Nasıl Yaşar Nasıl ölürüz 14 / 3
Su içinde seçme yapmıyordunuz. Çevreden seçme ayıklama yapıyordunuz. Su da çevrede olan seçeme ayıklamadan en kısa evrensel yolu sağlayan durumlardan sadece biriydi. Çevrede ve çevre alt düzlemi içinde kuantum durumlar olmasa ne su ne hayat var olurdu.
Hayat suyun eseri değil üst üste kuantum birim zamanlı süreçlerin eseriydi. Su hayatın yeğlediği seçenek enstrümanlardan sadece biriydi. Bu seçilimle de en önemli biriydi. Su hayat için hayatın seçmesine önemli olan değildi. Aksine su hayat tarafından seçildiği için hayat kendisini bu seçimle sınırlamasıyla önemli olandı.
Çevredeki atomdan, bileşiklerinden, organik bileşiklere; sıcaktan soğuğa, az olandan çok olana; iniş olandan çıkışa doğru vs. her bir akış değişime ile dönüşen bir enerji olmakla, ot ta su da vardı.
Hatta su bile salt dönüşen enerji nedenle vardı. Demek ki ot, su olsun diye var değildi; demir de karbon nedenle var değildi. Her bir şey dönüşen enerji nedenle, dönüşen enerjinin boşluk devimli akışı içinde kendi olanla kendi olmayan enerji düzenleriyle, birinden diğerine doğru süreçleriyle vardı.
Her var oluş gibi hayatta bir var oluştu ve kendisini eşleyip imajını alıp imajı eşeyler üzerinde aktaran kalıplardaki bu parça var oluşun adı ile de hayattı, Toplum da hayattı. Toplum denen hayat suya değil depo bilgiye, kolektif birim zamanlı akışına, teknik teknolojiye ve üretim hareketi olan diyalektiğe bağlıydı.
Hayat illa ki var olacaktı. Hayat suyun değil su dışındaki dirimle var oluşun eseriydi. Su da bu varoluş içinde her bir durumla bağıntı ve girişmeydi. Ot ta böyle girişmeydi. Var oluş sulu da susuz da olasıdır. Sulu hayat, hayatın akışına en yakın kısa devre yol ya da en az enerji tükettirecek kısa yol olması nedenle hayat tarafında o çevre koşulları içinde seçildi. Suyun böyle bir seçilme olması ile hayat kendisini suyla sınıradı. İşte bu sınırlanmayla su hayatın vaz geçilmezi olmuştur. Değilse hayat başkadır, su da vaz geçilmez değildir.
Yanınızdaki arkadaşınızı ret eder, ağaca bağlı olan elinizdeki ipi bırakıp çevredeki diğer olanakları önemsemeden sınırlanan tutumla bataklığa girerseniz; uzanıp tutabileceğiniz uzaklıkta olmakla bataklığın üzerine sarkan sarmaşık dalı sizin için vazgeçilmez bir önem olmak zorundadır.
Su hayatın akışını verecek olan bir angströmlük en kısa yolu sağlayan bir olanak olsun. Hayatın akışını verecek bir angströmlük yol sizin çevreniz içinde yoksa hayat iki angströmlük kısa yol üzerinde en az enerji harcar durumla pozisyon alacaktı. Elinizde tutuğunuz ip yerine, uzanacağınız sarmaşık olacaktı.
Yol illa bir angströmlük enerji tüketen yol olmayacağı gibi hayata dek pozisyonu da ila su sağlıyor da değildir. Hayatın geçekleşmesi içinde iletici çözücü özellikler seçilimse; çevrede birçok iletici çözücü vardı. Bunlar içinde su en kısa evrensel enerji çevrim yoluysa su yeğlenecektir
Hayatın bu yeğleme sınırlanmasına bakıp ta kendi elini kolunu bu sınırlanma ile bağlamasına bakıp ta susuz hayat olmaz söylemi doğruluk payı olmakla birlikte tümden bir önyargıdır. Bu bakışla kükürt sülfürle de hayat olmazdı. Bu da bir ön yargıdır. Kükürt sülfür bakterileri kükürt sülfür indirgemeli süreçlerle, hayatta vardılar.
İnsana baktığınız zaman, inorganik bir beslenme ve hayat olanaksızdır. Oysa bir menekşeye baktığınız zaman da organik beslenmeli bir hayat olanaksızdır. Hayat hep zıddı olan durumlarla da vardı. Örneğin, hayat inorganik beslenmeli hayatın boşluk alanı ve zıddı olan inorganik besin olmayan yani organik olan besin ile beslenmeydi de. Bunların hepsinde su çevresel en kısa evrensel yolun şartlarını ortaya koyacak enerji düzeninin suyun içeriğinde olması, bu ortak seçilimin de nedenidir.
Beş tepki bütünlüğünü veren bütünün türlü düzenli enerji dizgeleri içinde gördüğümüz gibi su enerji düzenli bütünlüğün tepkilerini veren birçok enerji dizilim şekli olduğu, akıldan çıkarılmamalıdır. Ama dünya üzerinde olan hayata çıplak gözle, bilgisizce, şuursuzca bakınca da bu tür susuz hayat olmaz türü bir yargıyı edinmemek olanaksızdır.
Su hayat türünü ortaya koyan olanaklardan sadece birisidir. Hayat su türü enerji dönüşümü üzerinde de olası, demir sülfür gibi her türlü enerji düzeni içinde de her tür çeşitle olasıydı.
Hayat enerji dönüşümlü akışın özgün enerji düzeniyle ve enerji düzenleri üzerinde de yeni bir enerji düzeni olmakla da vardı. İnsanla da hayat vardı. Geyikle de hayat vardı. Toplumla da hayat vardı. Şimdi toplum süz hayat olmaz mı diyeceğiz? Kuşkusuz geleceğin hayatı, toplum içerendi bir imajla ama toplum süz de olacaktı.
Yağmur döngüsü ve ot ayrı ayrı bir seçilim enerji düzeni olmakla; ot ta çevresinde bulduğu su etkili girişme nedenle bir boşluk tamamlayandı. Sıcaklığı veren ışının foton hareketi ile hayat suyu kendi bileşenlerine ot üzerinde de ayrıştırıyordu.
Değilse ne su ne yağmur döngüsü ot içindi ne de su ot tarafından ayrışmak içindi. Çevre sadece dağ, hava, bulut vs.den oluşmuyordu. Bunlar da salt başına hayatı ortaya koyamazdı. Çevremiz, çevre de olup ta görünmez olan çekim, boşluk, doluluk, alan, dönüşme, çelişme, zıtlık vs. etkili enerjiden de oluşuyordu.
Çevrenin baskı ve basınç karşısında oluşan yalıtmaya tabi tekil tepki içinde olan mekanizmalardan biri de şuydu.
Çekme ve itme. Etkiyi, örneğin sıcaklığın etkisini. Örneğin suyun etkisini kısmi olarak üzerinize çekip içinize alan bir tepki ortaya koyduğunuz gibi, aynı etkiyi kısmi olmamasından ötürü de tepki ile dışa itmekle siz içinize kapanıp, yalıtımlı bir durumu da ortaya koyuyordunuz.
İşte çekimi ortaya koyan etkilerden birisi de bu tür seçme ayıklama olan işlev durumları bir araya getirip, onları yalıtım içinin bağıntılarına (bütüne bütünsel etkilere) dönüştürmenizdi.
Var oluş parçalı akış içinde niceli durumuyla olan çevre etkilerine karşı tepkileriyle vardı. Çevre etkiydi var oluş tepkiydi. Su bir etkiydi. Ot bir karşı tepkiydi. Bir varoluş çeşidi olan yağ asitleri suyu çeken ve suya karşı itme hareketini bağrında taşıyan bir tepki eylemdi.
Ya da yağ asidi bu ikili ve çoklu üst üste zaman eylemli tepkilerle işlevdi. Seçme ayıklama yasasına tabi olan üst üste tepkileriyle olan yağ asitleri bu kriter tutumu ile ortamdaki suyu hem kendisinde uzak tutmakla işlevdi. Hem de kendisini sudan uzak tutmakla yine kendisini daha çok suya etkisine karşı kendisini yalıtıyordu. Yağ asidi hem de su sever yanıyla suyu kendisine çekiyordu.
İşte yağ asitlerinin suyu sevmez yanı ile suyu seven yanında doğan çelişkiden kaynaklı girişmesi içindeki eğilimlerle eyleme bürünen yağ asitleri girişen zıt ağırlıklı ortam seçilimi ile sulu ortam içinde küremsi şekil aldı.
Su sevmezliğini ortaya koyup yalıtımla oldu. Su severliği ile de çekimle oluşu, yalıtımın içine suyu geçirgen suyun geçişini durduran zıt durumlu mekanizmayla donandı. Zıt durumlar birbirini hem başlatan hem de durduran durumlardı.
Yağ asidi sentezi yeni bir bağıntı olanak durumla, boşluklu tanecikli yapıydı. Su ile girişmesinde su severlik ve su sevmezlik gibi bir boşluk ve doluluk alanla yeni enerji düzenli oluşumlara olanak tanıyordu.
Yine yağ asitleri su seven yanıyla, su sevmeyen yanını deliyordu. Su sevmeyen yalıtımlı durumu delmenin yolunu bulup suyu küre ortamın içine alıyordu. Su severlikle su sevmezlik çatışmalı baskı ve basıncın ağırlık basınçlı biçimlemesi yağ asidini eğip büküp küre yüzeyli bir gerilim alanı boşluğuna dönüştürüyordu. Biçime İki çelişkin durumun seçme ayıklama dengesi hücreyi bizim anladığımız izanla akıllı davrandırıyordu.
Su seven yağ asitlerinin küre yüzeyi delme faaliyeti doğa üstü bir şey değildi. Yine doğada olan baskı ve basıncın etki tepki kuralıydı. Dıştaki suyun küre yüzeye basıncı yani tazyiki geçişme, isteme, ozmos eylemi olmakla vardı.
Su seven yağ asidi de suyun bu tazyikine kolaylık gösterecek bir çevre faktörü ile süreç olayın içine katılacaktı. İşte olup biten buydu. Ama bu kadarla da basit değildi. Neden hem basitti hem basit değildi?
Tümleşik eylem veya tümleşik tepkiyi veren oluşma içinde, türlü dizilimler vardı. Siz geçişen suyun bu sürecine kolaylık olacak bir katılım verirken katılım olan etkiyi durduran tepki ileydiniz. Basit olan buydu. Baskı ve basınçlara karşı olan tepki ile baş gelecektiniz.
İşte süreç bu nedenle hem kolaydı hem zordu. Zor olan ardışık tepkileri yine ardışık durumlarıyla kendi içine yalıtıyor suyu itip dışa atıyordu. Hem de su seven bir tavırla suyu yeniden yalıtımın içine alıyordu. Bu inşalar biriktikçe dıştan bakana karmaşık oluyordu.
Bu çelişkiyi koyan eylem de bize göre mantık ve akıldı. Aslında akıl da bir teoridir. Nasıl teori yasayı açıklayan kontrollü deneyler se, akıl da sistemleri açıklayan kontrollü süreçlerin öngörüsüdür.