Ne Güzel Olurdu
Ne güzel olurdu oluk oluk kanayan yaralarımızı silginin bir yazıyı silmesi gibi kolayca silip atabilsek defterimizden. Ne güzel olurdu gördüğümüz kabuslar tatlı bir hayale dönüverse bir sürpriz yapar gibi hayatımızda, değil mi? Güzel olurdu, güzel olurdu da hayatta istediğimiz bazı şeylerin imkansız veya imkansıza yakın olduğunu görmek canımızı o kadar acıtıyor ki; bu can acısıyla ne o kanayan yaralarımızı silmeye fırsatımız oluyor ne de kâbuslarımızı tatlı hayallere dönüştürmek için düşünmeye zamanımız kalıyor. Belki de her gün ama her gün 'bugün yepyeni bir gün olacak' diye kaldırıyoruz başımızı yastığımızdan. Yapamadığımız onca güzel şeyi bugün yapacağız, bizi bir virüs gibi saran, beynimizi bir kurt gibi ama yavaş yavaş kemiren olumsuz duygu ve düşüncelerimiz bugün beynimizin tam orta yerine uğramayacak diye başlıyoruz umutla yepyeni bir güne. Ama olmuyor çoğu zaman hatta hiçbir zaman, hiçbir gün böyle düşündüğümüz gibi geçmiyor, geçemiyor. Yine kafamızı bir mengenenin tahtayı sıkması gibi sıkıyor olumsuz duygularımız, düşüncelerimiz, hislerimiz. Ama hiç kirlenmeyen hiç eskimeyen, biz uçurumlardan düşerken her zaman bize elini uzatıp bizi kurtaran bir umudumuz var ve o umut kulağımıza fısıldayarak inadına diyor ki: Yarın yepyeni birgün olacak, olacak, olacak... 02.04.11