Nurullah Genç'e Ait Bir Şiir incelemesi( 2)
( Bu yazıyı idrak edebilmek için Nurullah Genç'e Ait Bir Şiir incelemesi( 1) başlıklı yazıyı okumanızı rica ediyorum.)
Tarih, ıstılahıyla nev-zemîn yazar beni
Fena: yokluk, yok olma, geçip gitme anlamlarındadır. Fena f'illah tasavvufta en yüksek mertebedir. Bu mertebe, İlahi varlıkla bütünleşerek mutlak varlıkla birleşerek yok olmayı ifade eder. Bu mertebe dünyevi olan her şeyden vazgeçmiş olmak demektir. Yok, olma sonrasında tarihin tabiriyle yeni bir yere yazılmak ihtimalinin izah bulduğu bu beyitte şairin muhayyilesinden geçenleri anlamak biraz güç olmaktadır.
İlk mısradaki ifadenin düşünceyi izahta yetersiz kaldığı düşünülebilir.
Virdine alıştığım andan beri... Hüsna'nın
Layemüt isteğiyle sardı ah ü zar beni
Vird: Sürekli okunan dua, akıcılık manasına da gelen devamlılık ifade eden bir kelimedir. Hüsna kelimesi güzellik manasına da gelirken Allah'ın 99 ismini de ifade eder.( Esma'ül Hüsna) Şairin, namaz sonrası 99 tespih çekilmesine de işaret ettiği açıktır.
Sevgilini adını sürekli anmak isteğinden veya ölümsüzlük arzusu ile ağlayıp inlemektedir.
Mecnun ürpertisiyle tevbe eşiğindeyim
Ayetinde lütfundur; incitmez nazar beni.
Mecnun gibi titreyerek cezbe ile tevbe eden şaire ( aşkından dolayı) nazar değemez, çünkü şairi nazardan koruyan nazar ayetleri vardır. ( Kelam suresi, 51.52. ayetler)
Batın ey, ruhsatınla rıdvanına gideyim
Semendere çevirir yoksa intizar beni
Bâtın, sırlı, gizli esrarlı manasındadır. Cennette kimlerin gidip gidemeyeceği bir sır olduğundan, cennetin kapısındaki meleğe ulaşmak aruzu ifade edilmiştir.( Rıdvan) Bu emeline nail olmazsa şair semender gibi haline gelecektir. Semender mazmunu cehennemi ifade eder. Bu sürüngen kesesindeki suyu dökerek ateş içinde yaşayabilmektedir. Şairin bu teşbihle cehennem yaşamına dair bir tablo çizmektedir.
Taşıyorum ehlibeyt vamıkını içimde
Vecd ateşidir bağrım; söndürmez Hazar beni
Ehlibeyt, Hz. Muhammet'in çevresine yakın olan kimselerdir. Vamık , Mecnun gibi Arapların meşhur bir aşığıdır ( Vamık u Azra) İlahi aşkını Vamık'ın aşkına benzeten şairin vecd ile yandığı gönül ateşini Hazar denizinin suları söndüremeyecektir.
Müracaattır ümidim nedametle affına
Tatmazsam eğer, karsız iletir mezar beni
Tövbe edenlerin günahları bağışlanacaktır. Pişmanlığını( nedametini) dile getiren şair, dünyadaki amellerinden mezara kârsız gitmemek arzusundadır.
Ahengiyle donanmak gerekiyor Furkan'ın
Fedakarsam, ülfete vesîle kılar beni
Kuran'ın 25. ayeti olan Furkan'ın ahengine ve iyiyi kötüyü ayırt eden anlamına işaret ederek, fedakâr olmanın dostluklara vesile olacağını ifade eder.
Rüzgar alıp götürse nefsanî illetimi
Uyku felaketinden alsa korkular beni
Nefsinden tamamen arınmakta kararlı olan şair, rüyasında şeytani nefsin oyununa düşme korkusunu dile getirir. Nefis belasını bilincinden attığını düşünen şair, bilinçaltından da atabilmek için rüzgârın alıp götürme umuduna bağlanmıştır.
Malikül-Mülk, sağımdan uzatılsa defterim
Altından nehir akan köşke koysalar beni
Şiirde dünyevi imtihandan başarıyla çıkan müminlerin iyi amellerini yazan defteri sağdan uzatılır.( Münkir ve Nekir sual melekleri) Defteri sağdan uzatılanların gideceği cennet mekânında altından nehirler akan köşkler vardır. Beyitte amel defterine ve ölülerin sorgulamalarına telmih vardır. Malik ül Mülk( mülklerin sahibi olan Allah'tır) Her iki cihanın mekân sahibi anlamına işaret edilir. Burada dünyanın geçici mekân, ahretin asli mekân olduğuna telmih bulunur. Müslüman'ın amacı cennete gitmektir.
Madem utanıyorum kem yüzümle gelmeye
Secde ile tenimden yıkasa sular beni
Vefat edenlerin yıkanmasına güzel bir sebep bulunmuştur. Şairin ölünce yıkanmış olacağının sebebi yüzündeki dünyevi kirlerden ve kemliklerden kurtulmak için olacaktır. Hâlbuki ölülerin yıkanma nedeni cenabet gitme ihtimalini ortadan kaldırma maksatlıdır.( Hüsnü Talil) Yüzü kem kötü olan şair, huzura ermeden önce yıkanınca temizleneceğini umut eder. Ölenlerin yıkanmasına işaret vardır.
TENKİT
Klasik gazellerin tarzına sahip olmasına rağmen, konusu ve 15 beyitten fazla olması nedeniyle bu şiir kaside özelliğine daha yakın durmaktadır.
7+7 = 14 hece ölçüsü, divan şiiri şekilselliğinde, beyitler halinde yazılmıştır. Bu haliyle aşk, şarap, eğlence konulu gazellerin klasik şekline farklı bir yaklaşım ve yorum getirilmiştir.
Şiir, popüler kaygıdan azade, halk yardakçısı kaygılardan uzak sanatsal bir yaklaşımı ortaya koyar. Şairin, şiir sanatını icra etmek istediği açıktır. Bu bakımdan moda şiir tarzlarına itibar etmeyen, emek, işçilik ve birikim kokan sanatsal bir şiir oluşturmaya çalıştığı ortadadır. Türkçenin cümle ve mısra karakterlerine, imla, gramer, yazım kurallarına sıkı sıkıya bağlı bir şiir oluşturma gayesi ayan beyan ortadadır.
Şiirde ahenk, anlam, fikirsel derinlik, buluş, imge açısından özgünlük, anlam bütünlüğü ve şekilsel olarak ( kafiye, kafiye dizilişi, ölçü, durak vb)açılarından kusursuz bir hassasiyet içinde olduğu ortadadır.
Arapça ve Farsça terim, kelime ve sıfatları çok kullanmasına rağmen ( şiirin muhtevası ve atmosferi de önemli bir amil olmuştur.) beyit ve mısralardaki anlam kolay anlaşılır ve rahat kavranabilir özelliklere sahiptir.
Şairin, anlam oyunlarına ve cambazlıklarına tenezzül etmeden şiir sanatında sehl i mümteni olarak adlandırabileceğimiz söylenmesi zor olanı çok kolay söylemek yeteneğini sergilemeye özel önem verdiği anlaşılır. Anlam karmaşasından medet umarak imge icat ettiğine inanan şairlerin aksine kelimelerin anlamı bilinince ortaya bariz ve buluş değerindeki imgelerle, açık ve kolay anlaşılır manalar çıkıveriyor.
Sevdam arzuhalimdir, iner kirpiklerimden
Mümeyyiz eyle, dil-hun düşmeden uyar beni
Bu beyti bu açıdan güzel bir örnek olarak verebiliriz.
Ahenge önem veren şairin bunun için melodik açıdan uyumlu kelime, ek ve seslerin dizaynı için özel çaba gösterdiği ortadadır.
Ermeliyim vedanın yeryüzü zirvesine
Vedud'a eğilmezsem, labirent yutar beni
Beytindeki gibi ermeliyim sözcüğündeki (m) seslerinin, vedanın sözcüğündeki ( n) sesleri ile yeryüzü zirvesindeki (z) seslerinin, labirent yutar seslerindeki ( t) seslerinin yarattığı melodik etkilere dikkat edelim. Yine bu beyitte (m ve n ) seslerinin arasındaki birbirlerine yakınlık ilgisini de göz önünde bulundurarak periyodik tekrarlarına dikkat edilince şairin çabası daha iyi anlaşılacaktır.
Şiirde, klasik şiirin kaynaklarından ziyadesiyle yararlanılmıştır. Bu açıdan mazi ile güncel arasında köprü kurma niyeti açıkça ortaya çıkar. Vamık, semender ve Mecnun gibi mazmunlara bu açıdan bakmak gerekecektir.
Şiirin teması ve ana fikri her beyitte ?aşağı yukarı her beyitte ?yinelenmiştir.
Şiir, sanat ve estetikle ilgili kaidelere sıkı sıkıya bağlı olduğunu her mısrasında, sözcüklerinde, hatta sözcüklere gelen eklerde bile belli ettirmektedir. Şiir, hiçbir ses eksiltilemeyecek, tek bir ek veya ses ilave edilemeyecek kadar muntazam ve bütünlükte inşa edilmiş bir yapıt niteliği gösterir.
Şiirin fonunda dinsel temaya ve kavramlara uygun olarak renk çağrışımı yapan kelimelere fazlaca rastlanılmaz. Zihinsel zeminde öbür dünyayı betimlemeye çalışan şairin renkler dünyasında dünyevi renkler sönük ve solgun kalmaktadır.
Şiir, dini lirizmi kuvvetle ortaya koyan duygusal tasvirler, hayaller ve tablolar bakımından oldukça zengindir. Bu özellikler şairin konuya içtenlikle yaklaştığına, düşüncelerindeki samimiyetine kesin delillerdir. Bu konuda yazılmış didaktik ve kuru şiirlerden daha öğretici niteliklere de sahip olmasına rağmen, kesinlikle lirik bir şiir niteliği taşımaktadır. Zaten şiirdeki kuvvetli lirizm hemen her beyitte fark edilmektedir.
Kısaca şair bu didaktik temayı, didaktik bir gayeye uygun olarak ama tamamen duygusal ve lirik bir içtenlik içinde sunmayı fevkalade güzel bir şekilde başarmıştır.
Şiir, yabancı asıllı kelimeleri kullanmasındaki yoğunluk bakımından tenkit edilebilir. Şiir, halkın anlayamayacağı bir dil ve sanat anlayışı ile yazıldığı suçlamasına maruz kalabilir. Fakat şairin, halkın da anlayabileceği bir şiir icrası arayışında olduğu açıktır.
Şiir, güncel ve moda şiire, sanatsal şiire sahip çıkma açısından bir başkaldırı niteliği taşır.
Bu şiir, çağdaş alışkanlıklara uygun gündelik tüketime ayak uydurmaya çalışan gündelik fabrikasyon şiirlere sanatsal bir karşı duruş sergilemektedir.