Ne Kaldı ki Geriye Sevgili Ülkem
Çaresiz,insanın savunası gelir bazı dökümanları.Bunlarda bulunur ya kendisini yüceltecek savrulası düşler....
İnsan dört kapılı bir haneden geçer.Eğer bu hane gökle yıldızı yok sayarsa bedenin içinde öfkeyle yol alır.Eğer ki beden var iken ruha sur üflemeye çalışıyorsa bazı adi denapların yaptığı gibi,çıkarı hasbihal olmadı .Olmadı....Çünkü daha önce kendi de var dı o cem-a- at ta....At ta...Sıra sıra büzüldüler,süzülmeden ağaca çıktılar,yaprak üşüdü yere düştüler.Çünkü meyve O'nu kabul etmedi.Meyve diyorum bazılarınız beni yerebilir,acıdır ama ne yapalım söylemek gerek...Çünkü ben içinde değildim.... ki bilmiyorum.Bu cemaatin varlığını da bilmiyorum.Çünkü bu yerlere kadar gelebildiysem kendi hakkım idi...Bu cem-a-at beni buralara getirmedi..Ana karnındaki plesentayı bağırta bağırta çökertmedim ki.Ha... ana ma da sordum.Ben den hamile iken çok sancı çektimi diye..Çekmemiş...çünkü ben gideceğim yolu daha anne karnında iken biliyormuşum.
Allah(C.C) bütün hikmetiyle insanı semi kelamı ile yaratmıştır.Bu semi kelam sahibi biz insanlar neden bir bacıya-hacıya ihtiyaç duyup karnımızı şişirelim.Çok laflar duyduk...İhtiyacımız olmasa bile.Neden duyuyorum...Ötlek adını verdiğimiz bu insanlar ''ötlek '' olduklarından kasap hormonu gibi bıçağı eline alıp kime saplandığı önemli değil saplıyıveriyorlar işte....Sapla yeter ki .....Kime gelirse.....CEMAATİ BİLMEDİM,GÖRMEDİM DİYORUM YA....Görenler var ki canları yanmış..Yanan can çıkarı mıy dı acaba?Ne kızıyorsun canım...Bir zamanlar o hizmetin içerisinde sen de yok muydun?....Ne güzel hizmet yapıyorlar işte...Niye kızıyon.
Al yüzlü al bayrak.....SEN HER ŞEYE KADİRSİN..GÖRÜYOSUN OLANLARI...Renk değişimine uğrama sakın.Bu tüyü bitmemiş öfkeli insanlar,yakında rengini de değiştirmeye çalışırlar.Hani derler ya,yeşil tabiat,ağaç..Mavi deniz,sarı dumanlı dağlar,Beyaz gökyüzü demek miş...Korkarım ki yeşillik bitecek,dağlar bozkırlardan ayrılmasın diye,yeşile sarı.....ve ya...ve ya....mavi-beyaz,,,,okyanus ötesi pansilvanya....veya yeşil-mavi....okyanusun içinde kök salmış bir ağaç,...Aman Allah'ım ne kötü değil mi?
Hasbihal anılarımızda bir çok göbek gördük..Bu göbekteki inlemeler,biz sonradan anladık kıymet-cevher der gibi...Astık-kestik-biçtik....tutsak ettik 6 yıl.....Halka kurmuşlar,birlikte oturmuşlar,adını da koymuşlar..NE-GE-KON-ER...Varmıy dı böyle NEGEKONER...NEYEKONAR..
YAHU NEDİR BU?OLABİLİR Mİ BÖYLE...1930 'lar,1940'lar,vay..vay..vay memleketim..karafatma....seyyit Rıza..Gezmiş,İnan...Allah size göklerden rahmetinize nurlar yağdırsın...Size sebep olan istilaların önderleri yerlerinde rahat uyumasınlar...Hesap sorulacak kıyam gününde...Sırattan onlara İsrafil sorduğunda yangına ateş olacaklar...Maraş-gazi-sivas...Zilan...Diyarbakır....bütün bunların hesapları reisi mahşerde sorulsun...Bütün bu istilalardan sütten çıkarak aklanan,1960 larda yırtınmış bir devlet-i Ali-ye hükmü gibi neyi kondurduk er yaptık...Her çapta kamu da sıkı bir interneşının küme varken ,sıkı bir kural ,sıkı bir kanun var iken...Nereye konalım biz..Konduğumuz yerde nasıl bir ne-ge-kon-er olalım biz...devşirme er olalım...Tö be Yarabbi...sen koru bizi...
Haftanın belirli günlerinde izlediğimiz Kanuni ''hü hü...''''Zamansızlıktan kaybetttiğimiz zamanlar...Yani o ''hü hü'' lerden bir dem almamışız ki,kendi insanımızı koruyamıyoruz..Üstelik koruyalım derken ya can gider,ya tutsak olunur,ya da hep böyle sürekli kötü tenkitlere adam oluruz.
Yemişler parayı..Yedikleri para az mı geldi ne....Birileri ordan ben de isterim..vermez isen senin adını okyanıuslara duyururum deyivermiş..Arada olan fakire oluyor yine..Bir can daha gitti...Ekmeğine kavuşamadan ölen çocuk..Allah Anne-babasına sabırlar versin..Ama ne olur acımızı hep birlikte yaşayalım...Bunu çirkin yönetimin ekmek parası haline dönüştürmeyelim..Elimize aldığımız ekmeğini hesabını yaparak vergiye dönüştürme terbiyesizliği de akar alınlarından....Bunu da optimist fikirle fizibilite edip,''alnımızın akıdır.Biz bak bunu da yaptık,hizmet yaptık,Ben konuşmalara değil icraata bakarım '' diyen insanlara çok iyi anlatırlar..Beyinler firavun gibi yapılıp,4000 yıl kadar bedenleri hala çürümemiş kalabilliyor..Sakın bana mumyadan dır demeyin...Mumya bu kadar uzun süre korumaz bedeni...Aşırı Et yemelerinden vücutlarında azot birikmiş.Eti de nerden bulmuşlar demeyin...O devirler de vahşi hayvanları yemekten kendileri iyice vahşileşmişler..Bu vahşilikten can-kan hiç önemli olmamış artık...Hasbihal cana-can,kana-kan....Şimdi bulunduğumuz dönem de de olduğu gibi....Zenginler et yemiş -yemiş...Hasbihal habire yemekten vucutların daki azottan göz gözü görmemiş..yakmışlar yıkmışlar ortalığı....
Ney se halin çıkmasın falin....Yarna umut bekleme daha...Avucunda ki çizgilere de anlam biçme...NE KALDI GERİYE....HADİ HOŞÇAKALIN.....
son derece güncel bir konuya güzel vurgular. "ne kaldı geriye?" bir tek şey... önce birlikte yiyorlardı, şimdi birbirlerini...(alıntı) eyvallah...
Günümüzün güzel sorgulaması, eleştirisiydi.
Kutlarım...
Saygılar...