Mozart'a Yolculuk - 7

Bir Rondo Alla Turca Macerasi 26 Agustos 2012
Ikinci gün bölüm 2
Schlögen den wallsee ye
Linz den sonra gideceğimiz adresler iyice karıştı, gitmeyi planladığımız kasabaların tabelalarını kaçırdık, daha geç gitmeyi planladığımız kasabalara önceden vardık. Yol boyunca pazar keyfini Tunadan balık tutarak çıkaran Avusturyalılar gördük. Tuna bu topraklara bereketini cömertce sunuyor. Gideceğimiz istikamette bulunan dağları yağmur bulutlarının kapladığını gördük. Yağmur yağmamalıydı, hem zaman kaybı olacak hemde ıslanacaktık. Yağmur yağmadan Enns kasabasına ulaşmak için canla başla sürdük ama başaramadık ve yakalandık yağmura. Eski bir kulubenin saçaklarının altına sığındık ama yinede ıslandık. Gel geç yağmuruydu kara bulutlar üzerimize bereketini bırakıp uzaklaştılar. Ve orman ve toprak kokuları eşliğinde Enns e vardık. Enns kare şeklinden bir meydana sahip ve bu karenin etrafına eski 3 katlı evler sıralanmış ve karenin ortasında bir saat kulesi bulunuyor. Bir kahve içip bir pizzayı paylaşarak yedik. Enns Viyana dan sonra Avusturyanın en eski ikinci şehri. Enns Cittaslow hareketi tarafından verilen sakin şehir ünvanına sahip üç Avusturya şehrinden birisidir. Sonra tekrar yol tekrar tuna olduk. Enns den Mauthausene geçtik. Burada ikinci dünya savaşında bir toplama kampı açılmış ve en büyük gaz odalarının bulunduğu bir kasaba. Ve yaklasık 100 bin insan, çoğunluğu Polanyalı ve Rus yahudisi ve askerleri olmak üzere burada gaz odalarında öldürülmüş. Ayrıca burada 1942 yılında esir yahudi kadınlarının çalıştırıldığı nazi askerlerine hizmet veren bir genelev açılıyor. Insanlık tarihine sürülen siyah bir leke ve insanlık masumluğunu nasıl kanıtlayacak. Günümüz Türkiyesinde de yaşananlar tarihimize sürülen lekelerden ve bu lekeler gelecek yüzyıllarda hep yüzümüze çarpılacak ve utanmamıza yol açacak. Ah sevgili bu kin ve bu öfkenin sebebi sadece başka bir dine inanmak mıdır? Başka bir din demek başka bir tanrı demek midir? Hangi dinin tanrısı daha insancıl ve daha adil? Dogu almanya hükümeti bu gaz odalarinda ölenleri temsilen anit bir mezar yaptirmistir. Anit mezarin üzerinede yine bir dogu Almanyali olan Bertol berecht in;
``o almanya soluk benizli anam, ogullarin seni ne hale getirdi`` isimli siiri yazilmistir.
Siz ne derseniz deyin dünyadaki en büyük saçmalıktan ikisi din ve ırkçılık. Ve modası hiç geçmeyecek yüzyıllar sonra bile insanoğlu din ve ırk savaşı yapamaya devam edecek.
Ah Wolfgang Amadeus Mozart insanlığın ne kadar rezil ve aşağılık olduğunu yaşarken anlayabildin mi? Yaşadığın sıkıntılara acılara bakılırsa içimizdeki çürümüşlüğe en iyi tanık sen oldun.
1782 yılı Mozart'ın kariyeri için verimli bir yıldır: operası (Saraydan Kız Kaçırma (Die Entführung aus dem Serail)) müthiş bir başarıya ulaşır. Opera Türk'lerin bulunduğu Osmanlı ülkelerinde geçmektedir. Selim Paşa'nın ve harem ağası Osman'ın tutsağı olan Constanze ve İngiliz hizmetkarı Blonde'yi, Constanze'nin nişanlısı bir İspanyol soylusu olan Belmonto kaçırmaya çalışır. En sonunda da Selim Paşa Belmont ve Konstanze'nin birleşmesine razı olur. Sihirli flütteki kadın kahramanının ismine eşinin ismini verek babasının eşi Constanzeye sempati duymasını sağlamak istesede başarılı olamamıştır. Ardından konserlere çıkan Mozart, kendi piyano konçertolarının yönetmenliğinin yanı sıra, solo olarak da enstrümanlar çalar.
1782 ve 1783 yılları arasında, Mozart Johann Sebastian Bach ve George Frideric Handel'in eserlerine sahip olan Baron Gottfried van Swieten sayesinde bu bestekarlara, aşinalık kazanır. Mozart'ın bu eserler üzerindeki çalışmalarıyla, Barok tarzında yeni bir müzik stili ve dili yaratılmasını sağlar. Sihirli Flüt (Die Zauberflöte) bu örneklerden biridir ve finali de 41. Senfoni'dir.
1783 yılında Wolfgang ve Constanze, babası Leopold'u Salzburg'da ziyaret ederler ancak babası Constanze'yi iyi karşılamaz. Ancak bu ilham, Mozart'ın duygusal eserlerinden biri, Große Messe (Do Minör Büyük Ayini) henüz bitmemiş olsa da Salzburg'da gösterime girer ve hâlâ en tanınmış eserlerindendir. Wolfgang eşi Constanze'nin Leopold'ün sevgisini almak için başrolde solo şarkı söylemesini sağlar. Fakat leopold yine sevmemiş ve hep istenmeyen gelin olmuştur sevgili Costanze.
Ve biz en kısa zaman içinde viyanaya varmak için duraksız pedallara yüklendik, rüzgarlarla sevişip Tunay la yarıştık... Perg isminde bir kasabaya uğrayacaktık fakat yine tabelayı görmediğimiz için bu kentti kaçırdık ve kendimizi Wallsee de bulduk. Zaten akşam da olmak üzereydi, kasaba küçük ve şirin bir yerdi kalacak yer aramaya başladık. Yanımızdan geçen 5 kişilik bir alman aileye denk geldik onları takip ettik ve çadır kentine gittik. Almanyada yaşadığımız kasabaya yakın bir kasabadan yola çıkmış bu alman aile üç çocuğuyla beraber ve bisikletleriyle Viyanaya gidiyorlar. Zili çaldık kapıyı açan olmayınca ışığı yanan pencereye yaklaştık yaşlı bir kadın kitabını okumaktaydı camı vurduk dışarıya geldi ve bizleri görünce sevindi. Dün gece ki sivrisinek facıasından ve bugün kırdığımız rekor mesafeden sonra yumuşak bir yatağı hakketigimizi düşünerek kendimize oda kiraladık. 40 euro kahvaltı dahil. Duşumuzu aldık kirli camaşırlarımızı yıkadık. Most denilen biradan birer bardak alıp yine konserve balıklarımızı yedik. Sonrada yumuşak yataklarımızda yorgun bedenlerimizi dinlendirmek için tatlı bir uykuya daldık. Sana yaklaşiyoruz Mozart...