Monarşinin Dili Oligarşinin Dili 5

İkinci tür biz diyen söylem ve bilgi aktarım durumları içindeki "gökle yeri genişletecek olan biziz" lafzı yine ilkinden anlam zimmi meşruiyetiyle "tarımcı mülk sahibi monarşin (El) yapı ile çoban (EL) yapı ittifaklı köleci büyümenin ve genişlemenin lafzıydı. Mülk sahibi Eller birleşiminin lafzıydı.

İlk ön ittifaklı yapıların totem mesleği kodlu birleşen hafızası unutulmuştu. Ama o dönemden kalan yerin yani Sümer’in ve göğün yani Akad’ın bileşmesi ve genişlemesi söylemi; şimdiki monarşi söylemli meşrulaşmalara hem sentez çevrimli tekrarın, hem geri beslenilmenin hafıza kaynağı olacaktı.

Geçmişteki inşaya dek geri beslenmeye meşruiyetini veren yer gök kaynaklı lafzındaki yer ve gök söylemi; şimdiki toprak olan dünya olan ve dünyanın çevresini sarmakla bulutlu, yıldızlı gök söylemi olma karşısında mistik bir gizeme büründü. Bu gizem El 'in kendi kendisini tarif gücüne dönüşmüştü.

Kolektif hareket veya kolektif alan sağlatan, yakınlaşan, anı ve ortak yaşam üzerinde yakın kılan, yakınsama ortaya koyan bir alan hareketidir.

Monarşin oligarşin alan ya da monarşin, oligarşin hareket kimini mülk sahibi yapıp çoğunluğu mülksüz kılmanın bağ hareketi ekseninde sağlatma, yakınlaştırma içinde olmakla; anı ve birlikte yaşamayı din, iman üzerinde gütme ile oluşan bir mülkiyet yakınlaştırması (uzlaşmazlık olmakla ıraksatma) olmaktadır.

Monarşin yapı özel mülkiyete geçiş ve inşa dönemiydi. Kapasite olarak toplumsal işleyişi bilen toplumsal işleyişi tanıyan yetenekti. Ama fiili olarak küçük olmak, hâkim olmak, ihsas olup kökleşip yerleşmeleri için de geçici olarak adeta tekil totem mesleği gibi bir hüviyete bürünmek zorundaydı.

Yine “O ve Biz” söylemine dönersek O olan monarşiler birleşmesi şimdinin oligarşi gücünü ifade eden biz söylemiydi. Birleşen monarşilerin sentez gücü yeryüzüne doğru genişleyen yayılan bir büyümeydi.

Geçmiş içinde üreten bir totem meslekle bileşmelerin lafzı olan “biz” söylemi, gök ve yer gruplarının bileşmesiydi. Geri beslenme yasası; geçmişe ait ortak yaşama ve ortak anıya hitap eden tekrarlarını yapar.

Geçmişin ortak hafızası içinde olmakla geri bağlanım yasası gereği tekrarlanmasıyla her biri bir totem mesleği olan yer-gök kavramları da şimdinin ortak yaşam ve anısı içinde yıldızlı sema ve gökyüzünün ifadesiydi. Totem meslekli birleşme ve büyümeler, birleşim merkezlerinden çevresine doğru yani yeryüzüne doğru bir yayılma bir genişlemeydiler.

Ön ittifaklı sürecin yer ve gök grupları sentezinden oluşan büyüme, genişleme, yayılmayı gerçekleyen yer gök grup bağıntılı bileşimin BİZ gücüydü.

Oysa köleci sistem içinde yer kavramı ile üreten totem grup değil yeryüzü, dünya anlaşılıyordu. Ve gök lafzı ile de bulutu, yıldızı olan şimdiki gök söylemi anlaşılıyordu.

Şimdiki bulutlu, yıldızlı gökyüzü ve uzayın “gök” diye anlam edildiği köleci süreç içinde, geri bağlanım yasası doğrultusunda, ilahi döneme göre söylenmiş olan “yeri ve göğü genişletecek olan biziz” tekrar söylemi vardı. Yayma genişletme söylemi mevcut yer gök durumu olan sabiteni anlamaya aykırıydı. Kendilikten olan bu aykırılık, köleci, oligarşin, kapitalist sistem içinde mecazı veren yorumlar olacaktı.

“Yeri ve göğü yayacak yeri ve göğü genişletecek olan biziz” söylemindeki yayma, genişletme söylemi mevcut gökyüzü ve mevcut yerin coğrafyasına göre ve şimdiki bulutlu yıldızlı gökyüzü anlamına göre hiçbir anlam ifade etmiyordu.

Etmiyordu, etmiyordu Ama Hubble Uzay Teleskopu genişleyen, genleşen, yayılan uzay ve kırmızıya kayma teorisiyle “yeri göğü genişletecek olan biziz” bilinçaltı gerisinde olan söylemi, yorumcuların imdadına yetişen uydurma ve benzetili bir yoruma çevrilmekle hayreti şayanımız olacaktı.

Geçmişten gelen gerçeklik karşısında söylenen bu anlatımın, şimdiki evren anlayışına sıçramasındaki esbabı mucip anlatımın bağlacı neydi? Kuşkusuz ki monoteist ve mutlak söylemli El düşüncesiydi. El ihalesini kimi kişiler üzerine yaptığı mülk sahipliğini değişmez bir kader kılmak için; bu irade benim başlangıçta irade yaptığım değişmez karardır diyordu.

Oligarşin inşa da monarşin irade gibi özel mülk sahipliği himayesi olmakla; monarşin irade sadece ben diyen kişi iradesi yerine “biz” diyen zamir çoklu irade farkıyla oligarşi dilinin içine de geçmişti.

Yani El ’in kararları değişmez mutlak olmakla geçmişi geleceği kuşatan, bilen bir karardı. Ama köleci hafıza içinde “ yerin ve göğün genişleticisi biziz” söylemi geçmiş yaşam olan tarihi değil de, şimdiki söylemle kavranan Yer gök üzerinde kafa patlatmayı ön gören bir anlayışa dönüşmekle, değişmez bir iradeye göre anlam yorumunu söylemenin gayreti oluyordu.

Ön ittifaklı totem meslekli üreten ilişkiler bileşimi içinde büyüyüp, genişleyen; yeryüzüne doğru yayılanlar tarımcı yer grupla, çoban gök gruplar entegresiydi. Totem alanda belli sayılar çevresinde artmayan eksilmeyen bir nüfus vardı.

Oysa şimdi ön ittifak içinde gök ve yer gruplarının toplamıyla hem nüfus, hem iş yapma kapasitesi artmış; yayılmış; genişlemişti. Bu yayılma bu genişleme yer ve gök gruplar tümseleni içinde sayısal nüfusun ve üreten gücü kümülatif toplamı olan yayılma ve büyüklüktü.

Büyüyen genişleyen gruplar efekti, dağılımlar içinde olan yayma, genişlenme gibi bir anlamın şimdiki zaman içinde olan anlamı geçmişte olup bitip unutulan ve özellikle de aykırı söylemlerle unutturulan şimdiki köleci anlamına hiç te benzemeyen bir anlamdı.

Söylem olarak geçmişe ait geri bağlanım olarak şimdiki biçimsel diyagramla anlaşılacak olan söylemin şimdi içinde anlam dönüşmesini vermesi vardı. Bu tür anlam dönüşmeleri bile bu söylemlerin başlı başına geçmiş bir kolektif hafızalı toplumsal bilinçaltı hafıza olmalarına ipucu bir uzantıdırlar.

Neyse burada önemli olan şey ön ittifakın biz söylemli ittifak ilişkilerini süreklilik, devamlılık bağlamı içinde tekrarlamış olmalarıydı. Şimdiki köleci monarşin hafıza, aktarılan ön ittifak patenti tekrarlar içinde olan ortak söylemler olan “biz” iradesini kaldırmış; yerine mutlak monarşinin ifadesi olan “O” söylemini koymuştu.

Oligarşi de tekil olan “yeri göğü genişleten yayan O ‘dur “ söylemindeki tekil ifade olan "O" vurgusunu “mülkün sahipleri olan grup iradesiyle çoğul yaptı”. Şimdinin biz söylemi içinde geçmişe doğru oligarşi dili vardı.

Mülk sahibi monarşinin dili vardı. Üreten ilişkilerin birleşen güç birliği olan ilk ittifaklı iradenin anlamı vardı. "biz" söylemi mülkiyetli ilişkilerle, ön ittifaklı üreten ilişkilerin anlatım diline göre söylenmişti

Olup biten, geçmişin tarih dili içinde korunup; iman eksenli gelenekle günümüze kadarda koruna gelen mistiklikti. Kutsal tabu sal söylemli, tabu sal zikirle değişmeler içindeydi. Bu anlatımlar tarihsel bir geri bağlanıma atıftılar. Zikir çok önemlidir. Geçmişi şimdiye bağlayan bir gizlemin, ifadesidirler.

Siz istediğiniz kadar tarihseli olan bu sözlere kutsallık atfedip, bu sözleri bambaşka anlamlara büründürün. Bunlar geçmiş tarihin depo hafızasıdırlar. ZIT söylemli aktarım ve ifade olunmanın geleceğe aktarımı olmakla korunmanın dilidirler. Zıtlık diyalektik ve bilimsel yöntemdir. Bilgidir.

Tarihi bilinç ancak böyle bir ZIT ve sosyal kodlama dilinin kutsaması içinde muhafaza edilirdi. Bundan da günün koşullarına göre bir yarar ve bir sigorta anlamlı YORUMLARI söylenirdi. 

06 Temmuz 2020 7-8 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar