Meğer
Hiç değmemiş yüreğine meğer o sevdalı sözlerim. Sana yetmemiş bana çok gelen bu sevda. Hiç bir anlaşılmazlık bu kadar acıtmadı yüreğimi, hiç kimse bu kadar parçalamadı beni. Hala inanamıyorum üstüne toz kondurmadığım o sen mi düşürdün beni bu çıkmaza, sen mi tükettin onca sevgimi. Ben nasıl bu kadar kayıtsız kalabildim senin tafralarına, gözlerimi nasıl bu kadar kör ettin ki göremedim doğruyu, yanlışı. Ne yapsaydım kabullenirdin beni. Daha ne kadar yorulsaydım, kırılsaydım memnun olurdun anlayamadım. Her yolu denedim ama çözemedim duygularını. Bütün gururumu bir kenara atıp defalarca ulaşmaya çalıştım o sağır yüreğine. En yorgun düştüğüm anlarda bile şikayet etmedim sana, umarsızlığını... Sevmek fedakarlıktır deyip sustum yıllar yılı, sevmenin kıyısından bile geçmeyen duygularına rağmen. Anlaşılmayı bekledim, sevilmeyi bekledim, beklemenin mükafatını kazanmayı bekledim sessizce. Her zor anımda çıkıp gitmene karşın, her zor anında kapına gelen ilk ben olmak istedim karşılıksızca... Bütün ruhumla sevdim seni. Ve bir sevgi uğruna feda edilmesi gerekenden çok daha fazlasını feda ettim yar... Yine de bir gün olsun yüzüne vurmadım bunları. Duygularını yaptıklarımla sömürmeye kalkışmadım. Ve bil ki karşılıkda beklemedim hiç. Sadece sana ait olmaya çalıştım kendimce. Senin yüreğine ulaşmak içindi bütün gayretim. Oysa ne kadar uzakmışsın sen yüreğime. Bunca zaman yok yere beklemişim meğer. Yok yere yorulmuş o masum duygularım. Şimdi anlıyorum... Hiç haketmemişsin bu denli sevilmeyi, değer görmeyi sen... En başından sonunu görebilseydim, hiç düşermiydim yollarına!...