Nasıl Yaşar Nasıl Ölürüz 11
Çevrenin besin kaynakları kıttı. Yani besin kaynakları sınırlı dünya ile sınırsız değildi. Ölmeyen bir hayat, giderek zaten sınırlı olan bu besin kaynaklarında yoksun kalacaktı. Böyle olunca da türün hayatı yok olacaktı. Var oluş kendisine karşın oluşla kendisini sürdürüyordu.
Bunu basitçe şöyle söyleyebiliriz. Var oluş ve hayat boş olan yanında doluyor. Dolu olan yanında boşalıyordu. Var olucu bir akış seyrine göre o akışın boş alanı içinde yeni bir akışla yeni bir var oluş, örneğin hayat doğuyor.
Hayatın kendisi de çevreye bir girişme bir etki bağıntı olmakla çevre içine kendi boşluk alanı ile doğmakla yepyeni akla hayale gelmez girişmelere yeni bir olgu ve olay oluyordu. Kendi boşluk alanı içinde dolan, kısımla boşalıp ölüyordu.
Yalınız bu dolma boşalma süreçleri yeknesak oluş içinde tekdüze bir gidiş geliş değildiler. Artık kişi ne kişisi hayattı ne kişi kişisi akıldı. Kişide olmayan akıl ve kişide olmayan hayat ta sosyo toplumsa akıl ve sosyo toplumsa hayattı. Sosyal hayattı, sosyal akıldı. Toplumdu. Toplum sal hayattı ve kolektif akıldı.
Her gidiş geliş ya da her dolma boşalma süreçleri, niceli birikimle nitelikli imajların imgesiydi. Yeni embriyo bir öncesinin imajı üzerine ama bir öncesinin imajı üzerindeki evrimsel imgelerle bir önceki imajdan farklıydı ve bu nedenle bir öncesinde kendini veren hayat imajın, kendisi değildi.
Evrim hayatı (hareketi-eylemi) ya da var oluşu devam ettirme yönünde bir etkiydi. Bu etki efekt sürekliliği tıpkı bir elektromotor kuvveti gibiydi. Çevre değişmesi, çevredeki her bir olgu ve olay için yeni durumla sizde yeni bir boşluk alanın doğmasıyla dolması olan etki tepki sürecini oluşur.
Soğuk tarafında dolan çevre alan, ısınma eksikliği alanında boşalmaya başlar. Sıcak tarafa boşalırken, sıcak tarafla dolar. Sıcak tarafta dolan soğuk tarafın boşluğu içinde soğuyarak boşalır. Çevre bu tür bin bir girişmesi içinde sizdeki boşluk doluluk çevrimini kontrol eder.
Soğuk bir çevreyle ile ısınacak bir boşluk alanı belirir. Isınan bir çevre ile dolan soğuk hava, soğuyacak bir hava boşluk alanı ile belirir.
Evrim hayatı embriyo bazdan alıp, embriyo bazın boşluklarını doldurup yeni bir sperm ve yumurta gibi eşey durumlar boyutunun boşluğu içine imaj olmanın imgesiyle dolar. Yeni bir embriyo sürece kadar buradaki evrimim işi biter.
Yani hayat bazında evrim embriyoyu yeniden eşey yapacak süre kadar bir çevresel etki tepki ya da boşluk dolulukla etkidir.
Hayatın bakteri yaşamı gibi sürekli olan yoldan bölünüp çoğalmayı yapamamasının bir nedeni vardı. Hayat çok hücrelilik düzlemi içinde bakteri gibi kalamamakla bir özelliğini yitiriyordu. Yitenin özelliğin boşluğu içindeki alanda yeni bir özellikle doğuyordu.
Yiten özellik bakteri gibi sürekli bölünme oluşun özelliğiydi. Kazanılan özellikse bakteri de hiç olmayan hücreler arası kolektif ligin ortaya koyduğu birim sentez süreçler zamanıydı.
Hücreler sentezi birleşip özelleşmekle bir özel görevi yerine getirmekle artık o eskisi gibi sürekli ikiye bölünen özdeş hücre değildir. Özel görevle doku ve organa dönüşen hücre artık kendi başına sınırsız bölünememesi ile size yeni bir hayat vermiş ve sizinle de ölümü sırtına sarmıştı.
Özelleşmeden kalıp, kendi kendine kopyalarıyla bölünebilen, özelleşen bu hücrelere; kök hücre diyoruz. Yukarıda da belirtik. Hiçbir kaynak sınırsız değildi. Ne dağ sınırsızdı ne ova. Dağ olanın yanında dağ olmayan iniş, alçaklık ve ova vs. beliriyordu. Değilse var oluş söz gelimi salt dağ aşaması içinde dağ ile biterdi.
Vücudumuzda on trilyon hücre de olsa, kök hücreler sınırsız olanın sınırlı olanıydı. Bu birinci kısıtlanmaydı. Vücudumuz da her sayıda kök hücreyi içine alacak bir büyüklük olmamakla on trilyon kök hücreyi içine de alsa bu kök hücrenin vücudumuz içinde sınırlı olacağı anlamındaydı. Yani bu durum ikinci bir sınırlanma olmakla kök hücrelerin kanser gibi çoğalma şansı bastırılmıştı.
Aslında kanser kök hücrelerimizin sınırsız bölünme stratejisi üzerinde olmasıydı. Fakat o kadar çoğalıyordu ki sınırlı vücudun tüm enerjisini kanserli hücreler kullanmakla, organ ve dokulara besin kalmamakla da başka bir yönden ölüyorduk.
0n trilyon gibi bir sayı ile sınırlı olan kök hücreler, özelleşen hücreleri oluşuyordu. Vücudumuzdaki kök hücre halinde kalan kök hücrelerin sayısı üçüncü kes hayli azalır.
Sayıları azalan kök hücrelerde gerektiği kadar çoğalmaları sonunda giderek çoğalamayan telomer boyu kısalmasını oluşturmakla süreç bölünemeyen hücreler aşamasına gelir.
Ve bölünemeyen telomer boyu aşamasından sonraki birkaç yıl içinde de ölürüz. Zaten hücreler çoğalsa bile sınırlı olan vücut yapımızla özümleme süreçleri hudayinabit olmamakla, çoğalmaya uygun tepki veremeyecekti. İşte size bir başka ölüm nedeni de budur.