Mecbur/i İstikamet
Sağlıklı bir yaşam için,önce sağlıklı bir beyin olmalı insanda. Düşünen,algılamada sorunu olmayan,sağlam bir amigdala kısacası. Uzman doktorların dediğine göre, daha fazla serotoninin beyin gelişimine büyük oranda etkisi mevcut. Daha sağlıklı düşünen,ön yargılardan kurtulan,çevrenin gereksiz ve etkileyici baskılarını çöpe atıp,sadece analitik düşünebilen bir 'canlı' olabilmek...
Nereden geldik derseniz bu istikamete; aşkın da,sevginin de en başı 'sağlık'. Günümüz olaylarının kötü enerjisi,evrene gönderdiğimiz negatif sözcükler ve anlamsız bakış açıları ile güneşi kapatan dudaklarımız,artık küfrü edep sayıp kahvehane köşelerinde kaşık çalıyor...
En çok kimi sevdiniz? en çok kiminle dans ettiniz? en çok kime aşık oldunuz?
Mecburu istikamet diyerek,ilerlediğimiz o yollarda,hep bir tutamaç aramışız kendimize. Kontrolü kaybederiz diye dengemiz ile oynamış şehir içi minibüsleri... Parasal politikalar ile üç kuruşluk birikimimize bile göz dikmiş ekonomistler; yok altın,yok kripto para,arsa satmanın tam zamanı! ve yabancı girişimlerin topraklarımızdaki haksız hakları...
İnsan ne tarafa yönelirse mecburi istikameti orası olurmuş. Akıl oyunları içerisinde, benliğimizde onca şeyi silip süpüren dünya sağlık örgütü,Japonya'da oynanan virüs oyunları,ekonomik kriz,buzulların erimesi,ekolojik denge bozuklukları artık ne kadar serotonin salgılarsa beynimize o kadar sağlam kararlar alıp,istikametimizi ona göre belirleyeceğiz...
İnsanları insanlardan soğutan dünya değişimi,sevginin de canına okumuş durumda. Selamsız sabahlar,merhabasız karşılaşmalar ve günaydınsız kapı aralıkları. İyi bilirim kapı dürbününden karşı komşusu çıksın da, bende sonra çıkarım olaylarını.
Daha dün meyve sebze dükkanına kepenk vuran Burhan amca nelerden yakınmıyor ki? Adamcağızın aklını almış 'Bitcoin' illeti. Hele yeni sanal dünya Metaverse'de arsa satın alacak bir birikim yapmış bizimkisi, ne ilginç,ne komik.
Değer yargılarımıza,mahalle komşuluklarına,sokak hayvanlarına da kepenk vurduk bugün. Ve son demini akıtırken sallama çayım Ajda bardağıma, tomurcuklarını ellerinle toplayan o güzel analarımızın tokadı vurdu dudaklarıma; poşete tozunu bırakan o kurumsal firmalar,bilmiyordu nasırlı ellerin ne kadar sürede geçtiğini...
Mecburi istikamet adı altında, kafamı kaldırıp gökyüzüne, bir kez daha nefes aldığıma şükrettim. Bir sonraki istikametimizin ne olduğunu bilmeden,bolca gülümsemeli ağustos güneşine... ,
Attila İlhan’ın da dediği gibi: “Yeniden başlamaklarla geçiyor ömrümüz...”
Merhaba 11 Ağustos sabahı,
uygun adım marş! marş!...
Günün seçilen yazısını kutlarım Uğur hocam
Manevi duyguların yerini maddi duygular alınca dediğiniz gibi çok şeyde yozlaştık maalesef insanlar olarak paylaşımdan uzak, kavgacı robot bir nesil oluştu en azından bizler öz benliğimizi kaybetmemiş olarak mutlu azınlığız galiba Uğur bey paylaşım için teşekkürler sevgiler