Mor Cepken ve Mor Çatı
Mor Cepken ve Mor çatı
" Aranızdan kimler bana şu an hayatta olan on Türk yazar veya şairini söyleyebilir?.."
Yukarıdaki soru cümlesini lise yıllarında duymuş ve şu an orta yaş gurubunda iseniz(her ne demek ise) efsane öğretmen ,yazar Seyit Alp ile tanışıklığınız var demektir!..
Seyit hoca bu soru ile neyi amaçlamış olabilir?.. İlk tanışmada bu soru ile hangi mesajı vermiş olabilir?.. Verilebilecek cevap adedi onun hangi stratejileri belirlemesine neden olabilecektir?.. Ve benzeri bir çok soru daha oluşturulabilir..
Bence bu sorulara verilebilecek cevaplar hiç bir zaman soru kadar etkili olamayacaktır!..
Rahmetli Seyit Alp hocayı anmış olayım.
"...Mor cepken her Türkmen kızının gençkızlık bohçasına konulan 'ilk çeyiz'in adıdır. Mor renkli, kalın pahalı kumaştan kesilip, biçilir. Cepken kenarları sarı simlerle ince ince işlenir. Yelek üstünde küçücük, renkli, öpüşen diken kuşlarının işlemeleri yeralır. Gençkız evlenipte, kocaya varınca, mor cepkenini çeyiz bohçasıyla birlikte yeni evine götürür.Düğün anaları, evlenen yeni kıza, 'inşallah mor cepken giymeden cora çocuğa karışırsınız'diye hayır dua ederler.
Çünkü mor cepken, mutsuz kadınların özgürlüğüdür.
Kocası tarafından aldatılır, dövülür, hakaret gördüğü zaman, mor cepkeni bohçasının en altından bulur, çıkarıp giyerek, evinden çıkar, herkesin göreceği bir yere çıkarak oturduğu an, söz biter..akan sular durur. Mor cepken giyip, herkesin içine çıktığı an, 'kocamı boşadım' demektir bunun anlamı..
Evli bir adam için; adam sonunda karısına mor cepken giydirdi sözü, o erkek için utançların en ağırıdır. O erkek, evine kapanır ve günlerce dışarı çıkamaz, çıksa da kimsenin yüzüne bakamaz.
Evli, yaşlı kadınlar, mor cepken giyen kadının çevresine toplanırlar.
Yaşlı erkekler de, utançdan evine kapanan erkeğin evinde toplanırlar, tarafları barıştırmaya, karısına 'mor cepken'ni çıkartmak için, kocayı sıkıştırmaya, ondan ödün almaya çalışırlar."
Bu tırnak içerisindeki yazı Osman Şahin'in yakın bir zamanda yayımlanacak olan "Mor Cepken" isimli kitabının konusuna dair kısa bir bilgilendirici alıntı bir yazı.
Şimdi başa dönüp Seyit Alp'in sorusuna cevaben başlarsam; şu an yaşayan, yani hayatta olan yazar ve sayısız ödülün sahibi senarist Osman Şahin.. diye parmak kaldırırdım!.
Osman Şahin'i bunca yazıp onu doğuran anayı da yazmamak olmaz!.. Mayanın nereden geldiğini bilmek gerek!.. Bunun için Osman Şahin' in annesiyle yaşadığı bir konuşmaya yer vermem gerek: Yazar, kazandığı edebiyat ödülünün sevincini paylaşmak üzere Mersin'in Aslanköy'ünde yaşayan annesine telefon açar.. Telefonun öbür ucundaki annesinin sesini duyan Şahin, coşkuyla konuşur: "Ana, ödülü bana verdiler.. Birinci oldum.." Karşı taraftan ses gelmez, annesinin kendini duyamadığını düşünerek tekrar eder: "Ana birinci oldum...Birinci.." Kısa bir sessizlikten sonra Osman Şahin'in annesi oğlunu teselli eder: "Üzülme oğlum.. İlerde inşallah ikinci de olursun, üçüncü de olursun, dördüncü, beşinci de olursun!."
"Mor Cepken" eskilerde kalmış, maalesef unutulmuş bir Türkmen geleneği ve günümüzde içine saklanılan sözüm ona modern insanın çözüm diye bulduğu "Mor Çatı"..
Birinde yedi düvele ibret-i alem olsun diye giyilip insan içerisine çıkılırken, diğerinde yine ibret-i alem olmasın diye içine girilip can güvenliği için saklanılıyor!..
Dünyayı evladına ileride birincilikten çok; ikincilik, üçüncülük, beşincilik öğütleyen kadınlar kurtaracak!..
8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu olsun!..
Amel Defteri/
Mart2016 Kundu/Antalya
Teşekkürler..:-) Sağ olun, var olun..
Anlatılan olayların sosyolojik de bir derinliği var aslında biz de bilgi sahibi olduk Dursun bey sayesinde. Evet sekiz mart dünya kadınlar günü geldi ve geçti ama kadınlara yapılan haksızlıklar devam ediyor gündemden düşmüyor bir türlü. Dileyelim biz erkekler kadınların/kadınlarımızın da insan olduğunu akıldan çıkartmayalım. Güzeldi yazı tebrikler içtenlikle Dursun Beye...👍
Ahmet bey,teşekkürler..:-)