Mucize Dedik

Yaz mevsiminin cumartesi günlerinde işten erken çıkmaya bayılırdım. İçimi bir heyecan kaplar;evet eve gidiyorum! diye soyunma odalarına gider, saçımı başımı derler toplar, çantamı da aldığım gibi doğru evin yoluna düşerdim. Servis durakta bırakınca da yolumun üstünde bulunan tepeye doğru bakarak; !of bu tepeyi de kim çıkacak,desem de tıpış tıpış tepeye yol alırdım. Oturduğumuz yer göle çok yakındı. Göle bakmak yürek isterdi, gözleri kamaştıran o göl muhteşemdi. Tepeyi aştıkça köpeğimize bakardım. Sokaktan bulduğumuz köpek yavrusuna biz bakmıştık. Beni görür görmez koşarak patileri ile omzuma atılır; kara kız yapma şunu! derken bile bana güler gibi parlak siyah gözlerle bakar, çantamı omzumdan dişleri ile çekiştirir yere koyar, garip sesler çıkarırdı. İtiş kakış eve kendimi attığımda annem; hadi kızım üzerini değiş bahçeye yemeğe gel! dediğinde anlardım ki, mangal keyfi vardı.
Babamın en büyük zevkleri arasında mangal ve semaver çayı yapmaktı. Üzerimi değişir değişmez bahçeye çıkardım. Her şey hazırlanmış, kardeşimde gelmiş o sabırsız yemeğe çoktan başlamış olurdu. Kara kızda masanın altında kemikleri beklerdi. Bahçemizde her türlü sebze vardı. Annemde tüm gününü onlarla geçirirdi. Ben salata yemeyeceğim domates isteyen var mı? diyerek, bahçeye dadanırdım. Dalından aldığım domatesleri yıkayıp sofraya getirmenin zevki bambaşkaydı. Annem; hadi kızım ye artık kemiklerin sayılıyor dediğinde, kardeşim atılır; üzerinde tişört var nasıl saydın şimdi! derdi. Direk kardeşime dönerek; seninde gözlerin fırlamış, yemeğinizi yiyin de bir şeye benzeyin derdi. Biz gülerdik bu sözlere. Kemikleri yutamayan kara kıza da ilk müdahale babam tarafından yapılırdı. Yaşadın hadi kara kız, dediğinde kara kız babamın bacaklarına dolanarak sanki minnettar kalmış gibi davranırdı.
Bayılırdım bu yaz akşamlarına güneşin kızıllığı göle vurunca her yer kırmızılara bulanırdı sanki. Ah! Özledim be o akşamları. Annemi, babamı, kardeşimi ve kara kızı, Annem de kara kız da veda ettiler. O tatlı günlere dönmek bir mucize belki ama istiyorum.