Öğretmenliğin Doğuşu

Yaratılıştan bu yana, insanoğlu hep bir öğrenme ve sorgulama arayışına başlamıştır. Öyle ki çok büyük filozoflar ve ünlü düşünürler de belli başlı soruların cevaplarını arayıp durmuşlardır. Bu çabalar insanlık tarihi boyunca sürüp gitmiştir. Öğrenme arzusu ile birlikte bunun yanı sıra bildiklerini öğretme ve aktarma özellikleri de gelişmiştir. İşte böyle öğretim ve öğrenme gibi iki kavram ortaya çıkmıştır.










İnsanların atası olarak kabul edilen Hz. Âdem, yaratıldığı andan itibaren, kendisinden sonra gelecek olan neslin ilk öğreteni yani öğretmeni olarak büyük bir görev üstlenmiştir. Yaratılışında hem öğrenme hem de öğretme gibi duygular hakimdi. Ancak özellikle yaratıcısının ona öğrettikleriyle bir takım bilgilere ulaşmış ve öğrenmiştir. Yani öğretmenlik görevi ona hem yaratılışın bir manası olarak yüklenmiş hem de bunla birlikte bir başkasından da öğrenilecek bilgilerinde olduğunun anlamını yüklemiştir. İşte insanlar tarih boyunca bu şekilde ilerlemiştir; ama zamanla duygular körelmiş ve insanlar çeşitli duygulara ve hedeflere yönelmiştir. Durumlar değişim gösterdiğinden, roller de değişikliğe uğramıştır. Zamanla alan bu şekil, sonuç olarak şöyle bir yargıya maruz kalmıştır: 'Öğretmen olunur mu, doğulur mu?'. Aslında bu yargıya, bu soruya verilebilecek en büyük cevap her ikisinin de birbirinden hiçbir zaman ayrılamayacak büyük bir ikili olduğudur. Şöyle ki her birey aslında bir öğretmendir. Bizler her ortam da, her mekan da ve statüde insanlardan bir şeyler öğreniriz ve bize ışık olup yol gösterici olurlar. Bununla birlikte öğretme aşamasında anlatım düzeyi, kavrayıcı sözler ve kişiyi buna inandırabilme, aktarma gücü, vb. gibi özelliklerin az olması ya da hiç olmaması durumunda ise öğrenmenin gerçekleşememesi gibi bir olay da hakimdir. Herkes bir şeyler anlatabilir, herkes bir takım konular da bilgi sahibi olup bunu kimi insanlara öğretmeye kalkışabilir. Fakat herkes iyi bir öğretmen olamaz. Çünkü iyi bir öğretmen; hem çok iyi aktarım gücüne sahip olmalı, hem anlatım düzeyi karşıdaki kişinin anlama kapasitesine uygun olarak ilerlemeli ve aktarma gerçekleşmelidir. Yani öğretecek kişi 'Öğretmen Duygusuna, Ruhuna' sahip olmalıdır. İçin de bu ruhu ve bu duygu barındırmadan, gerçek bir öğretmen olamaz. Öğretmen kişiliği her bireyde olması muhtemel değildir, kişi bu duygu ile doğmalıdır. Yaratışında, özünde bu duygunun ilim ışığı ile yoğrulmuş ve vücuda gelmiş halde bulunmalıdır. Yoksa herkes bildiğini öğretebilir aktarabilir, ancak gerçek bir öğretmen edasıyla hareket edemez ve kişiyi yani bilgiye aktaracağı öğrencisiyle aradaki köprü sağlam temeller üzerine kuramaz. Bu köprü kurulamazsa ve bilgi geçişlerinde köprü zedelenir veya çökerse, işte o an öğrenme tam manasıyla bir faciaya dönüşür. Öğretmen kişiliği, kişi ile birlikte bedende vücut bulur. Kişi doğarken o ruh da, duygu da beraberinde doğar. İnsana ne kadar eğitim verilirse verilsin, ya da günümüzdeki gibi pedagojik formasyonla öğretmenliğe hazırlanırsa hazırlansın, kişi bu mesleği sadece para ile arasında bir araç olarak görmekten öteye götürmezse ve para gibi somut bir öge ile somutlaştırmaya kalkışırsa, işte o an bu ruhun ölümü gerçekleşmiş ve yok olma vakti gelmiş demektir.










Öğretmen, karakteri ve benliği ile birlikte tam manasıyla hem bir anne hem de bir baba görevi görmektedir. Nasıl ki annelik ve babalık duygusu insanlarda doğuştan hazır bulunuyorsa, öğretmenlikte işte böyle bir duygudur ve doğuştan kişinin bedeninde vücut bulmuştur. Bir öğretmen, anne gibi kar amacı gütmeden mesleğinin hakkını vererek ve görevlerinin kendisine yüklediği hükümleri gerçekleştirmek üzere yola çıkar ve böyle devam eder. Ayrıca annelik ve babalık duygusu her erkekte ve her kadında bulunuyor olsa da, öğretmenlik duygu belli kişilerde bulunur ve doğuştan gelmesi ve eğitilmesi ile gerçekleşir. Kişinin içinde barındırdığı bu sevgi ile hazır bulunuşluk gösterir ve hayata dair düşünceleri bu kuram üzerinden devam ettirir.

01 Ekim 2014 3-4 dakika 20 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 8 yıl önce

    Öğrenmenin de öğretmenin de yaşı olmaz yeter ki kişi istesin öğrenmeyi ya da öğretmeyi

    ve öğretmenler aileden sonra ilk tanış olduğumuz bize okumayı ve hayatı sevdiren geleceğe bakışımızı aydınlatan yol göstericilerimiz

    Güzel bir paylaşımdı Kadir bey teşekkür ederim👑👑