Mektup...

Merhaba imgem...

Sabahlardan söz ettiğiniz mektubunuzu okudum.
Gecelerden sarkmış tasalar taşımayan satırlardan,
yüzünüzde güneşin pırıltılarına namzet gülüşler okuyarak...

Dediğiniz noktaları birer birer düşündüm.
Efkarın siteme dönüşmesi ürkütmeli demişsiniz...

Sitemler çoğalttığımız bir dünyada sitemsizliği tarif edişinizdeki güzelliğe gömdünüz beni...
Kaç kere dili lal fısıltılarda tekrarladım sözünüzü;
"Efkarın siteme dönüşmesi ürkütmeli"

Sonra bana hala kente bakışımın aynı olup olmadığını sormuşsunuz...

Daha cevabımı söylerken içten pazarlıklarıma,beni okumuşçasına yanıt vermişsiniz
Ben yanıtlar bilirdim yanıltan...Oysa ki siz ne kadar isabet etmişsiniz...

Bana kaldırımlara dokun derken,
Ayaklarımızın basma gücünden değil,
Ayaklarımızın ne kadar üstünde durduğumuzdan söz etmişsiniz.
Ne kadar farklı hislerle yaşanabiliyormuş diyorum...
Sıradanlıklarımızın farkına varmanın gerekliliğini okuyorum satırlarınızdan...
Son bir şey daha diyorsunuz,
Hayattın ellerimizde yeşerdiği bahar olduğunu,
Ve anlatıyorsunuz...
Siz baharı resmettikçe,karlar yağdırdığım hayata acıyorum.

Bir dahaki mektubunuzda,Ruhumuza dokunuşunun resmini sizden istiyorum.

Bana öyle bir resim çizin ki,pembeye baktığımda siyahı da görebileyim.Fırça darbelerinizdeki izlere baktıkça yaşam virajlarında kıvranmaların verdiği hazları yaşayabileyim.

Görüşmek ümidindeyim...

12 Eylül 2008 1-2 dakika 8 denemesi var.
Yorumlar