Mazinin Yaprakları
Çocukluk hiç farkına varılmadan geçen, gençlik en fırtınalı geçen, olgunluk ise hep çocuklukla gençliği ve ölümü düşündüren bir zamandır evrenin basamaklarında ve hayat roman yaprakları gibidir. Giriş bölümünü pek anlayamadığımız, gelişme bölümünde konuya hakim olduğumuz, sonuçta ise hayatı elimizle tam anlamıyla kavradığımız, kah suçluluk duyduğumuz, kah memnun olduğumuz. Her sayfasını heyecanla okuduğumuz, merakla çevirdiğimiz yaprak sayfaları, sonuna yaklaştıkça kritik bir hal alır.
Güzel amaçlar uğruna aşılan tüm hedefler bizi geçek adrese götürür. O adreste mutluluktur. Bazen derin kuyulara dalıyorum. Madem ölecektik ne için geldik, hangi amaç uğruna yaşıyoruz acaba diye... Lakin sarsılmaz inancım, önüme geçiyor bu saçmalıkların, durduruyorum o an zamanı, geri sarıyorum makarayı... Haziran fecrinde dünyaya gelişim, kimleri sevindirmiş, kimlere umut vermiş diye... Acaba işlerine yaramış mı bu dünyaya gelişim, memnun etmiş mi istedikleri gibi yetişmem. Peki ya sonra, onlara ne vermişim... Düşünüyorum da çocukken insan nasıl olsa büyüyor, lakin yetişkin biri olduğunda eğer sağlam bir zemin üstüne gelecek kuramıyorsan,onca emek ve çaba boşa gidiyor, sadece dünyaya gelişin, sadece tek sermayen canın oluyor sanki...
Konforlu yaşamaktan bahseden kim?Ölçülü ve yeterli derecede yaşam sağlayalım kafidir değil mi? Lakin bununla yetinmeyenler var, bu yüzden çok çalışıp, çok ter akıtanlar var, yani hayatın hırs kırbacına sıkıca asılanlar var. Belki de bende bu kadar çok hırs olmadığı içindir bir çok başarısızlığım.
Kayıplarım çoğaldıkça, değerlerim azaldıkça, hemen hemen her gün,mazimi sorgular oldum,acaba eksiklerim neydi,neydi hayatımdaki noksan şeyler diye. Sonra düşündüm de ne eksiği hep fazla gelmişti bana her şey. İki tane annem vardı, iki tane babam, sonra her iki aileden altı kardeş. Lakin hayatımdaki eksiği düşündükçe sonra buldum. Acele kararlar,yanlış kararlar. Ailemin onca mücadelesine rağmen(liseden sonra) okumamakla direnmem. Üstelik onca imkan tanınmışken. O yüzden asılıyorum şimdi kalemlere,klavyelere, içimdeki okumayan canavarı bastırıyorum, biraz geciksem de. Üstelik annemin tek ve son ihtimal verdiği, umut ettiği kişiyken. Onların sevgiyle ve bana olan inançlarıyla yükselen seslerini,art arda yaptığım yanlışlarla bastırdım. Zamansız ve onaysız bir evliliğim son baskı oldu hayat kitabıma...
Ve bugün bir gerçeği daha öğrendim delikanlım sayesinde. Babamın yaşarken benim için söylediği acı sözler....Şu an ağlıyorum bu satırları yazarken, canım babam meğer beni ne çok seviyormuş, ne çok korumak istemiş....
Onun amansız hastalığı beni kanatlarıyla kollamasına izin vermese de, o altın yüreğiyle beni korumayı başarmış. Ben doğduğumdan beri benim için hiç bir şey yapmadığını düşünüyordum oysa. Çünkü yapsaydı ben doğar doğmaz beni teyzeme ve enişteme vermezdi... Ama onun benim rahat yaşamam için sağladığı bu hayatı artık kabullenmiştim zaten.Ama onun parasızlığı nice zenginleri cebinden çıkartırdı eminim.
Fakirin sevdası bonkördür, cebi dolu olanın ise sefil... Bunu hayata karşı çetin mücadelenle kanıtladın şüphesiz. Beni sen yetiştiremesen de, senin gibi bir babam olduğundan gurur duyuyorum. Bu yüzden bu geciken itirafları yazmak geldi içimden..
Kızım küçüktü ve sen öldüğünde oğluma hamileydim,onların yetişip büyüdüğünü göremedin babacım. Lakin görseydiniz eminim hepiniz onlarla gurur duyardınız. Babaları ve ben onların iyi bir eğitim almaları için çırpınıp duruyoruz. Eminim ki bu ağacın meyvelerini Allah ömür verirse yakında toplarız. Kızını okutamadın ama, kız torunun üniversite de mühendislik okuyor,erkek torunun ise üniversiteye başlayacak... bende bulamadıklarınızı onlarda yaşatmak istiyorum. Direniyorum, direniyorum, zaman adlı kitabın son sayfalarına gelmemek için....
Hayatımdaki eksiklikleri onlarla tamamlıyorum. Onlarla yeniden yetişiyorum, gelişiyorum, kah düşüyorum kah, kalkıyorum,bazen ölümü ensemde hissediyorum. Ama Allah'a yalvarıyorum Allah'ım bir kayıp için biraz daha bekleyemez misin diye. Çünkü daha tamamlanacak, yarım kalan çok işlerimiz var. Yani ölümü şimdilik ertelemeli Yaradan... Çocuklarımın bana hala ihtiyacı var.
Hoş yüzümde yok ya yanınıza gelmeye bunca günahla......Mazinin hışırtılı yaprakları çevrildikçe, ne yüreğim dayanıyor, ne ağladığım çehre... Kayboluyorum zamansızlığın dehlizlerinde ve bir çengele takılıyorum geriye ve ileriye asılan. Dayanmaya çalışıyorum işte insan olabildiğim kadar....
''Ömür;ölüme kadar olan zamanı doldurmak.
Ölüm;ömrün bittiği yerden sonra uyumak.''