Öfke eken şiddet biçer
Medya haberleştiriyor, uzmanlar konuşuyor.
Konuşulanların çoğu incir çekirdeği misali, kafa yormaz uzun vadeli ve yorucu uygulamalar gerektirmez cinsinden.
Hep böyle olmuyor mu?..
Medya haberleştiriyor; uzmanlar medyatik yaklaşımlarla tartışıyor ve konunun çözümü, laf kalabalığında güme gidiyor.
Son günlerde, çözümleri güme giden konulardan biri de, okullardaki şiddet.
Yıllardır var olan ve var olanın kanlı görüntüler kazanmasına katkı yapan medya, bu gerçeği yeni fark etmiş gibi soruyor:
'Neler oluyor?'
Medrese modelini günümüze taşıyan eğitim öğretim yöntemi; kitap okumayan ana baba ve öğretmen üçgeninde, şiddet içerikli televizyon ekranı ve bilgisayar oyunları desteğiyle, okullarda şiddet gerçeğini ortaya çıkarıyor.
Olan bu...
Evde şiddetle beslenip büyütülen, sokakta şiddetle yaşayan çocuk, bu gerçeği okula da taşıyacak elbette ki.
Önemli olan; okulun şiddetin harmanı olmaya uygunluğudur.
Ekonomik kuşatma yaşayan öğretmenin, okulda bu kuşatma baskısından sıyrılarak, çağdaş eğitimci profili çizebilmesi ve öğrenci için model olabilmesi, okulda şiddete engel olmanın başlangıç noktasını oluşturur.
Günümüzde, zamanını yaşadığı ekonomik sorunlara kendince çözümler bulmaya harçayan öğretmen, öğrenci için, olumlu bir model oluşturabilir mi?
Yıllardır, okulla ilgili sorumluluğunu, müfredatın uygulanmasıyla sınırlayan Milli Eğitim anlayışının kestirme çözümleri, şiddet sorununu beslemiyor mu?
Okullarda, çağdaş eğitim çözümleri üretmesi gereken kurumun yaptığı, okulların iç mekanlarını, beylik söylem afişleriyle donatmaktan öteye geçiyor mu?
Çağdaş eğitim modeli sürecini yaşayan binlerce öğretmen adayını, gülünç saat ücretleriyle çalıştıran Milli Eğitim kafasının ortaya çıkardığı çözümsüzlüğün, olup biten de katkı payı yok mu?
Toplum yaşamına öfke eken bir ülke, hayatın her alanında şiddet biçer.
Bu ülkede çocuk olmak da ebeveny olup çocuk yetiştirmek de sıkıntılı bir süreç artık. Bizler sokakta oynayan ama düşüp yaralanmaktan başka can acıtmayan bir dönem yaşadık, en azından ben öyle... şimdi değil çocukları sokağa çıkarmaya, okula göndermeye bile cesaretimiz kalmadı nerdeyse.
Herkes kendine geçerli nedenler bulmuş görünüyor şiddete yönelik yaklaşımları için. Oysa bizler "komşu komşu oğlun geldi mi, ne getirdi , inci boncuk..."" gibi tekerlemelerle büyüdük. Bugünse komşular birbirine değil oğullarını , selamlarını bile sormaya çekinir oldu. Şiddet, öfke, kaygı insani ilişkilerimizi de elimizden alıyor sinsice.
Saygılar