Ödenen Bedeller
Caddenin yamacında oturmuşken,
Öğle vakti bir bankta,
Rüzgar yüzümü okşar gibiydi...
Aklımdan geçenleri tam olarak çözememiştim.
Suskun bir dudak, garip bir bakış,
Karşımdan geçen insanları süzüyordum.
Kimi benim gibi suskun, kimi bezgin,
Kimininde yüzünden düşen bin parça,
Herkes kendi halindeydi...
Bir kaç dakika sonra,
Rüzgarın ve bulutlarında haberiyle,
Bir yağmur başladı.
Hiç kendimi bozmadım, öylece kaldım.
Tüm Vücudumun ıslanmasını bekledim.
Huzur buluyordum,
Huzur yağmurun damlalarındaydı...
Hava kararmaya başlamıştı,
Erken tutmalıydım evimin yolunu,
Tekin değildi sokaklar,
Kim bilir kimin gölgesinde yürüyecektim,
Hangi korkularımı sıralayacaktım kaldırımlar boyu.
Bi an hiç kalkmayayım dedim kendi kendime,
Buracıkta sabahlasam ölmem ya,
En fazla gelen hırsız cebimden üç kuruş parayı alıp gidecekti,
Yada kolumdaki değersiz saati, boynumda ki nefret ettiren hatırayı.
Derin düşüncelerden uyandıktan sonra,
Kalktım ve evimin yolunu tutmaya başladım,
Yolu yarılamışken, havada tam olarak kararmıştı,
Korkum ölmek değildi, damlaların tadını çıkaramadan gitmek koyardı...
Epey yürüdükten sonra evimin kapısına dayanmak üzere,
Karşıma hiç ummadığım biri çıkmıştı, yağmur yerini rüzgara bıraktı o an,
Bütün sesler sustu ve rüzgarı dinlemeye koyuldu,
Karşımdaki ecel gibi birisiydi, yada ecelin ta kendisiydi,
Ecelin ne zaman geleceği bilinmez ya, buda onun gibi birşeydi,
O, Kap-kara gözlü, ihanet bakışlı sevgilimdi, yada sevgilim sandığım...
Geceyi ihanetin kokusu sardı,
Neden gelmişti acaba, bu kez öldürmek içinmi,
Giderken uçurumun kenarına kadar sürüklemişti beni,
Yoksa, yarım kalan işini mi tamamlamaktı niyeti,
Tam aklımdan bunları geçirirken, arkasını döndü ve gitmeye başladı,
O da anlamış olmalıydı ki, konuşmaya gerek duymadı,
Gidişini izlemek bile istemedim, evimin önünde diz çöktüm,
Ben sevgimin bedelini ödemiştim,
O da ihanetinin bedelini ödedi ve gitti... uğurlar olsun.