Mustafa Kemal Atatürk'ün İslam Dinine Bakış Açısı
Günümüz Türkiye'sinde Mustafa Kemal Atatürk'ün İslam dinine bakış açısı öylesine saptırılarak anlatılmakta ki özellikle artık çevremizde her beş kişiden ikisi Mustafa Kemal Atatürk'ü İslam düşmanı ilan etmiş durumdalar.
"Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır
demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum." Mustafa Kemal Atatürk
İslam ahlakını ve dinimizin gereklerini daha aile ocağındayken öğrenmiş, dindar yapının, en güzel örneği ve en başarılı uygulayıcısı, laik Cumhuriyetimiz'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tür. Dinin lüzumlu olduğunu belirten, Büyük Önder Atatürk, Türk Milletinin dindar olmasını ve dini değerlerini muhafaza etmesini "Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur"; "Din vardır ve lazımdır." (Yakınlarından Hatıralar, Asaf İlbay, s. 102)
Vatanına, milletine, devletine, bayrağına faydası olmayan karanlık zihniyetler her fırsatta Atatürk ve peygambere dil uzatmaktan geri kalmamıştır. Bu gün İslam dinini gereklerini yerine getirmeyenler çıkıp da Atatürk'ü suçlamak yerine biraz kendi kendilerini sorgulamalıdır...
Siz namaz kıldınız da önünüzden seccadeyi mi çekip aldı Mustafa Kemal Atatürk? Kur-an okudunuz da elinizden mi aldı? Ahkam kesmek yerine bir düşünün kişisel olarak bu ülke ve İslam dini için ne yaptınız boş boş konuşmaktan başka. Size göre İslamda ne var biliyor musunuz? Erkek kadından her zaman üstündür, erkek dört kadın alabilir, kadın erkeğin kölesidir, erkek söz hakkı vermeden, kadın konuşamaz kadın yalnız çocuk doğurmak ve erkek için hizmet aracıdır... Siz peygamberimizi örnek mi aldığınızı sanıyorsunuz? Hayır efendiler, hayır nefsinizin peşinden sürüklenmekten başka bir şey yapmadınız. Peygamberimiz (s.a.v) eşinin rızasını alarak, sahipsiz ve dul olan bayanları himaye edip iffetlerine her hangi bir zarar gelmesin diye nikahına alırken günümüz erkekleri bunun tam tersini yaparak ama bu, peygamberimizin sünnetidir diyerek bu acımasız kararı hayata geçirerek çocuk yaştaki kızlarımızı eli bastonlu dedelere peşkeş çekerek para karşılığı satan şalvarlılar ve aşiret ağaları cüzdanı kalın, vicdanı ince zihniyetlerin kurbanı oldu kadın din simsarlarının elinde... Aşiret ağaları bunun öncüleridir hani parayı veren düdüğü çalar hesabını öne sürerek onlara göre kanun, hak ve hukuk budur kadın dört duvar ve yalnızca erkeğin ihtiyaçlarını görmek suretiyle yaratıldı. Bu ne yobaz bir düşüncedir.
Çok şükür ki cumhuriyetin kurulmasıyla kadın cumhuriyetin nimetlerinden faydalanmaya başladı... Günümüzde bir takım çarpıklıklar devam etse de eskiye nazaran bu gün biraz daha iyimseriz kadınlar olarak. Her defasında İslam çığırtkanlığı yapanlara diyeceğim şu ki dört halife dönemini ve peygamberimiz (s. a. v) hayatı insanlığa örnektir... En büyük kötülük ben müslümanım diyerek bunun arkasına sığınıp akla hayale gelmeyen kötülükleri işlemek. Kimlikte İslam yazan ve zerre habersiz ama konuşunca mangalda kül bırakmayan din istismarcıları; sizin gibiler değil mi ki İslamı ayaklar altına aldı.
Politik olsun ve ya olmasın insanların duygularını, inançlarını sömürerek rant elde ettiniz. Bugün müslüman olmak isteyenler müslümanların şu anki halinden dolayı müslüman değiller bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Onlar Kur-anı Kerim'i okuyup da müslüman oluyorlar çok şükür... O zaman bizim müslümanlığımız nerede durup düşünmek gerek. Ama biz buna da kılıf bulmuşuz Atatürk suçlu çünkü o kanunlar çıkardı. Evet sizin için çıkarılan kanunlardan kaçınız haberdarsınız, kaçınız size verilen haklardan faydalanıyorsunuz? Anayasanın hükümlerinden ne derece haberdarsınız? Devlet, millet, din ne demek kaç kişi bu toplumda buna cevap verir nitelikte? Bugün bu olgulardan uzak olanlar değil mi ki eliyle ve diliyle vatana kurşun sıkanlar.
Atatürk'ü eleştiren beyler ve bayanlar siz bu ülke ve İslam dini için NE YAPTINIZ? Gerçekten Atatürk ve peygamber (s.a.v) düşüncesini benimseseydik toplum bu gün bu halde olmazdı. Liderler sorgulanacağına kişiler kendilerini sorgulamalı. Şimdi içimizden birisi çıkıp diyebilir efendim biz onları örnek aldık onlar ne yaptıysa onu yaptık... Hayır hayır kazın ayağı öğle değil siz işinize geleni örnek aldınız yani kendi yasanızı kendiniz hazırladınız ama Atatürk ve peygamberimizi kendi pervasızlıklarınıza alet etmekten geri kalmadınız.
Burada bir şeyi vurgulamadan geçmek istemiyorum GERÇEK ATATÜRK DÜŞÜNCESİ VE GERÇEK İSLAM İNANCINI HAYATA GEÇİRENLERE ASLA SÖZÜMÜZ YOK BU YANLIŞ ANLAŞILMASIN. Sözümüz maskeli yaşantı sürenlere bir suç işlediğimizde kendimizi neyle aklarız dini sohbetleri gündeme getiririz birilerine şirin görünmek adına. Bu şayet şirinlikse (şirinlik değilse şayet) birileri dini sömürür İslama balta vurur, diğeri Atatürk der arkasından Atatürk'ün kemiklerini sızlatan işler çevirir.
Dinin olmadığı yerde, o toplumun sosyolojik ve bilimsel açıdan ayakta durması mümkün değildir. Aile, ahlak ve devlet kavramları da geçerliliğini yitirecek ve kısa süre içinde ortadan kalkacaktır. Dinsiz toplumların geçmişi ne kadar eskiye dayanırsa dayansın milleti birbirine bağlayan milli ve manevi tüm bağların parçalanması, anarşinin hortlaması ve toplumun bölünmesi kaçınılmaz bir gerçektir. Bu konuda Mustafa Kemal Atatürk konuya şöyle açıklık getirmişlerdir
"Camilerin mukaddes mimberleri halkın ruhi, ahlaki gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın anlayabileceği dille ruh ve beyne hitap edilmekle Müslümanların vücudu canlanır, beyni temizlenir, imanı kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur." (Atatürkün Söylev ve Demeçleri, c. 1, s. 225)
7 Şubat 1923 Balıkesir de Paşa Camii'nde halka şöyle seslenmiştir:
"Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kuran'daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 2, s. 93)
ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi, Atatürk'ün kendisine duyduğu saygı ve hürmeti şöyle anlatmıştır:
"Ata'nın huzuruna girdiğimde beni ayakta karşılardı. Utanır, ezilir, büzülür, "Paşam beni mahcup ediyorsunuz" dediğim zaman "Din adamlarına saygı göstermek Müslümanlığın icaplarındandır." buyururlardı. Atatürk, şahsi çıkarları için kutsal dinimizi siyasete alet eden cahil din adamlarını sevmezdi." (Atatürk ve Din Eğitimi - Ahmet Gürtaş - Diyanet İşleri Bakanları Yayınları s.12)
Güzel bir konuydu,teşekkürler Melda Hanım.
Çok elzem bir konu ki örneklemeler de verilerek anlatılmış ve geniş bir perspektiften güzel bir yazı çıkmış ortaya. Kutlarım Melda hanım tebriklerim size gelsin...😙👍😙
Çamur at izi kalsın politikası gütmek yerine keşke bu büyük insanı Mustafa Kemal Atatürk'ü daha iyi tanımaya çalışsalar sevgili Melda...
tebriklerimle. 👍
Seçkiye ve güzel yorumlarıyla sayfamı onurlandıran dostlara şükranlarımı sunuyorum saygılarımla.
Vallahi bu yaziya yorum yazamayacagim, cunku harika ve sadece agziniza, elinize saglik diyorum. Cani yurekten kutluyorum sizi. Sevgiyle kalin