O İçimizden Biriydi

Yokuşun başındaydı çok yorgundu.Ayakları ağrıyordu.Adımları okadar yavaştı ki oracığa çöküverecek gibiydi.Üşüyordu, kolları eskimiş ceketine sıkı sıkı sarılardı.Bu kış biraz sert olacak herhalde diye geçirdi içinde. Mevsim sonbahar olmasına rağmen nekadar sertti hava.Yokuş bu gün sanki bir kat daha uzamıştı.Neden ayakları ağırlaşmıştı,yürümek istemiyordu adeta.Hava hafiftan kararmaya ,sokak lambaları birer birer yanmaya başlamıştı..Yokuş bomboş sayılırdı ,kendisi gibi tek tük insanlar vardı Henüz 20 yaşındaydı ama dünyanın tüm yükünü omuzlarında taşıyormuşcasına çökkün ve yıpranmıştı .Görenler onun 20 yaşında olduğuna inanmazdı Bir süre sessizlik oldu bu koca yokuşta yapayalnızdı.Düşüncelere daldı.Babası onları terk ettiğinde henüz 6 yaşındaydı.Onun gidişinin her zamankinden farklı olduğunu anlamıştı o küçüçük yüreğiyle.Annesi dönecek demişti dönecek baban sana oyuncaklar getirecek .Yine birlikte oynayacaksınız bahçemizde.Ama o biliyordu ki annesi o üzülmesin diye söylüyor ve yüreğini avutuyordu.
Okula ilk başladığında çok üzülmüş ama bir türlü ağlayamamıştı .Okula başlayan diğer çocukların babaları ellerinden tutarak gelmişti.İşte o zaman babasından nefret etti.Onun asla gelmeyeceğine inanmıştı artık Annesi gündeliğe gider,başkalarının çamaşırlarını yıkar evin geçimini sağlardı.İlkokul 4. sınıfa başlayınca annesi sık sık hasta oluyor işe gidemediği günler maddi sıkıntı çekiyorlardı.Komşuları ilgilenirdi onlarla..Artık büyüdüğünü evin erkeği olduğunu annesine yardım etmesi gerektiğini biliyordu.éhep öyle derdi annesi sen evimizin erkeğisin.'bu söz çok hoşuna giderdi. Hem okula gidip hem annesine destek olmak ,okul harçlığını çıkarmak için mahallenin bakkalında çıraklık yapmaya başladı.Çok zor yıllar geçirdiler ,Okumayı çok seviyordu, doktor olacak annesini iyileştirecekti..Babası gibi onuda kaybedemezdi.O her şeyiydi,geceleri suluğunu dinlerdi annesinin onu kaybetme korkusu yiyip bitiriyordu.Zaman geçtikçe annesi kötüleşti ilaçları çok palahıydı kazandığı para hen karınlarını doyurmaya hemde annesinin ilaçlarını almaya yetmiyordu. okulu bırakmak zorundaydı ,tam gün ,parası daha iyi bir işte çalışmalaydı.Karşı komşusu Ahmet amçanın yardımı ile bir marangoz atölyesinde çalışmaya başladı.Her akşam eve dönerken atölye sahibi iki ekmek verirdi eve götürmesi için .Her hafta sonuda erzak verirdi çünkü çalışmasından çok memnundu .O işe başladıktan sonra müşterisi artmıştı .Dükkanın bereketini artıran bu gence böyle teşekkür ediyordu.Yıllar böylece geçti.Şimdi 20 yaşında hayalleri yıkılmış, sadece annesi için yaşayan onun iyileşmesi için çabalayan biriydi.
İlk kez bu kadar geç kalıyordu 'anneciğim merak etmiştir.'diye iç geçirdi.Her akşam işten gelişini kapıda beklerdi annesi ama son günlerde kapıya çıkamaz onu beklediğini anlasın diye kapıyı açık tutar ışıkları yakardı.Oda sokağın başına gelip te ışığı görünce bir oh çeker rahatlardı.
Ah neden bukadar uzamıştı bu yokuş ,iyice üşümüştü.Nihayet birkaç adım sonra sokaklarının başına gelecek ışığı görecek tüm yorğunluğu geçecekti.Ama öyle olmadı .Bir terslik vardı ,anneciğine birşeyler olmuştu,ışık yanmıyor,kapı kapalıydı.O an anladı ki artık o cefakar ,çileli anacığı yoktu .Bu koca dünyada yapayalnızdı ..

19 Ekim 2011 3-4 dakika 16 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 13 yıl önce

    ..güzel girişiyle ilgi çekiyordu yazı gözleri ayırmadan hüzün yükünde hoş bir hikayeydi birkaç eksik harf basımları dışında iyi anlatımda başarılıydı..teşekkürler saniye hanım..tebrikler...