Monarşinin Dili Oligarşinin Dili 3
Ön ittifaklı kolektif yapı içinde biz demenin yerine şimdi oligarşi içinde mülk sahibi olup ta yöneten güçlerin zikri içinde biz demenin birliği (tevhidi) vardı. Ve biz demenin tevhit dilini kullanan kişileri vardı. Biz diyen zikir, kişi sahipli yöneten mülk egemenliğiydi. Oligarşinler biz diyen düzey, düzlemin zikri içindeydiler.
Monarşin ve oligarşin gücün elinden mülkü yani mülkün dileme, isteme gibi özne gücü irade ve zikri çekip aldınız mı, yönetemiyordu. Yönetemedi mi, mülkün sahibi olamıyordu. Oligarşin durum kolektif güç üzerine oturmakla mülki sahipler arası yöneten ortaklıktı.
Hiç kimseyle ortaklığı olmayan tekil ve monoteist monarşiler, kendileri arası birleşmelerle yöneten oligarşin bir takım erki olan ortaklıklardı. Monoteist monarşiler; oligarşi ile oligarşiler arası yöneten mülki kolektif yapıydılar. Hükmeden, hükümdarlıkları olan mülki (devleti) güçlerdiler.
Her bir mülk kendi iç işleyiş düzenli kural sıralamasına sahipti. Her bir düzen mono sahiplik olmakla bir araya gelen oligarşin sahipli mülklerin de birbirine karşılık bağıntı olmasını giriştirip düzenleyen dış işleyişle organize eden kurallar vardı.
Bu kurallar organizesi ve bu mülki egemenliği sürdürmenin, güç kullanma; gücü devamlı kılma ile bu gücü zikreden özelliğiyle de oligarşinin devlet olma; devletli olma çevrimi vardı. Monarşiler bir kök salma, bir kökleşme, bir tutunma süreciydiler. Oligarşiler dıştan organize monarşin güç ittifaklarıydı.
"O" söylemi mülk sahibiydi. Böylece monarşin güç ve monoteisttik zikirce yönetendi. O söylemi mülkü ve sözü olan tekil bir erk gücüydü. Mülk sahibi olan “O”; köle dediğimiz, mülk ve söz yoksunu insana da sahipti. Üretim nesnesine de sahipti. Monarşi, mülkün sahiplik gücüydü. Monoteisttik oluş ta mülkün buyuran zikir gücüydü. Dolaysıyla “O” mülkün meşruiyet gücüydü. Ve O, mülk sahibi ile mülk içinde çalışmaya muhtaçlığı olanlar arasında çalışma akdi düzenleyen zikre iman, edilendi.
Mülkün ve mülk söyleminin ortaya çıkışı, kolektif simetriyi parçalayan durumdu. Kolektif simetriyi parçalayan durumda bir mülk sahipli yüksek potansiyel gücü veya yüksek potansiyel kuvveti ortaya kondu. Bir de kolektif güç ve kolektif güç organizeni mülkten yoksun olanlar vardı. Alçak potansiyelli mülke doğru çalışma akışı olan zayıf bir kuvvet durumdular.
Sahipler mülk denilen özne nesnel kolektif güç ile davranıyorlardı. Köleler kolektif gücün unsuru olmak dışında, sahipliği ve zikri olmayan alçak potansiyelli, etkiye açık düşük enerjili durumdular. Kolektif oluşun özne nesnel ortak bağ enerjisi olan hukuk, köleci yapı içinde görünürde zikirdi.
Köleci yapı içinde hukuk sahiplerin sesiydi (fikri ve zikriydi). Hukuk dâhil de kolektif güç ile ortaya konan icbar imge imleçle kolektif bir hukuktu. Zahir de yüksek potansiyelli güç olan etki ile mülk yoksunu kişiler arasında mülkle girişen kolektif emeği, kul olarak ahit ediyordu.
Yani ister monoteist yapı olsun, ister oligarşin yapı olsun; her iki yapıda da hukuk kolektif güç ile ortaklaşma yerine, sahiplik eksenine göre işleyişle birlikte kul olma hukuktu. Töreydi. Yasaydı.
İlk izole monoteist ve monarşin kökleşmeyi oluşan köleci dönemde, köleci ahit içindeki mülk yoksunu kişiler veya sahipliği olmayan insan da mülk kapsamı içindeydi. Kul olarak anılan (zikir olan) söylemler de kabuldü. Kişiler gücü (köleler gücü) özne nesneler arası girişmeye ortaklaş olan toplam ile kolektif güçtü. Yansıma kuralını hatırlayınız.
Üreten, sağlatan ortaklaşması olan kolektif yapının kırılan simetrisi içindeki yapı; şimdi göç veren, sürülen (kolektif oluş bilincinde kopan travmaydı. Kişi ortak anılı geçmiş hukuk yaşamı içinde koptu. Bu kopuş tekil kişimizde kolektif zırhtan (güvenceden) yoksun kalmanın düşünce fırtınalarıydı.
Kişi bu düşünce fırtınaları içinde yalnızlığa doğru yelken açmanın teslimiyetine veya bir sığınak limana duyulan güvence duyguların gölgeleri büyütülmekle; bu duygular içte kopan tufandı. İşte bu tufan nedenle kırılan kolektif simetri güçleri ayrılık (göç) verdi. Veya kimi yerinde kaldı.
Göç verenler ve yerinde kalanlar kendi aralarında tek tek mülk sahipleri olan o seçilmiş kişi etrafında boy ittifakı ile izolasyonlu olan ahittiler. Kırılan simetri kuvvetleri eski totem yapılar ayrışması gibi düşünülse de bunlar tek tip sosyal mantıkla olan totem gruba göre çoklu düşünmenin toplum damgasını yemiş kişiler olmakla; totem yapı kültür özellikli, toplumsal kapasite damgalı boylardı.
Ahitle oluşan monarşin ve monoteist birlik; gerçek hukuka dayalı kolektif meşruiyetle olamamanın yerine iman eden köleci ahidin inanıcılarıydı. Ahit meşrulaşması; kolektif olan karşısında, vaat eden, söz söyleyen sözün sahibi ise; vaat sahibine (ona mülk sahibine) ve mülk sahibinin (onun) böyle böyle dediğine, sorgusuz sualsiz iman etmeydi.
Kısaca kolektif inşa içinde özgecil, ortaklaşan kolektif simetri vardı. Kırılan özgecil simetri ile simetriyi kıran bağ koparıcı tutum; kişi benci yönelimlerdi. Kişi benci eğim içinde zikir yoğunlaştı. Bu yoğunluk içindeki seçilmiş kişiler ekseninde kişi benci güç parçalanmaları oluştu.
Kişi benci zikir yoğunlaşmasını bilmeyen, bu yoğunlaşmayı taşımayan kişiler vardı. Bu kişiler, simetri kırılması geçiren çevrelerindeki kırıklı güç parçalarının içine hapis oldular. Kırılan çevrede kolektif güç güvencesi yoktu. Kolektif garantiden yoksun kalan kişiler yalnızlık duygulu travmaya kapıldılar.
Kolektif bilinç taşıyan kişiler, kırıklı çevrede kolektif gücü bulamamakla travma yaşadılar. Bu travma ile kişiler, kırıklı parça içindeki kişi benci zikri yoğunluk merkezine iltica (sığınma) ettiler. Kişi benci yoğunlaşma ortak simetriyi kırdı. Kırıklı yapı yoğunlaşması veren süreçle kimi kişiler mülk sahibi oldu.
MÜLK SÖYLEMİ KÜMÜLATİFTİ: MÜLK, KOLEKTİF ÜRETİM NESNELERİYLE KOLEKTİF EMEK SAHİBİ KİŞİLER TOPLAMIYDI. Kişi de mülktü. Biri olmazsa diğeri olmuyordu. Her iki girişme kolektif güçtü.
Kişi eylemli zaman demek, tekil kişinin doğada yalnız başına avcı toplayıcı olduğu dönemdi. Kişi kendi korunmasını, kendi savunmasını vs. tek başına kendisinin yaptığı bileşik zamanlı tüm günlük eylemdi.
Kolektif güç de kişi eylemli ortaklaşan zamanlar simetrisiydi. Ortak güç kişi eylemli zamanı kısalttı. Kısalan kişi eylemli süreç diğer yandan kolektif alan içinde artan bir boş zamanın uzaması oluyordu.
Yani kolektif güç içinde ortaklaşa olan örneğin kişi eylemli avcı toplayıcı zaman; hem diğer kişilerin avcı toplayıcı zamanını karşılamaya dönüşüyordu. Hem kolektif birim zamandan ötürü avcı toplayıcı zamanın süresi kısalıyordu. Kısalan avcı toplayıcı zamanda boşluk enerjili uzayan bir boş zaman ortaya çıkıyordu.
Boş zaman demek kolektif alan içinde, kolektif kapasite gücü ile meraktan kaynaklı yeni süreç zamanlara yol alan kolektif bir evrilmeydi. Bu durum kolektif birim zamandan ötürü böyle oluyordu.
Kolektif birim zaman içinde üstel çarpanı belirsizle belirli olmanın durumları vardı. Kolektif alan kolektif kapasite ile sürekli dalga hareketi, kişi akışla parçacık hareketi olan; kesikli süreklilikti.
Tekil mülk sahipliği, kolektif kapasite ile tekil kişi erkine dönüşen monoteist güçtü. İlk zikirler "O" denen ve kolektif yetenekli kolektif güce sahip olan izole, monarşin dönemlere ait söylemlerdi.
O diye biçimlenen söylemlerin her biri izole monarşin dönemlere ait atıf zikirler olmakla, monarşin ve monoteist söylemlere sahiplikti.
Monarşin yapı bile birçok "kolektif üretim nesnelerine, kölelere sahip olmanın" mecmuaydı. Bu mecmua kapasiteler bir kişiye ait sahiplik olmakla; gücün tekilliği olan monarşiydi.
Monarşi "O'ydu" Değilse bir yapının adı ne olursa olsun o yapı çokluğun ortaklaşma gücü olmaktan asla kurtulamıyordu. Çünkü atom ve atomik inşa ile her şey molekülerdi (bileşen, bileşik yapılardı).