Mektup

Özlemdi yazılan her dizesi
Selama iliştirilmiş hıçkırıktı
Hatta bir damla gözyaşı
Öpüp koklayarak
Sakladığımız mektuplar
Şimdi yoklar... Hüzün Şairi

Allah'ın selamı, şefaati ve şefkati üzerine olsun ey yar. Adet olduğu üzere, sormak lazım değil mi? Nasılsın? İyi misin? Oralarda havalar nasıl? Beni soracak olursan eğer, şükür ben de iyiyim. Yaramaz bir durum yok. Ne bildiğinden eksik ne de bildiğinden fazla yani. Malumun baharın son ayındayız. Bu yüzden sağanaklar eksik olmuyor. Zaman zaman gök gürültüleri ürkütse de, hayat devam ediyor işte. Göz kızılı gün batımlarının akşamında, ufka dayıyorum başımı. Omuzlarım, denizin dalgaları gibi yamuldu ey yar!

Hani ellerim komşumuzdu ya hatırladın mı? İşte onlar titrek mahallesine taşındılar. Haa, unutmadan, pencerelerine kahverengi benekli perde asmışlar. Kırk tel komşularını kaşıyıp duruyorlarmış. Kollarım komşumuz ise fikr-i firarda. İki dirhem bir çekirdek giyinip bastı oynuyor durmadan. Bize kurulu saati astığım döş komşumun ise hali içler acısı. Taşikardi kuma gelmiş üzerine. Ne gece ne de gündüz gümbürtüleri bitmiyor. Buldukları yerde birbirini sıkıştırıp duruyorlar. Bir alt komşumuz sırt hanım, napıyor bir türlü çözemedim gitti. Bazen tonlarca yük taşıyor, bazen de ezilmişliği zirve yapmışcasına, minik bir tepe ile dolanıyor.

Vücut apartmanının en fettan kızı mide, fesat geçirmekle meşgul. Bir de reflü kraliçesi seçilmiş. Kramp podyumların da defilelere çıkıyormuş. Kapıcımız boğaz efendi, işine gelince lüp lüp yutuyor ne bulursa, işine gelmeyince de mesai saati değil, çöpünüzü kendiniz toplayın diye kafa tutuyor. Emekli karaciğer hanım, yetmezlik ve hepatit sınavına girmiş. Kan tezi ile master yapacakmış. Lisans ünvanı, nakile dayanabilirmiş. Gözü yükseklerde anlayacağın. Böbrekler geçen yıl evlendiler. Üre adını koydukları bir kızları oldu. Diyaliz marka bisiklet almışlar ona. İkinci kattaki Dr.akciğer, vizitesine zam yaptı. Bu yüzden hastaları gelmez oldu. Muayenehanesinde pinekleyerek temoterapi avlıyor.

Orta katta ki bel efendiyi hiç sorma. L3 ile L4 arasında sıkışmadan mütevellit malülen emekli olacakmış. Hem de bu yaşta! Üzüldüm inan. Sonra hani şu baldır ikizler vardı ya, onlarda ipini koparmış, kasıntı halleri tam evlere şenlik. Diz kapak kardeşler ise, menüsküs ile anlaşma imzalamışlar ve hayat turnuvasın da, mağlubiyet alıp küme düşmüşler. Pencerelerinin perdesini bile açmıyorlar artık. Bodrum kattaki ayak ailesi ise durmadan yangın çıkarıyor. Uykularımız bölünüyor ya. Şimdi sen en çok, en üst katta oturan beyin muhteremi meraktasındır biliyorum. Biliyor musun, günden güne eşya azaltıyor. Sanırım ya taşınacak ya da maddi manevi fikir iflasında. Ne düşünce markası tutkusundan ne de fikir markası kombininden vazgeçmiyor. Hani boyu beli geçen, lüle lüle ve kıvrıla kıvrıla salınan saç hanımefendiyi ise gelinlik hevesi sarmış bu aralar. Sürekli prova da. Bir de durmadan, ''Beyaz saflıktır, beyaz temizliktir.'' deyip duruyor.


Bizi sual edersen, bizde sevda ile oturup dertleşiyor, vakitli vakitsiz kahvelerimizi yudumlayıp, fal açıyoruz. Bir umut işte. Kim bilir belki de bu kasımın yirmi üçünde gelir diyoruz. Ama genelde, kavgalıyız. Bulduğumuz ilk fırsatta, birbirimizin ümüğünü sıkmakla meşgulüz. Tam bir ana-kız ikilisi gibi. Kah can ciğer kuzu sarması, kah gölgemizin izine dahi kurşun atacak kadar düşmanlığa soyunuyoruz. Yaa, işte böyle cancağızım. Ötesini ne sen sor ne de ben söyleyeyim. Mektubuma son verirken, her şeyin gönlünce olmasını diler, seni Allah'a emanet ederim.

Not: Acele cevap beklerim, diyemedim. Biliyorum ki: ne sen bende kalabildin ne de ben sen de...

HÜZÜN ŞAİRİ

25 Mayıs 2013 3-4 dakika 19 denemesi var.
Yorumlar