O Adamı Sevdim
Masumiyetliklerin canavarlaşması, içe saklanan öfkelerin hortlaması; aynadaki yüzden nefret etmeyi sağlıyor zamanla.
"Merhaba" ile başlayıp,"seni seviyorum" la devam edip, akıbet nasıl oluyor da"senden nefret ediyorum" a dönüşebiliyor?
Sıradan kavgalardan biri yine.Ardı arkası kesilmeyen,her defasında yüreğe yara bırakan o küstüren sözler sarfediliyor yine.
Hani herşey çok güzel olacaktı ya o güzelliği beklerken farkında olmadan cehenneme dönüşmüş hayatımızın uzaktan seyircisi oluveririz bir anda.
Simsiyah boyanmış tuvalin tam ortasında,küçücük beyaz bir noktayla sınırlanmış hayatıma bakıyorum.Ben o noktanın neresinde olmalıyım? "Tanrı rolleri dağıtmış ve ben bana düşen rolü ezberleyip oynamalımıyım bu tiyatro sahnesinde" Prangalarımı kırmak için verdiğim savaşı zaferle bitirmek için içimdeki isyan sesine kulak vermeliyim oysa.
Büyük hayallerle ve umutlarla çıktığım evlilik yolunun yarısında karanlıklar içinde kaldım bir anda.Etrafımdaki sisler önümü görmeme engel...
.......Çay olamalı şimdi;üç şekerli.Kulplu büyük cam fincanda içmeliyim.
"Selam"la başlayan sohbete kendimi bırakıyorum.Acaba bu sohbete neden gerek duydum?
Faceyi her açtığımda heyecanla çevrim içi olup olmadığını kontrol ettiğim, yüzünü bile görmediğim bu adam kimdi, neyin nesiydi bilmiyorum.
Kanayan yüreğime dokunarak sanki dağlanan yüreğimin derdini bilircesine şefkat yollayan sözlerine öyle alışmıştım ki; yüzünü görmeme bile gerek yoktu gizemli adamımın.
Beni şehrine davet ettiği gün kalbim bedenimi terketmek ister gibi hızlı çarpıyordu.
"Gelebilir misin?"
"Aslında çok zor ama deneyeceğim.
"O otobüse bindiğim an özgürlüğün tadını duydum yüreğimde.Bana bakarken sevgiyle gülümsemesine, beni mutlu edebilmek adına herşeyini ortaya koymasına, alışık olmadığımdan olsa gerek minnet duydum."Teşekkür ederim ey yüreği kocaman adamım!"