Nadasa Sevdalı
Dokunmak var gün yüzlüm,yüz binlerce kilometreden saçlarına. Asırlık asma yapraklarının hastalıklı rengi, senden sonra benzimin kurak topraklara yansımasıdır. Huzurlu köy akşamlarımın yerini, yorgun düşen bir annenin nasırlı ellerine sakladım,ki kokmuyordu eskisi gibi ayçiçekleri....
Tohumunu karşı tarlaya fırlattığımdan beridir, yerli bir sen daha yetişmedi mabedimde.
Kör olası bir orak işçisi nasılda vurdu Eros'un yerine...
İnce, yaseminli entarisiyle birini daha almadım saç'ın kuyusundan. Ve inci dişleri ile günaydınları salmadı kimse göğüs kafesimden içeriye. Ve titremedi ellerim bir yabancının su dolu bardağına sarılırken. Termometreler sıcaklığını arttırdıkça daha da namusluca akıyordu alnından terler. İlk kez buluştu gözlerim çapayı saplarken yurduma.
Bizim sevdamız;
Nadasa bırakılan verimsiz bir karşılaşmaydı gün yüzlüm.
Çorak tarlamın can suyu, bam telimin en ince tizi
Ve sen; memleketimin en dürüst türküsü gibi kaldın aklımda...
Çok güzel betimlemeler vardı , serin bir pınarın suyu gibi geldi ruhumuza satırlar .Tebrik ve teşekkürler Uğur bey