı olsa gerekti. Kadroların, süreçten, yoldan anladıkları; yurdun düşman işgalinden kurtarılması ve hilafetin, o eski özgür yapısına süratle kavuşturulmasını, hedef ve ilke edinmiş olmalarıdır. Atatürk dışında, ülke geleceğini planlar olma ve geleceğin inşası fikri, gelecek bilinci; diğer Kurtuluş Savaşı'na değin olan cenah önderlerinin, kafasında yoktu bile.

Şimdi Gazi'ye, Beton Mustafa! Diktatör Mustafa vs diyen kişiler, konuyu anlamada, hırs ve gecikme gösteren insanlarımıza sormak gerekir; sizin bu günkü sürece olan katkınız nedir? Evet, Mustafa Kemal yanlışları olan, bireysel kararlarını da dikte ettiren, bizim gibi zaafları olan bir insandı. Ve hiç insanüstü değildi! Tikel olaylar genel olayların ilişkilerini soyutlar. Bir olaya böyle baktığınız zaman Gazi'yi nereden bakarsanız orada görürsünüz. Gazi dedi kodo ve olayların adamı değildir. İnşaacı bir sistem koyardır.

Ne varki Gazi eseri olan sisteminin içini tam doldurup olgunlaştırmaya ömrü vefa etmemiştir. Ama onca iç ve dış badirelerin içinde sorunları oldukça azaltmış ve olan sorunların tansiyon ve gerilimini hayli aşağılara çekmiştir. Böylece esenliğe kavuşturduğu, güncel işleyen ve üzerine yeni yeni güncelin hızla değişen gündemine uygun, entegre devinmelerin eklenmesi ile koplike edilebilir bir sistem olgu akışını, kendisinden sonraya aktarabilmış bir devasadır.

Bu yüzden, her yapısalcı gibi Atatürk'te kendi çelişki ve zaaflarını yaşamak zorundadır. Bundan tabi ne var ki? Tüm bunlar, Türkiye Cumhuriyetine gelişteki bu süreci; yönetme başarısı, beceri ve bilgi, birikimine değin pratiğini gösterir bir değer olan Gazi'ye vefamız; tüm yaptıklarını yok saymamızla mı olacaktı? Atatürk bu süreci ortaya koyan ve adım adım süreci oluşturup, yöneten; beceri ve başarı ve dinamizmdir.

Bir insanın yaptıklarını unutup, yapamadıklarını, sizin yapmanız gerekenlerinizi; Ona kusur ihale edişlerle konuşursak; onu yok sayama zaafına düşebiliriz. Gazi her şeyi yapsaydı, size bir şey kalmaz eli boş olmaktan sıkılırdınız değil mi! Gazi'nin her şeyi yapar olup da, demokrasi alanında ve diğer alanda size yapacak bir şey bırakmamış olsaydı, Sizin varlığınızı inkâr olurdu değil mi?

Hem Gazi her şeyi yapamayacak kadar, etten kemiktendi. Hem de, o günün temel üretim ilişkindik örgülenmesi nasılsa ve nelerin talepleşmesine ve demokratik kurallaşmasına uygun olabilmişse, onlar başarılmıştır. O günlerde ilişki ağı içinde olmayanlara değin Dünya güncelinde olup, sizin nesnel ilişki düzeninizin henüz bir gerektirmesi olaraktan belirememiş zorunlulukları, demokrasi adımlarını bu gün içinde Gazi yapmamıştı türü denişlerlen; 'armut piş ağzıma düş' tarzı bekler olmak da, bir başka türcü aymazlıktır.

Atatürk eleştirilmez mi? Elbette eleştirilir! İlk önce en az onun topluma yaptığı hizmetin yüzde kırkını, yüzde ellisi oranında bir toplumsal faydayı ortaya koymalısınız. İkinci olaraktan da, günümüzün her tür zevk ve eğlencesini, sefasını, şikâyetsiz bir hak ve lütuf olarak, tüketirken; şimdiki sorunsalların ve günümüzün, nelerin de Atatürk sorumludur? Ve günümüz de, yapılacak olup da, Atatürk'ten dolayı yapamadığımız nedir? Atatürk'e hangi bağlılığınız ve vefanız, bu güne engel ise, bunu söylersiniz!

Söz gelimi kişi başına milli geliri kırk bin dolara çıkaracaksınız da Atatürk mü engel oluyor? Güncel ilişkilenmenizin demokratikleşmesini yapacaksınız da Atatürk mü karşı çıkıyor? İşsizliği enflasyonu önleyip, uluslar arası emek göçü vermeyi önleyeceksiniz de Atatürk'e olan sevginiz mi engel oluyor? Uluslar arası para fonlarından borç almayacaksınız da Atatürk mü al diyor? Bunları mı eleştirmek istiyorsunuz? Yoksa başarısızlığınızı unutturmak için, gölgede kalmanın ezilmesi mi sizi saldırtıyor.

Sürecek

29 Ocak 2011 6-7 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar