Nene hatun
TÜRK TARİHİNİN UNUTULMAZ KAHRAMANLARINDAN 'NENE HATUN' ÖLMEDEN ÖNCE DÖNEMİN CUMHURBAŞKANINA (İnönü) 'AÇIM.....DİLENİYORUM....YARDIM EDİN...' DİYE DİLEKÇE GÖNDERMİŞ..
....Başbakanlık Cumhuriyet arşivinde muhafaza edilen dilekçede, 1877'de Erzuruma kadar ilerleyen Ruslar'a karşı şehrin savunmasında büyük kahramanlıklar gösteren Nene Hatun'un, savaş yıllarında açlık çektiği, bu nedenle Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye yardım dilekçesi olduğundan sanırım habersizsinizdir..
..DİLEKÇEDEKİ İFADELER
Ölüm yıldönümlerinde bile unutulan Nine Hatun 18 AĞUSTOS 1943 tarihinde Milli şef İsmet İnönü'ye yazdığı dilekçede aynen şu ifadeleri kullanmıştır:
'Bizler 93 Osmanlı-Rus harbinin Erzurum civarındaki AZİZİYE tabyasında vuku bulan meşhur savaşın kahramanıyız.Bu çok eski düşmanımızı vatanın harimi ismetinden sökerek atmış ve göklere kadar çıkan zafer destanını yaratmıştık.(.................) Bu ölmez zaferin yadigarı bizler, her birimiz, yüzer yaşındayız.Hiç bir sığınacak yerimiz ve tutunacak hiç bir destegimiz yoktur.Belediyeden ayda 4 lira maaştan başka bir şey görmüyoruz.Geçen sene birer meccani(bedava) ekmek veriyorlardı, bu sene o ekmegimizide kestiler, şimdi aç ve muhtaç bir vaziyetteyiz ve dileniyoruz.Bizlere icabeden nakdi ve fiili yardımın yapılarak bu çetin ve acıklı vaziyetten kurtarılmamızı yüksek ve derin saygılarımızla diler ve arz ederiz.''
O OĞLUNU ŞEHİT VERDİ
Ruslar'ın Erzurum'da AZİZİYE tabyasını ele geçirmesinden sonra, taş, sopa, kazma, kürekle gırtlak gırtlağa yapılan mücadeleye NENE HATUN' da 3 aylık küçücük kızını ve oğlunu evde bırakarak katılmıştır.Savaş sırasında 20 yaşında olan oğluda ÇANAKKALE savaşında şehit düştü 1955 yılında 'anneler annesi' seçilen NENE HATUN 22 Mayıs da 98 yaşında hayata sefil bir şekilde veda etti. NENE HATUN AZİZİYE tabyasına defnedilmiştir.
NENE HATUNUN YEMİNİ
NENE HATUN yıllar sonra bir gazeteciye bakın Ruslar'a karşı yapılan savaşı nasıl anlatıyor..'... Agabeyim Hasan cepheden ağır yaralı olarak bir gece önce eve gelmişti.Bir yandan ona bakarken bir yandan da 3 aylık çocuğumu emziriyordum.Kardeşim o gece kollarımın arasında öldü.Sabaha karşı minarelerden 'MOSKOF AZİZİYEYE GİRDİ' diye haykırışlar başlayınca, kardeşimin alnını öpüp 'seni öldüreni öldürecegim' diye and içtim, yavrumu ALLAHA emanet ettikten sonra ağabeyimin tüfeğini ve satırını alıp dışarı fırladım sel gibi AZİZEYE akıyorduk tabyanın mazgallarından düşman ölüm yağdırıyordu. Düşmanda iyi silah vardı, bizde de iman.İleri atıldım dadaşlar arasına katıldım..satırım durmadan kalkıp iniyordu..............
YORUM SİZLERİN....
Asım KISBET