Neden Kötü Yönetiliyoruz?
Kötü yönetiliyoruz...
Bunu, yaşam alanlarımızın durumu ve binbir dertle boğulmuşluğumuz, bağır çağır olmuş anlatıyor.
Herkes görüyor, duyuyor, en önemlisi, iliğine dek hissederek yaşıyor, ama değişen bir şey olmuyor!..
Hatta alışkanlık yapıyor!..
Yaşadığımız hayatın bir parçasıymış gibi algılanıyor!..
'Sittin sene böyleydi, hep böyle kalacak... Bu bizim kaderimiz,' deniyor.
Kötü yönetilmek, bizim kaderimiz değil elbette ki.
Kaderimizmiş gibi anlamamızın nedeni, kendimize güvenimizin inancımızın olmaması.
Hayat, kendine güvendiğince, inandığınca biçimlendirebildiğindir oysa.
Kendine inanmıyor güvenmiyorsan, yaşadığın hayat kocaman bir boşluktur. O boşluğa seslendiğinizde, aldığınız karşılık anlamsız uğultu olur her zaman.
***
Kötü yönetildiğimiz gerçeğini, küçük bir topluluk dışında toplumun bütün kesimleri, aynı tepki yöntemiyle ifade ediyor, yakınmak!..
Yakınmak, duyulan öfkeyi güvensizlik hapıyla uyuşturmaktır.
Yıllardır böyle yapıyor ve kötü yönetilme gerçeğimiz daha bir ağırlaşıyor.
Ve ilginçtir, kötü yönetilmenin doğurduğu öfkeyi birbirimize, ya da hiçbir sorumluluğu bulunmayanlara yönelterek dayanışma olgusunu yok ediyoruz.
Herkes gücünün yettiğinde, öfkesini dindirmeye çalışırken, birileri aptallığımızla kasalarını doldurarak zenginleşiyor.
Bizleri kötü yönetenlerin, kimler olduğunu biliyoruz.
Bildiğimizi göstermemiz için gerekli olan, kendimize güven ve yanı başımızda durana inanmak.