Mutsuz ile Zavallı
*** Mutsuz ile Zavallı *** (Deneme)
* Devamlı mutsuz olan ve bu haliyle çevresindekileri de mutsuz eden biri vardı... Bu yüzden onu hiç kimse sevmezdi... Ondan söz edilecek olsa 'Şu Mutsuz mu? Hani hep şu mutsuz olan ? " derlerdi....
* Mutsuz! Mutsuz ama çok mutsuzdu....
* Niye mi?
* Çünkü; içinde bir dirhem Allah ve insan sevgisi yoktu!! Onun içinde hiçbir şey onu mutlu edemiyordu.... Mahalle arkadaşları ona, selam verse o hakaret sayardı....
* Bir gün; mahalle arkadaşları.. Mutsuzu bir yaz gününde insanlar arasından dışlanmasın kopmasın diye onu aralarına alıp mangal ziyafetine götürdüler.. .. Bizimle oturup kalksın insan arasına girsin de sevilmesini sevgiyi ve sevmesini öğrensin dediler... Çeşit çeşit yiyecekler içecekler aldılar... Doğru piknik alanına .. Diğer yerlere göre daha temiz bir alan seçtiler.. Mangalı kurdular, tutuşturup mangalı evire çevire pişirdiler, çeşit çeşit kızarttılar.. Rengarenk çeşit çeşit İçeceklerden ise doldurdular içtiler içtiler,.. Döktüler saçtılar güzel mi güzel mutlu bir gün geçirdiler .. Ve; mangal ateşini söndürerek etrafı toparlayıp herkes yoluna...
* Ama o gün için, günü güzel olmayan için biri vardı, Mutsuz hiç sevinmedi... Onlara bir teşekkür bile etmedi...
* Akşama doğru kös kös yine evinin yolunu tutu.. Surat beş karış yine eve girdi... Bu defa da kardeşi için, evde doğum günü hazırlıkları vardı.. Annesi sevdiği yemeklerden, kız kardeşi çeşit çeşit pastalardan yaptı.... Babası kardeşine hediyeni kendin al diye, para, abisi de bir kol saati almıştı... Eğlendiler dans ettiler şen şakrak şarkı söylediler.. Herkes hediyelerini verdi... Ama mutsuz hediyesini almadı, babasının verdiği parayı olduğu gibi masanın üzerine bıraktı ve yine mutlu olmadı.... Sıradan geçen günlerden sonra, daha yoğun geçen bir günün ardından.. Uykuya yenilen ve rüyasında benliğiyle boğuşmaya başlayan mutsuz..
* Rüyasında son yaz ayazında gece yarısı bir köşeye sığınmış bir ceylan yavrusu gibi titreyerek üstü başı yırtık ağlayan zavallı birini gördü....
* Yanına yaklaştı, ellerinden tuttu, ayağa kaldırdı cebindeki peçeteyle göz yaşlarını sildi ve sordu:
- Sen neden ağlıyorsun?
*Üstü başı yırtık giysi içindeki zavallı ... Kirli elleriyle gözlerini ovuşturarak cevap verdi:
- Hiç kimsem yok. Ailem de yok. Burada çok üşüyorum.. Üşüyor bedenim acıyor.. Karnım çok aç. Dedi..
* Mutsuz.. zavallı kimsesize çok mu çok acıdı... Kolundan tutuğu gibi 'Gel benimle" diyerek eve doğru yola koyuldu.....
* Mutsuzun ailesi mutsuzun yanında ağlayan zavallı birini görünce, önce çok şaşırdılar.. Şaşkınlık sonrası yabancının elinden tutup hemen eve davet ettiler.... Zavallı içeri girmemek için direnir gibi olduysa da.... İçeri çekilmişti... Mutsuzun hep mutsuz olan gözleri parlıyordu.... Aile hala şaşkındı.... Anne ne yapacağını şaşırmıştı... Babanın bir el hareketiyle, anne önce onu banyoya aldı yıkayıp temizledi... Çatlayan elini yüzünü ayağını güzel bir kremledi.... Mutsuzun giysilerinden giydirdi... Doğum günü için hazırladığı yiyeceklerden yedirdi... Mutsuz dudakları kıpırdıyor ama bir şey söyleyemiyordu hafif bir tebessümle gülümsüyordu sadece .... Misafirini odasına bilgisayarına götürüyordu....
* Zavallı mutsuz o kadar çok sevindi ki kendi halini kendi üzüntüsünü unuttu...
* Mutsuza '''' " Ne kadar şanslı birisin! Güzel bir evin, iyi bir ailen, giyeceğin yiyeceğin, bilgisayarın okulun, var.... Her halde sen çok mutlu olmalısın'''''' dedi.
* Mutsuz onun bu sözlerinden nelere sahip olduğunu ve nankörlük ettiğini anladı; çok utandı...
* Hem de Çookkkkkkkk.....
* Mutsuz insanlar...
- Rabbimiz tarafından belirlenmiş yönlendirilmiş bir hayat yaşadıklarını kabul etmezler...
- Etmezler çünkü; mal ve mülkleriyle bunun farkında olacak kadar manevi ilim sahibi değillerdir... Kimseye güvenmezler....
''''' Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin'''' Babında bir söz vardır yüreklerinde.... Bütün dertleri yalan dünyada daha rahat bir hayattır.....
- Ama kalplerinde daima bir noksanlık hissederler... O da sevgi denen mutluluk... Maddiyatı huzur ve rahatlık sayarlar...
- Hal bu ki bunların böyle olmadığını bir gün ayaklarının üzerinden düşüp kalmayasın ki göresin...
- Sıradan insanlar gibi yaşamak için yemezler.... Yemek için yaşarlar... Maddiyattan çok, Maneviyattan yoksun oldukları için, ölümlü göç düşüncesi ile bu dünyayı terk edip gidemezler....
' ' ' Herkes kendi nakkaş dünyasında allı pulu nakkaşları işleyebilir, ama yaratanın da işlediği bir nakkaş ahireti vardır.. ' '
* Sabah olduğunda ise; bunları kendine bahşedene şükrederek...
*O günden sonra hiç mutsuz olmadı...
Necip KÜÇÜK Haziran 2016