Modemli Gecelerin İlk Yıllarından : Dinler Gibi
Sanırım 1997 idi... Tam emin değilim. 1998 de olabilir. Internet ortamında henüz 2. yılım kısaca.
O yıllarda, insanlarla iletişim araçları çok kısıtlı idi internette. Karikatürlü haliyle kalabalık ve özel sohbeti sevenlerin gözdesi Microsoft Chat, yeşil çiçeği ile o yılların sohbet devi ICQ, kameralı ve sesli görüşmesiyle görselliği seven sohbetçilerin buluşma noktası Microsoft Netmeeting...
Netmeeting herkesin kullanma alanında olamazdı. Bağlantılar zaten 56 ya da 33 K modemlerle yapılıyor ve bağlanılma çabasında modemin üstün yaygarasıyla tüm apartmanı uykusundan uyandırıyordu. Netmeeting ise kamera ve mikrofon gerektiriyordu. Tabii ki o yıllarda kamera çok pahalı idi ve ekonomisi çok iyi olmadıkça kimse alamıyordu.
Ben de Microsoft Chat ve ICQ kullanırdım. Chat odaları nedeniyle çok da tanıdık oluşmuştu etrafımda. Çoğu ile sonraları günlük hayatımda da görüşmüştüm.
İşte uzun yılları içine alan, tatlısıyla, acısıyla, kavgasıyla, dostluğuyla her biri ayrı değer olan unutamadığım anıları paylaşmak istedim okuyanlarımla.
Tabii isimsiz ve sadece olaylarıyla...
.............................................
Gecelerden birinde uykum kaçmıştı. Sabaha karşı 02.30 civarı idi sanırım. Uyumak için yatakla savaşımdan yenik çıkmış, belki arkadaşlarımdan birine rastlarım diye bilgisayarı açıp, apartmanı ayağa kaldırmayı göze alarak modemi çalıştırmıştım. Apartman değil ama ev ahalisi teker teker uyanıyor, kapıyı açıp uykulu gözlerle sert bir bakış fırlatıyor, bana sözle bir şey diyemediklerinden, mimikleriyle, 'Gecenin bu saatinde de uyandırdın ya, helal sana!' der gibi bir bakış fırlatarak gidiyorlardı.
Sonuçta bağlantı kuruldu. İlk olarak Microsoft Chat ve sonrasında ICQ' ya baktım; ama nafile! Hiç kimse yoktu. Sanırım herkes tatlı uykusundaydı. Artık bir kitap okumaya niyetlenmiş, okurken uyuyakalmayı hedeflemiştim.
O an yeşil çiçek öttü, tanımadığım birinden 'Merhaba' mesajı geldi. Karşılık verdim tabii. Derken tanışmaya başladık. Saygın bir mesleği ve çok içten bir konuşması vardı.
Hep anlatıyordu. O anlatıyor, ben de merakla dinliyordum. Araya girmeme bile fırsat yoktu. O kadar ilginçti ki hayatı...
Günler, aylar geçti o geceden sonra. Bana hiç konuşma ve yorum fırsatı vermemek üzere 2 yıl o anlattı, ben dinledim. Özel hayatındaki med cezirleri, inişleri, çıkışları konuştu. Hatta öyle ki; ben bazen başka şeylerle ilgilenir sonra toptan okurdum O'nun yazdıklarını. Öyle ya; nasılsa konuşma fırsatım yoktu.
2 yıl böyle geçti. Bir gece benim moralim bozuktu iyiden iyiye. Bu gece de ben anlatayım, paylaşayım, rahatlayayım dedim içimden. Geldi, selamlaştık ve tam anlatmaya başlayacakken niyetimi belirttim. Az durdu sessizce... 'Ben' dedi, seninle arkadaş olduysam iyi bir dinleyici olduğun içindi. 'Sen dinliyordun, ben de anlatıp boşalıyordum. Ama sen rolleri değişmek istiyorsun; olmaz böyle, benim daha anlatacağım çok şey var. Dinlemeyeceksen eğer, şapkamı alıp gitmesini bilirim ben!'.
Sustum...
Sustum ve 2 yıl daha 'Dinler gibi' yaptım...