Millet Ve Ulus - 2
İşte bu ittifakı dönemin seçilip ayıklanan tutum aşan süreçleri, millet olmanın aşama ve bağlacı ile tutuşuyordu. Aslında milletler de, ittifak öncesi duruma göre çok üst düzlem oluşuyla yine bir totemi bağlaçtırlar. Sosyal ve toplumsal yapının öznel millet bağlacı çevresinde döndürülmüş olduğu ortak kanı benimsemeli bir çekimliktirler.
Millet ittifaklıma süreci sonrasındaki öznel bilinç ile nesnel bilinci fark eden, ama bu fark edişi; yine öznel dokularla tutum latan siyasetler oluşmalı, talancı ekonomi politik yapı girişmesidirler. Burada artık etnik yapılar, öznel etkilerle; vatan gibi bir somutluğu; vatan sevgisi ve vatan bilinciyle tutum latan, süreçli bir oluşmalar çeşitliliğidir. Artık saldırı, savunması girişmeli, insanlar arası olaylardır.
Artık burada öznel totemi anlayışlar da, toplumsal yapının sınıflaşan çelişki eşen yapı ortaklığı ve benzerliğini ortaya koymalarından ötürü, sosyal yapı ile birlikte bir çeken odak alanı oluşturmakla; dini sistem bilincine de dönüşmektedirler. Artık, tekildi etnik aidiyetlerin yerini, ittifakın aidiyetliği ve giderekten de, yurt birliği aidiyetliği, köle olma, köle olmama gibi sınıfsal aidiyetlikler vs. alacaktı.
Köle, efendi sınıfsal çelişkiler birliği ve köle efendi sınfsal dayanışmasının hemen yanında, yine bir millet bağlacı birleşeni olan; din bağlacı da, bu arada serpilmiş, farklı farklı ve birlikte devinmişlerdir. Millet olmanın biraz sonrasındaki gelecekte, milletin dönüşerek atacağı yol adımı da, belli belirsizce, tecelli etmişti.
Millet, totem bağlaçları adeta birleştirerek eski totem anlayışı aileler totemi olacakla geri düzleme atmıştı. Düzenleyen totem anlayışı yerini, yaratan ilah, malik olan ilah, anlayışına terk ederekten imparatorlukların milletleri ve dinleri birleştiren ideolojisine dönüşmüştü. İmparatorluk, milletlerle dinlerin, bağlaçlarını da yapmıştır. Her bağlacın bir çözülme ile çözen de olacağı unutulmamalıdır.
Ulus daha sonraların, toplum olma bilincidir. Milletlerin ticari girişen kaygılarıyla, sanayi toplumlarının ekonomik himayelerinden kaynaklı, birçok girişmelerin, yeni üretimin, ilişkin yapısı; yeni yapıyı, ulus olma temelinde sentez etme gayretinden doğdu. İnançlarla Tanrı mülkü haline getirilen coğrafi konumlar, şimdi ulus yönetimlerinin malıydı. Uluslaşma, o birliğin somut toplum olmaya doğru atılan ekonomi politik, siyasetler birliği adımıdırlar. Artık ulus devlette bireyin hak ve emekli sigortası vardır.
Milletlerin, vatan sevgisine değin olan girişilmeleri içinde üretim ilişkileri var. Sosyal yönden eski ata totemler temelinde kendilerinden ayrılmış olan benzer inançtaki ve dil birlikle, totem gruplarının boy birliği var. Ve yine ayrık totemi her bir etniğin millet içinde gelgitler yapan birliği vardır. Milleti yapıda, devletin halka lütuf ve kayra olarak sunduğu, inayetleri vardır. Ve bu yüzden başınıza, devlet kuşu (şans eseri) konardı. Oysa toplum çalışan birey ve çalışmayan halkını gözetişle şansa yer bırakmamıştı.
Ve dahi bu milletti oluşma sürerken; millet bağlacını yok eden, kul zihniyetli (anlayışlı) yani köleci anlayışlı, dini şekil almalar aynı anda; aynı sosyal ve toplumsal devinimin nicelemişiyle, çevrenin kendi sunumları (arzları) içinde girişen, birbirine göre; tesadüfler yumağı idiler.
Söz gelimi bir ittifakın içinde sürülerek kovulan ve çok insan kurbanlar veren (tufana uğrayan) ezilmiş horlanmış bir millet(İsrail); 12 boyun ittifakı ile totem atalarının vaat edilen kutsal topraklarına doğru yürüyecekti. Bu yürüme esnasında, kendinden önceki Sümer, Babil, Asur gibi görkemli İmparatorluğa dek uygarlıkların içindeki Marduk Tanrılar tekleşmesi ile bizzat köle tutulduğu ve içinde yaşadığı Mısır İmparatorluğunun; tek Tanrıcı Aton biçimli, soyut olgusunu; ahit sandığı oluşturarak, Musevilik adı altında, bir haylice ve bir iyice, geliştirmişlerdi.
Bu ırkçı yaklaşım önce Davut, sonra Süleyman devleti ile dem bulmuştur. Bu yeni tek Tanrıcı dinin Irkçı yaklaşımı, kendisinin evrensel olmasını ve İmparatorluk olmasını, engellemiştir. Başkasına zaten belli şartlar dışında kapalı olan sentezci olmayan yapı, başkalarının bu dini kabul etmesini de önlemiştir. Ama kendilerini de; millet devletleri içinde yalnızlığa iten bir süreçle, yüceltmiştirler.
Ulus devletlerin de ise; emeğe iş ortamı bulan, işveren devlet le, feodalizmin yıkılma sürecine denk gelen; yeni tip bir sosyal toplumsal ilişkiler dönemidirler. Emeğin iş birliğine (örgütlenmesine) ve bunların, genel norm ve kaidelerine göre; haklar var eden dönüşmesidir. Henüz ortada sosyal adaletçi bir devlet yoktur, ama gelişmiş sömürgeci toplumlar, sosyal adaletin hemen arifesindedirler.
Ulus devletin totemi, yine üzerinde yüküm eşilen vatandı. Buna mukabil siyasetle güvenceye alınmış emeğin dayanışması ile sosyal yapı içindeki dayanışmaları, yine dindi. Toplumun totemi de, emek ve araştırma, geliştirme, teknoloji, bilim, yatırım, laiklik ve güvenlikti. Totemin, bir insan ego düzlemleri, temel sağlayışlar ekseni oluşla, insan-insan ve insan-sosyal güç ilişkileri düzenlemesi kaynaklı olduğu, unutulmasın lütfen.
Oluştukları toplumsal ve sosyal sürecin içinde, yeni ilişki biçimine göre; sosyal, toplumsal kabın şeklini alışla; evrensellik iddiası taşıyan dinler; milletleri, imparatorluk bağlacında bir araya getirmenin aracı da olmuşlardı. Ulus ise, daha sonraki ve milletlerin değişmiş dönüşmüş halleriyle, İmparatorluk bilincinden kopuşla ve sanayi toplumlarının giriştirdiği sosyo politik, ekonomik bir siyasi yapıdırlar. Ulus devletlerin; sosyal, siyasi organize silikleri, bu kez de; kapitalist ahlaklı bir dini sistematikliktirler.
Sürecek