Lütfen Dilimizi Bozmayalım!
Ülkemizde interneti, Türkçe'yi gereği gibi ve Türk dilini kurallarına göre kullanmayı beceremeyen, çocuklar kullanmaya başladıktan sonra bir de internet Türkçesi(!) türedi. Örneğin bir meziyetmiş gibi; fazla, yerine vazla, güzel yerine güsel, yaptı yerine yapdı gibi bozuk sözcüklerin çok fazla kullanıldığı bir dil türedi. "Seni çok özledim." Kurallı tümcesini İngiltereden yeni gelmiş bir turist gibi "özledim çok..............." Burada kimi, neyi özlediği, niçin özlediği anlaşılıyor mu? "Çok güzel bir yazıydı." tümcesini gereksiz devrikleştirip sonunu da getirmeden "güsel yazı çok" şeklinde yazmak ne size, ne Türkçe'ye, ne bize, ne okura bir şey kazandırır. Kazanımları şöyle kalsın. Tek kazancı güzel bir dili bozmaktan başka bir şey değildir. Türkçe'de bir nokta, iki nokta, üç nokta kullanılır. Yazının ortasında ve tümcelerin sonundaki bu kadar uzun noktanın hiç bir anlamı yoktur. Üç nokta bitirilmek istenmeyen yargılar için, ya da yargıyı okura bıraktığınız için kullanılır. Tümce tam bitti ise üç nokta da hiç bir şey ifade etmez. Üçten fazla noktalar paragraflar arası geçişlerde alıntılanmayan kısımlar olduğunu ifade etmede ya da konu değişikliklerinde trafikteki geliş ve gidiş yönünü ayıran kesin çizgi gibi farklı bir konuya geçildiğini anlatmak için kullanılır. Bu durumlar dışında üçten fazla kullanılan noktanın hiç bir anlamı ve gereği yoktur. Biz kendimize yazarız diyorsak ya da yazmayı deniyorsak. Türkçe'mize ve yazma diline de katkımız olmalı. Onlara, dili bozmaya çalışanlara inat biz sözcüklerin de tümcelerin de en doğrusunu kullanmalıyız. Örneğin şimdi ben konu değiştireceğim.
.....................................................................................................................................
Siz hiç hayatta hiç bir şey almamış, sadece bir okul okumayla kendilerini her şeye kadir sanan zavallı yarataklar tanıdınız mı? Bunların en tehlikelileri okumuş cahillerdir. Onlara ayna tutup gerçek kendileri ile yüzleşmelerini sağladığınız anda size düşman kesilirler. Bıraktığınız anda boş bir çuval gibi yığılıp kalacaklarını duyumsadıkları anda artık saldıracakları tek hedefi durumuna düşersiniz. Artık hakaretlerinin, küfürlerinin, sıçrattıkları çamurların ve soysuzluklarının arasında boğulursunuz. Boğulmayın çünkü it ürür, kervan yürür(!) dostlarım. Çok görmeyin ve asla üzülmeyin. Çünkü, bu görünen çarpık kişilik onların tâ kendileridir. Onların hakaret ve küfürleri, düşen maskelerinin ve tüm çıplaklığı ile gizlenen bir gerçeğin ve alçak bir kimliğin sergilenişidir!
Cumali Cumalioğlu
16.09.2009-21:20