Nerde o Çocukluğumdaki Bayramlar
Hani klasik bir görüş vardır.Hep mazide kalanlara özlem duyulur."Kör ölür badem gözlü,kel ölür sırma saçlı olur" cinsinden.Ama benim anlatacaklarımın uzaktan-yakından bunlarla alakası yok.Nerdeee o çocukluğumdaki bayramlar şimdi !...
Nerden başlayayım ki anlatmaya.Taaa bir ay öncesinden mi,bir hafta mı öncesinden yapılan hazırlıklardan,ya da arefe günü yapılan etkinliklerden.Topluca kadın-erkek,çoluk-çocuk,genç yaşlı kabir ziyaretlerine gidip edilen dualara amin demek.Bu sayede birlik ve beraberliklerin pekiştirmek.Bunu başka neyle yapabilirsiniz ki...
Diğer taraftan arife günü, bayramda et,keşkek pişirmek üzere kurulacak kazanların yerleştirilmesi.Aşçılık hizmetlerinde ve diğer hizmetlerde çalışacakların belirlenmesi ayrı bir heyecan veriyordu.Kazan kazan yemekler pişer,her evden 23 adetden az olmamak kaydıyla tereyağıyla yağlanmış tepsi tepsi gözlemeler bayram yerine getirilir topluca yenilirdi.
Bayram sabahı civar köylerden dağ taş dere tepe demeden,şimdilerde olduğu gibi sokak lambası nerdeee...Kimi el feneri, kimi çıra ışığında camiilere akın akın geldiklerini görmenin zevki bile yetiyordu insana...
Bayaram namazı kılndıktan sonra camii avlusundaki başta imam efendi olup en yaşlıdan en gencine doğru eller öpülüp bayramlaşılırdı.Sorarım şimdi sizlere:Bu mutluluğu ne ile resm edebilirsiniz...
Yine camii avlusunda ya da köy meydanında düzenlenen güreş musabakalarının heyecanı bir başkaydı. Hayatımda ayrı bir yeri olan ve unutamadığım bir anıyı paylaşmak istiyorum sizlere...
Yaşım daha 11-12 idi.Beni de diğer mahalleden gelen bir çocukla güreş için eşleştirdiler.Kendi sahamda olmanın verdiği bir özgüven vardı içimde.Ancak arefe günü annem beni banyo yaptırmıştı ısınırken sobada omzumu yakmıştım,yaralıydım.Güreşemem de diyemedim çünkü babamın gururunu düşündüm,mahçup olsun istemedim.
O zamanlar bizim oralarda çocuklar arefe günü yıkanırdı hep. Çünkü büyükler derler di ki : "arife günü yıkanırsan, bir arpa boyu büyürsün." Ben de bir arpa boyu büyümenin verdiği heyecanla birlikte işte o kazayı da yaşamıştım.Bu halim de rakibim olan çocukla yaklaşık yarım saat kadar güreştim hem de omzumdaki yaraya rağmen.Yenişemedik ve bizi kardeş ilan ettiler.Belki inanamayacaksınız ama o günden beri o güreştiğim çocukla sırf bundan dolayı içimde bir muhabbet devam etmekte,yakınlık duymaktayım.
Şimdi kaçımız acaba bu güzellikleri şahsımızda yaşıyor ya da çocuklarımıza yaşatabiliyoruz. Bayramlar adeta tatil yapmak için beklenen günler haline geldi...Eş dost ziyaretleri rafa kalktı.Birlik ve beraberlik ancak anılarda ya da yazılarda kaldı.
Şimdi söyleyin bana, bütün bu güzellikleri sen, ben o, yaşamaz ve yaşatmazsak kim yaşatacak ?...
Bu değerleri kim tekrar ayağa kaldıracak...