Ok Ne La
Arzu bir firmanın Halkla İlişkiler Koordinatörü. 34 yaşında olmasına rağmen yaşıtlarından biraz daha genç gösterdiği bir gerçek. (kitabımdaki karakterlerin mükemmel olmaları neden şaşırtıyor ki sizi, her kadın mükemmeldir.)
Seminer için gitmek zorunda olduğu Bakü'ye bindiği uçakta yan koltukta oturan, yirmili yaşların ortasında adı Özlem olan bir genç kızla sohbet etmeye başladı. Kız sevgilisini o kadar çok ballandıra ballandıra anlattı ki, Arzu adamı yolda görse tanıyacağını düşünmeden edemedi. (neden bir kadın sevgilisinin poposundaki Kıbrıs haritasına benzeyen doğum lekesini başka birine söyleme ihtiyacı duyar ki, anladık sevişiyorsunuz ne gözümüze sokuyorsun bunu.)
Nihayet uçaktan inip bagajlarımızı almak için yoğun kalabalığın içerisinde beklediğimiz sırada, Özlem'in sevgilisi aramalarına ve mesajlar atmaya başladı. Yanımda sevinçten yerinde duramayan (bu hiperaktif oluşundan da olabilir) Özlem'in sevgilisine aşk-ı ilanını oldukça uzun bir süre dinlemek durumda kaldım. Aman Tanrım tam bir kâbustu, hele de uçağımın inip inmediğini merak etme lütfunda bulunmayan odun sevgilim aramadığından sinirlerim oldukça gerilmişti.
Nihayet bagajlarımı alıp bir an önce Özlem'den kurtulduktan sonra kalacağım otele vardım. Lakin benim odun bile olamayacağına karar verdiğim kıymık sevgilim hala arama girişiminde bulunmamıştı. Belki bir terslik oldu, ben farklı bir ülkede ne yapacağını bilmez halde ortada kaldım, belki uçağım düştü. İnsan merak etmez mi yahu. Her zamanki gibi iş yoğunluğundan zaman kavramını unutmuştur diye onun adına bir bahane uyduruverdim.
'Ben geldim ve seni daha şimdiden özledim' diye bir sms gönderdim zaman kavramı olmayan kıymığıma. Gelen yoğun duygu yüklü mesaj içimde bir şeylerin alevlenmesinin tek sebebi oldu.
'Ok.'
Eros'un aşk okunu bana göndermeye çalıştığını inandırmalıydım kendimi, ne de olsa onun yerine bahaneler üretebilecek potansiyel bende de mevcut. İçimden ettiğim küfürleri şu an yazamayacağım çünkü hayal dünyasını oldukça zorlayıcı küfürlerdi. Ok'muş, Ok ne la, ne ok'u? Ben burada yay gibi gerilmişim. Ok yaydan fırladı fırlayacak. Bir ok bir yaydan saatte kaç kilometre hızla fırlayıp yol alabilir ki? Buradan fırlatsam sana bütün oklarımı isabet ettirme olasılığım yüzde kaç. Kaç ok atma hakkım vardı bir bilebilseydim deneme çabasına girmek için kollarımı sıvamaya hazırdım. İnsan bir sorar; nasıl geçti yolculuk, otel nasıl. Yok, İlgisizlik had safhada!
çok güldüm,harikaydı gerçekten de..zamanımız öyle komik sevgili hikayelerine sahne oluyor ki kızmaktan ziyade gülüyoruz artık...yüreğine kalemine sağlık güzel insan 👍😙