Nasıl Yaşar Nasıl Ölürüz 4
Yaşam; içinde olduğu, içinde olmak zorunda olduğu çevreye etki-tepki zıtlığını koymakla, çok basit bir biçimde sürecine başladı. Bu daha hayat değildi! Kendisini ve eylemini yineledi. Kendisini kopyaladı (çoğaldı). Bu hal ile kesikli sürekli oldu. Canlıydı, canlanmaydı ama daha hayat değildi!
Kesikli süreklilik bağıntısı içindeki ilişkenli, iç dış girişmeli bağıntılarıyla kendisini bilen ben ya da özne olmanın yalıtımı içinde oldu. Bu da hayat değildi! Yalıtımlı küre veya oda işlev durumu bozmadan korumanın en iyi savunma yapmanın tepki durumlarından biriydi.
Buzdan geçen ışığın, her buzdan geçişte tayf yansıması vermesi ile kuru otları tutuşturan ışık skalası gibi durumları içindeki kristal (billur) oluş ya da buz gibi yineleyen tepkilerini küre odalar dış etkilerden korumalıydı.
Yani buzun dağılmadan korunması işi, yine bir başka bir yasa oluşun tepkisiydi. Kendi durumunu korumak isteyen eylemsizliğin yasasıydı.
Bu da hayat değildi! Çünkü bu günkü halimizle bir anda olup bitmiş gibi algısı yapılanan hiçbir şey o zamanlarda ortada yoktu. Lakin hayat vardı.
Eylemsizliğin kendi eylemini koruma, savunma dirençli eğilimi; küre yapılı düzenin içine doğru fondan kopup ayrılmanın bir çekim akışıydı. Seçme ayılama ilişkisiyle küre oda (boşluk) içine alınan her bir işlev eylemsizlik, küre yapı içinde birbirine göre bağıntılı olan ilişki durumla organel inşacı bir çekim alanının organizasyonuydu. Bu da yaşam değildi!
İşlev iç zamanlı eylemsizlik durumları, küre oda içinde kendi içlerinde kendi durumlarıyla ama kendi dışlarında küre içinde karmaşık ilişkiler dinamiği kontrolü oluşla vardılar. Küre içi sitoplazma işlev duruma göre dış etkilerdi.
Sitoplazmanın dış etki olması karşısında bu dış etki; işlevin kendi tekil işlev tepkilerini ortaya koyma sırasında bu tekil işlevi baskılar. Tekil oluş karşısındaki kontrolcü tutum, karmaşık dinamikler yasasından ötürüdür. İşlev durumdaki iç belirimle tekil durum, dış etki ile her biri bir bastırılan tepki, aktif edilen tepki olma durumunun düzeni içindeki sıralamaydılar.
Tepkilerin her biri her biriyle birbirine göre tekrarlı eylemlerdi. Hem de tepkiler hiçbir durumu içinde tam da öyle eylemsiz kalamamakla hücre içi de kesikli süreklilikler organizasyonuydu. Bu da yaşam (hayat) değildi!
Küre yapılar için dış çevrenin cazibesi de vardı. Bu cazibe oluşun biri yapı içi düzeni kurmanın ve düzeni sürdürmenin bağıntısı olacak olan enerji girdisiydi. Dış çevrenin cazibesi, küre oluşumlara dışta bir enerji girdisi olmalarıydı. Dış çevrenin diğer bir cazibe olma biçimi de hücre içi dünyada oluşan düzensizliği (atığı) hücrenin dışa atmasındaki çekicilikti.
Yani dış çevre, organize olmuş hücre yapıya, enerji sağlayıcı bir in put (girdi-bilgi-data) olmanın ve düzensizliği ihraç etmenin aut putu olan çıktı yapıcı cazibeydi. Girdi çıktı aynı anda ters belirmelerdi.
Yani hücre dışı çevre hücreye cazibe olmanın baskı ve basınç etkisiydi. Hücre dış etkiler nedenle de tahrip oluyordu. Ama yine de hücre dıştan sağladığı enerji ile tahribatını onarıyordu. Bu etki tepkiye rağmen (bu etki tepkiye kıyasla) bu da yaşam değildi!
Dıştaki etkinin baskı ve basıncı azalan artan etkiyle değiştikçe, hücrenin tepkileri de ona göre oluyordu. Dıştaki baskı basınç eylemsizlik etkileri, hücre içindeki düzenli eylemsizliğin yokuş yukarı olan direnç tepkilerine dönüşüyordu. Bu temel bir çevirim düzeniydi. Bu temel etki karşılıkla tepki vermenin kararlı olması ve karar almasıydı. Bu da hayat değildi!
Dış dünya içinde hücreye yönelik ortaya konan baskı ve basınç, küredeki iç dünyanın değişen etkilere karşı oluşan uyumsuzluğunu giderek uyuma dönüşecek olan bir uyumlu uyumsuzluk tepkimeleriydi. Yalıtımlı ortamda oluşan eylemsizlik, bağıntı denge ve dengesizlik süreçleri içinde yalıtımlı ortamı değişmeye dönüşmeye yeni tepkiler ortaya koymağa zorlar.
Çevre gibi hayat ta evrim yasaları içinde karşılıklı diyalektikti bir gelişme dönüşme uyumu içinde cevap tepkimelerini oluşma içinde olan, düzendi. Bu da hayat değildi!
Hücrenin, hücreler arası organizasyonla yaptığı inşalar sonunda her bir paket programlı etki tepki ortaya koyan reflekslerini ve bu reflekslere tabi tepkilerin akıl süreçlerini, irade dışı özümleme süreçler kontrolünü, beyin denen toplaç içinde topluyordu.
Kızıyor, seviniyor, duygulanıyor, yargılıyor, tasarım yapıyor, hatırlıyor, ansal süreçlerle sentez, analiz yapıyor; ineğin derisini davul yapıyor, uzaya gidiyordu. Android telefon kullanıyordu. Bu da hayat değildi!